Zaman döngüleri ve intikam yeminleri: The Second Best Hospital in the Galaxy

Yazı: Meltem Demiraran

Man Seeking Woman (2015-2017) ve Russian Doll (2019-2022) ile tanıdığımız Cirocco Dunlap’in yaratıcısı olduğu The Second Best Hospital in the Galaxy, 8 bölümlük ilk sezonuyla Prime Video’da. 

Son olarak Blue Eye Samurai’da (2023) karşımıza çıkan Stephani Hsu, sesine pek çok Nickelodeon yapımından aşina olduğumuz Keke Palmer, Successionın (2018-2023) Roman Roy’u Kieran Culkin, yine Russian Doll’tan tanıdığımız Natasha Lyonne ve daha pek çok yıldız isim var dizinin seslendirme kadrosunda. 

*Bu yazı, henüz The Second Best Hospital in the Galaxy serisini izlememiş olanlar için bazı sürprizleri bozabilir.

Zaman dilimi ve mekân

Evrenin ileri teknolojileri ile galaksiler arası kaosun ilginç bir karışımından oluşan uzak bir gelecekteyiz, yıl 14002. Türlerin bir arada yaşadığı, enteresan tıbbi vakaların bolluğu arasında, kozmik bir metropolde yer alan Galaksinin İkinci En İyi Hastanesi’ndeyiz. 

Konu nedir?

Hem iki en yakın arkadaş hem de iş arkadaşı olan Dr. Klak (Keke Palmer) ve Dr. Sleech (Stephanie Hsu), Galaksinin İkinci En iyi Hastanesi’nde birer cerrah olmanın ve kendi iç dünyalarının zorluklarıyla başa çıkmaya çalışıyorlar. 

Fasulyenin faydaları

Nurse Tup’ı seslendiren Natasha Lyonne’un yaratıcısı ve başrolü olduğu Russian Dolls’tan de aşina olduğumuz bir tekrar eden zaman döngüsü ile karşılaşıyoruz dizinin üçüncü bölümünde. 

Kieran Culkin’in seslendirdiği, antropomorfik bir tavuğu andıran Dr. Plowp –Susam Sokağı’ndan Minik Kuş’u hatırlarsınız, işte tam onun gibi- Dunlap’in rüyasında kendisini ameliyat eden bir tavuk görmesi sonucu ortaya çıkmış.

Ayrıca altıncı bölümde Macaulay, Rory, Shane ve Christian Culkin’in de küçük birer rolü olduğunu görüyoruz. Beş kardeş ilk kez ortak bir işte yer almış. Her biri Dr. Plowp’un kendi gibi empat kardeşlerini canlandırıyor.

İlk intiba?

Hareketli bir metropolün ortasında, cerrahi prosedürlerin son teknoloji ekipmanların yanı sıra “sağlıklı” dozda bir mizahı da içerdiği bir hastane burası. Kaygı tüketen parazitlerden yasa dışı zaman döngülerine bu hastanede yaşanan hiçbir olay kesinlikle sıradan değil. Absürtlük ve hayal gücü bir yumak olup bölümler arasında geziniyor sanki. Küçük detaylar, kelime/konsept şakaları ve dizinin, kültürün kült ve pop öğelerine dair zekice parodilerden kaçmaması da işin başka bir lezzetli tarafı bana kalırsa. Oldukça canlı görselleri var dizinin, karakter tasarımları ise en çok sevdiğim şeylerden biri oldu. Tekrara düşmek ve kolaya kaçmaktan fazlasıyla uzak bir görselliği var. Ayrıca Larvin’in hikâyesinin ilk sezonda çözümlenmiş olması da derli toplu bir anlatı izleyeceğimizin kanıtını sunuyor. Bu tip anlatılarda ardı ardına gelen gizemlerin havada kalışına dair korkumuzu dindiriyor bir nebze.

En çok neyi sevdin?

