Tune-Yards, Kuunatic ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, Tuana Özcan, Tuğçe Hitay, Utkan Çınar, Zeynep Naz Günsal - Fotoğraf: Shervin Lainez

Tune-Yards, güzel düşler kurmaya davet edeceği yeni albümünden bir tadımlık daha paylaştı. Japonyalı üçlü Kuunatic’in hayalî evrenine doğru tek yön biletiniz hazır. 24 yıl aradan sonra geri dönen Pulp da enerjisinden hiçbir şey kaybetmemiş.

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor.


TEKLİ: Tune-Yards – Heartbreak
(4AD)

Tune-Yards yoldaki albümünde yer alan şarkıları “olağandışı bir kolaylıkla” yaptıklarını besteleri yaparken canları nasıl bir yol izlemek istediyse onu izlediklerini söylemiş. Better Dreaming adını taşıyan albümden ikinci tekli “Heartbreak”te de bu kolaylık ve rahatlık hemen hissediliyor. Merrill Garbus’un vokal yelpazesinde bir gezintiye çıktığımız parça kalp kırıklıkları hakkında olsa da dinleyeni düşürmek yerine elinden tutup kaldırıyor. Yönetmen koltuğunda da Garbus’un oturduğu renkli videodan ve şu âna kadar paylaşılan iki tekliden anladığımız kadarıyla Tune-Yards’tan alıştığımız gibi yüksek enerjili ve sık sık dans ettirecek bir uzunçalar bekliyor bizi.

ALBÜM: Mamalarky – Hex Key
(Epitaph)

“Bu başka bir şarkınıza benziyor sanki.” Mamalarky’nin basçısı Noor Khan’a göre duyabilecekleri en üzücü cümle olabilir. Hex Key, tam da bu anlayışla her parçada yön değiştiren, türlere mahkûm olmayan bir koleksiyon. Sekiz yıldır birlikte yaşayan dörtlü, kendi ev stüdyolarında en oyunbaz hâllerini sergileyerek, üçüncü albümünde duygusal çıkmazlıklarını akılda kalıcı melodilere dönüştürüyor.  “Nothing Lasts Forever” funk’ı ile bir anlığına dans pistine çekerken, “#1 Best of All Time” ritmik kurgusuyla bir math-rock sürprizi yapıyor, “The Quiet” ise retro bir oyun soundtrack’ini anımsatan ses efektleriyle öne çıkıyor.

ALBÜM: Kuunatic – Wheels of Ömon
(Glitterbeat Records)

Japonya’dan savurduğu kozmik tınılar ve avangart yaklaşımıyla tematik derinliğinin cazibesine karşı koymanın güç olduğu bir albümle daha çıkageldi KUUNATIC. Üçlünün ikinci uzunçaları, İsviçre’deki bir rezidans programında filizlenmiş ve Hollanda’da kaydedilmiş. Geleneksel enstrümanlarla birlikte geniş bir sonik palete sahip Wheels of Ömon, bir kez daha grubun inşa ettiği hayalî Kuurandia gezegenine misafir ediyor. Albüme ismini veren Ömon da bu gezegenin güneşi. Vakit ayırın, baştan sona tadına bakın. 

TEKLİ: Mary Halvorson – Carved From
(Nonesuch Records)

Brooklyn çıkışlı gitarist ve besteci Mary Halvorson, “Carved From” ile sanki her gün, her zaman, aynı yüz ifadesini takınan birinin kafasının içine dalıyor ve orada iç içe geçmiş, türlü türlü duyguları caz unsurlarıyla saklandığı yerden çıkarmaya çağırıyor. Amaryllis eşliğindeki yeni albüm About Ghosts, 13 Haziran’da bizle olacak. Parçanın sevimli mi tedirgin edici mi pek emin olamadığımız renkli hayaletlerle dolu videosu da hemen burada.

TEKLİ: Pulp – Spike Island
(Rough Trade Records / GRGDN Müzik)

90’ların Brit-pop havalarını tekrar solumak için Oasis’in bir araya gelip konser vermesinden daha iyi bir opsiyon var elimizde. 24 yıl aradan sonra haziran başına randevu verdikleri More’dan ilk teklisini yayımlayan Pulp, enerjisinden hiçbir şey kaybetmediğini gösteriyor. Biraz Happy Mondays, Stone Roses gibileri hatırlatan disko-vari ve pozitif beatleri ve Jarvis Cocker’ın kimseyle karıştırmanın mümkün olmadığı, etkisinden hiçbir şey kaybetmemiş vokaliyle gayet keyifli bir şarkı. Hemşerileri Richard Hawley ve Brian Eno gibi isimlerin de katkıda bulunduğu albüm için gerekli altlığı sağlıyor. 