Yalnızca Dr. Klak ve Dr. Sleech’in değil; dizideki her karakterin hikâyesinin derinleşmeye oldukça müsait olması en sevdiğim şey oldu. Dayatılan normlardan uzak ve böyle olmasına rağmen suni değil karakterler. Çünkü hiçbiri tek boyutlu değil; hepsinin bir motivasyonu ve öyküsü var. Üzerlerine düşünülmüş belli ki. Yan karakter gibi görünenlerin dahi hikâyelerine eğileceğimiz bölümlerin geleceğini düşünüyorum gelecek sezonlarda. Bunun haricinde farklı türlere ve doğalarına dair detayların verilmesi insanı merkeze koyan bazı bakış açılarını şöyle bir sarsıp sorgulatacak tohumlar da ekiyor. Epey posthumanist bir bakışı var yani dizinin. Bu son yıllarda beni can evimden vuran bir şey olduğundan bu konuya az sonra daha kapsamlı değineceğim.

Dizideki “ikinci en iyi” şey ise detaylar: Dr. Vlam’in (Maya Rudolph) karşılaştığı “cinnamon bunnies”, Dr. Klak’ın ekranda görselleştirilen zihinsel notları, Dr. Klak ve Dr. Sleech’in paylaştığı yurt odasındaki yapılacak işler çizelgesi, bir Metropolis (1927) parodisi olan Tropolis görseli ve bir The Doors parodisi olan The Ploobs görseli, dördüncü bölümde gözümüze ilişen R2-D2 benzeri robotlar, Mortal Combat’ın karşımıza Immortal Wombat olarak çıkışı, beşinci bölümdeki “uranusology” meselesi ve nicesi…

En az neyi sevdin?

Üçüncü bölümde Dr. Klak ve Dr. Sleech’in hayatlarına attığımız flashbacklerde kullanılan renkleri pek sevmedim. Biraz boğdu beni. 

En çok hangi sahneye yükseldin? 

Larvin’in türünün hikâyesinin anlatıldığı sahnelere. Bütün sezon bir antagonist olarak izledik Larvin’i. Vahşi, ölümcül ve oldukça tehlikeli bir parazitti gözümüzde.  

Uzak bir galakside, barış dolu bir gezegende doğmuş meğerse Larvin. Simbiyotik evrime dair gerçek bir başyapıt gezegende kaygıdan azade sürülen yaşam. Ta ki Uniyum zehirli atıkları ile gezegeni kirletip türlerin mutasyona uğramasına sebep olana kadar. Larvin’in türü gezegendeki insan benzeri bir tür ile mutualist bir yaşam sürüyor. Bu ortaklığın temelinde ise Larvin’in türünün beyne yerleşip kaygıyı tüketmesi var. Ancak mutasyonun sonucunda doyma hissini kaybediyor olmaları her şeyi tepetaklak edip gezegeni tümüyle yok etmelerine sebep oluyor. 

Larvin, türünün son ferdi. Annesi Larvin’i bir kaçış kapsülü ile gezegenin dışına yolluyor. Kaçış kapsülü bir kuş yuvasına iniş yapıyor. Uçan bir köpek balığı kuş yuvasını yiyor ve okyanusa dışkılıyor. Bir balık bu dışkıyı yiyor ve bir yılan balığı ise bu balığı yiyor. Biri yılan balığını avlıyor ve bir şef yılan balığını Glurg’e servis ediyor. Böylece Larvin, Glurg’in beynine yerleşip sahip olduğu bütün kaygıyı yemeye başlıyor. 

Bu sırada Larvin’in bakışından Dr. Klak ve Dr. Sleech’i de görüyoruz. Üzerinde deneyler yapan iki varlık. Larvin’in de eli armut toplamıyor tabii, o da ayrı mesele.

Larvin vahşi ve tehlikeli bir tür olmasına rağmen aslında hayatta kalmaya çalışan bir canlı. Öte yandan Glurg için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Hatta her tür için. Türlerin hayatta kalmak için birbirine zarar vermesi yadsıdığımız bir şey değil dünyadaki evrimin tarihine baktığımızda da. Yadsımamız gereken şey Uniyum gibi şirketler tarafından zehirli atıkların el altı yollarla türlerin habitatlarına boşaltılarak varolan yaşamın dengesini bozması.

Karakterlere dair neler söyleyebilirsin? 