ALBÜM: Bon Iver – SABLE, fABLE
(Jagjaguwar)

Bon Iver 2016’da 22, A Million’ı yayımladığında kendine özgü deneyselliğinin limitine ulaşmış gibiydi. O zirveden nereye gideceği de merak konusuydu. 2019’da gelen i,i yine kalburüstü bir iş olsa da Bon Iver külliyatının en sıradan çalışması olduğunu da saklayamayız. Altı yıl grubun iki albümü arasında geçen en uzun süre. Bunun etkisini de yeni albümde hissediyoruz. Başka bir Bon Iver ile karşı karşıyayız. Belki kendini eskisi kadar ciddiye almayan, daha rahat, daha minimal, daha olgun bir sound. Onu tüm dünyaya tanıtan harika çıkışı For Emma, Forever Ago gibi memleketi Wisconsin’de kayıtlar kotarılmış. Folk tarzındaki girizgâhından, R&B’ye göz kırpan şarkılara yönelen albümde Justin Vernon’ın falsettosunu bütçeli kullanması ve yalın vokallerini daha çok duyurması da kesinlikle yerinde bir tercih.   

ALBÜM: Cold Specks – Light For The Midnight
(Mute / GRGDN Müzik)

Ladan Hussein namı diğer Cold Specks’in yeni işi Light For The Midnight başladığı anda oturduğumuz yere çakılıyoruz âdeta. Bir piyano balladıyla açılan albümde Hussein’in karakteristik söyleyişine ânında âşık olmamak elde değil. Geçtimiz sekiz yıldır ruhsal çıkmazlar dolayısıyla müzik dünyasından uzak kalan müzisyenin geçirdiği zamandaki acıları ve zorlanmaları albümün neredeyse tamamında sesinden taşıyor. Albümde “How it Feels” ve “Endlessly” gibi üzgün balladlar kadar “Venus in Pisces”, “Cold Goodbye” ve “Closer” gibi daha dinamik ve janr sınırlarına bağlı kalmayan güzellikler de mevcut. Cold Specks’in yeni albümü kalp kırıklıkları, hayal kırıkları ve kayıplardan bir demet sunsa da düştüğü yerden kalkmasını iyi biliyor, özellikle kapanış parçası “Closer”da olduğu gibi yeni ufuklara yelken açmaya bile güç buluyor kendinde. 

TEKLİ: Amine – Arc de Triomphe
(CLBNN LLC)

“Arc de Triomphe”, Amine’nin 16 Mayıs’a tarihlenen 13 Months of Sunshine albümünün ikinci teklisi. Söz konusu kayıt, müzisyenin 2020’deki Limbo albümünden sonra ilk uzunçaları olacak. “Arc de Triomphe”, İngiliz grup The Streets’in “Has It Come To This?” parçasından bir sample içeriyor. Mike Skinner’ın vokali ile UK garage ritimleri şarkıya yerleştirilmiş. Parça adını Paris’teki ünlü Zafer Takı’ndan alıyor ve nakaratındaki sözlerle de anıta bir gönderme yapıyor. Lirik klibi ile dinlemek isteyenleri buraya alalım.

ALBÜM: Jane Remover – Revengeseekerz
(Dead Air Records)

Venturing mahlasıyla yayımladığı Ghostholding’in üzerinden daha iki ay geçmişken Jane Remover yeni bir albümle daha çıkageldi. Daha çok shoegaze ve uzay çağı grunge’ı diyebileceğimizi şarkılarıyla sevdiğimiz müzisyen bu yanlarını içten içe korusa da hyperpop, glitchcore ve kulüp tarzı elektroniğe yaslanıyor albüm boyunca. Dinlemesi kesinlikle kolay değil. Remover’ın fikirlerini sindirebilmek çaba istiyor. Ama yakaladığınızda da bu çabaya değiyor. Henüz 21 yaşında kendi kulvarını oluşturabilmiş bir müzisyenin gelişimine şahit olmak da güzel. Bu yaratıcı döneminin devamını diliyor ve yeni işlerini de merakla bekliyoruz.  