Larvin meselesi bir ölçüye kadar derinleşti ve çözüldü diyebiliriz. Fakat burada kalmayacağı kesin gibi duruyor. Larvin öldü ancak artık türünün son örneği olan Larvin’in evladı Larvin Junior bizlerle. LJ’in kurtuluşu ile Dr. Klak ve Dr. Sleech gezegene yeni bir kaygı tedavisi sunmuş oldu. Çoğu karbon bazlı yaşam formu için uygun bir tedavi üstelik. Dr. Sleech’in de LJ ile birlikte bir türü kurtardıklarını düşündüğünü biliyoruz. Ancak LJ ve türdeşlerinin Uniyum’u bitirmek için intikam yeminleri ettiğini de biliyoruz. 

Uniyum’un sonunun geldiğini görmek bizleri de mutlu eder diye düşünüyorum. Zaten Uniyum’un işleyişiyle ilgili pek çok başka sorun da gözümüze çarpmıştı sezon boyunca. Dr. Azel’in ve Nurse Tup’ın da Uniyum ile yollarını taze ayırmış olması ve bu kaygı tedavisi projesinde yer almaları da ekleniyor bu konuya. 

Dr. Klak ve Dr. Azel arasındaki iletişimde de değişimler olacak belli ki. Ayrıca Dr. Klak ve annesi arasındaki buzların da yaşanan kaosun ardından bir miktar kırıldığını gördük. Dr. Plowp’un insanların duygularını hissetmekten insanların duygularını manipüle eden bir evreye geçmesi söz konusu. Matt’in önemli görevleri de yerine getirebilmesi üzerine hissettikleri ve tohumları atılan St. Cthonk meselesi var.

Önümüzdeki sezonda derinlerine ineceğimiz ve açığa çıkacak birçok olay var yani. Zaten içinde bulunulan galaksinin işleyişine dair de oldukça az şey biliyoruz şimdilik. Karakterler ile birlikte dizinin evreninin işleyişine ve türlerine dair de öğreneceğimiz daha çok şey var.

İnsan türünün varlığına dair dizide “Earth Century” adlı bir dönemden kısaca bahsetmişti Nurse Tup. İnsanlara dair de bir şeylerle karşılaşacak mıyız yoksa yitip gitmiş bir tür olarak mı resmedileceğiz sorusu da ayrı bir merak konusu.

Bunu seven şunları da sever 

Aklıma ilk gelen elbette Futurama (1999-). Disenchantment (2018-2023) da bence karakter derinliği açısından yakınsıyor The Second Best Hospital in the Galaxy dizisine.

Bunun dışında dizinin zaman zaman, Bojack Horseman (2014-2020) kadar karanlık bir hâl almasını da bekliyorum Dr. Klak ve Dr. Sleech’in dostluğunu ve kendi iç dünyalarını göz önünde bulundurulursa.

Dizi ile ilgili “Scrubs (2001-2010) ve Tuca and Bertie (2019-2022) karışımı” yorumunda bulunulmuştu. Bazı açılardan doğru olabilir, medikal drama tarafından tutunca Scrubs ile bağdaştırılması mantıklı görünüyor. Çok yapılan bir başka yorum ise dizinin yeni Rick and Morty (2013-) olabileceği üzerine. Buna pek katılmıyorum, bana kalırsa Rick and Morty’ye kıyasla daha ağır tempolu (olumsuz anlamda değil) ve daha derli toplu ilerleyen bir anlatı var karşımızda. 

Soru işaretleri / varsa açtığı tartışmalar

Dizinin IMDb puanı şimdilik pek parlak değil ancak yapılan yorumlara bakınca bunun sebebi bir çizgi film olması kaynaklı. Genel bir izleyici kitlesine hitap ettiği yanılsaması ile izleyenlerin kullandığı oylar ve bunun yanı sıra diziyi yeni Rick and Morty beklentisi ile izleyenlerin umduğunu bulamamış olması olabilir gibi geliyor. Zaten bir Rick and Morty’imiz var, bir adet de The Second Best Hospital in the Galaxy olmasın mı? Dizinin rahat bir 8.0 puanı var bana kalırsa.