TEKLİ: Kum & Bedeviler – Ağlarsa Anam Ağlar (Feridun Hürel Albüm)
(Pasaj)

Son olarak geçtiğimiz şubat ayında Sana Yazmadığım arkılar albümünü yayımlayan Kum ve grubu Bedeviler’in yorumladığı “Ağlarsa Anam Ağlar”, bir Üç Hürel şarkısı; söz ve müziği Feridun Hürel’e ait. 21 Şubat’tan bu yana her hafta yeni bir şarkıyla şekillenen Feridun Hürel Albüm adlı saygı albümünün bir parçası. “Ağlarsa Anam Ağlar”, 1973’te 45’lik plakta yayımlanmış, Üç Hürel’in 1999’da yayımlanan 1953 Hürel albümünde de yer almıştı. Bugüne dek başka müzisyenlerin sesinden de dinlediğimiz parçanın Kum yorumu, yumuşak elektronik dokunuşlar ve saksafon melodileri eşliğinde şarkının özgün tınılarını koruyor. 

ALBÜM: Jeff Bridges – Slow Magic, 1977-1978
(Light In The Attic)

Light in the Attic, örümcek ağlı depolardan inciler bulmaya devam ediyor. 2009’da bir country müzisyenini canlandırdığı Crazy Heart ile Oscar kazanan Jeff Bridges, sonrasında o rüzgârla T-Bone Burnett, Marc Ribot, Blake Mills gibilerin de desteğiyle eli yüzü düzgün solo albümünü yayımlamıştı. Elimizdeki iş ise çok daha geriye götürüyor. Henüz 20’li yaşlarındaki Bridges, adını artık iyi bir oyuncu olarak geniş kitlelere de duyurduğu sıralarda lise arkadaşlarıyla bir araya gelip doğaçlama kayıtlar yapmaktaymış. Albümü dinledikten sonra fark edebileceğiniz gibi de bunu kafalar güzel şekilde kotarmışlar. Genel olarak Rolling Stones ve 70’ler dönemi Dylan’ı hatırlatan şarkılar deneysel anlara da sahip. Eğlenceli olmaları bir yana Bridges’ın müzik için aktörlükten vazgeçmemesi herkes için en iyisi olmuş! 

TEKLİ: Noble Rot – Hang On
(Bağımsız)

METZ’in hırçın vokalleri ve saç döktüren gitar rifflerinin sorumlusu Alex Edkins ve Holy Fuck’ın analog ses işleme laboratuvarının baş sorumlusu Graham Walsh’un güç birliğiyle hayat bulan Noble Rot, ilk albümünü 2023 baharında yayımlamıştı. METZ’in molaya girmesinin ardından Edkins soluğu bir kez daha Noble Rot’ta almış, ne mutlu! Yeni parça “Hang On”, grubun ilk albümündeki işlere daha “dinlemesi kolay” bir tatta olsa da psikedelik tortusu yine ilgi çekici bir kıvam yakalıyor. Muhtemelen yeni albüm haberi de yakındır.

TEKLİ: Melted – Hep Biz Elalemi Çekeceğimize Biraz da Biz Delirelim Elalem Bizi Çeksin
(Tamar Records)

“Hep Biz Elalemi Çekeceğimize Biraz da Biz Delirelim Elalem Bizi Çeksin”, Ankaralı post-hardcore / garage punk grubu Melted’ın isyanı. Yeni bir albümün habercisi olan bu tekli, panik atağın eşiğinde duran yapısının ve sivri ironisinin arkasında kendini anlatmaya çalışan bir ses var. Kaotik gitar riffleri arasında yükselen histerik bir çığlık gibi, belki de çıkış yolu uyumsuzluğunu sahiplenmektir. Kapak görseli Betül Sertkaya imzalı.

ALBÜM: Salif Keita – So Kono
(No Format)

“Afrika’nın altın sesi” olarak anılan Malili şarkıcı ve söz yazarı Salif Keita, 2018’de Un Autre Blanc albümü ile veda edeceğini duyurmuştu ama anlatacakları henüz bitmemiş olacak ki yine bizimle. Dokuz parçadan oluşan So Kono, müzisyenden alışkın olduğumuz şekilde sihirli hikâyeler anlatmaya, hafif hisleri yaymaya devam ediyor. Keita’nın kadifemsi vokalinin yanı sıra kırılgan gitarı ve Batı Afrika’ya özgü geleneksel yaylı çalgı n’goni eşliğinde So Kono, yaşama karşı yüzlerde basit, acelesiz ama içli bir gülüş bırakıyor.