Yeniden hayal edilen kadim figürler: The Black Power Tarot

Le Guess Who? 2017 sırasında sergilenen The Black Power Tarot’un yaratıcısı King Khan, bu eşsiz setin arkasında yatanları, ilhamlarını, seçim kriterlerini ve Michael James Eaton ile Alajandro Jodorowsky işbirliğini anlatıyor.

Röportaj: Yetkin Nural

Arish-Cartas-Tarot-Jodoroski-by-Matias-Corral_hi-630x652

2015’de müzisyen, yapımcı, yazar ve sanatçı Arish Ahmad Khan, Game of Thrones tasarımcılarından Michael James Eaton ile beraber çalışarak, Alejandro Jodorowsky’nin manevi liderliğinde The Black Power Tarot kart sertini yarattı.

Proje, bugüne kadar genellikle beyaz ırkla temsil edilen tarot figürlerinin Khan’ın seçimleri, Eaton’ın çizimleri ve Jodorowsky’nin rehberliğinden oluşan bir çalışma yapısıyla, Afro-Amerikan sivil hak mücadelesi tarihinden isimlerle yeniden hayal edilmesinden oluşuyor.

Le Guess Who? 2017, The Black Power Tarot’un büyük ölçekli bir sergisinin yanı sıra King Khan’ın istekli katılımcılara yapacağı tarot okuma seanslarına da ev sahipliği yaptı. King Khan’ın sanal kapısını çaldık ve bizim için projenin yapım sürecini hatırlamasını istedik.

Bize biraz tarot kartları ve okumalarıyla nasıl ilgilenmeye başladığını anlatabilir misin?
2002 senesinde Fransa’nın güneyinde ufak bir müzik festivalinde Sophie Crumb’la tanıştım ve Jodorwsky’i tanıyıp tanımadığını sordum. O da bana Jodorowsky’nin Paris’te gerçekleştirdiği tarot okumalarından birine katıldığını söyledi. Aynı gün Berlin’de bir sanat projesine başvurdum ve her ne kadar nasıl yapıldığı konusunda hiçbir fikrim olmasa da bu bir tarot okuması performansı yapmak istediğimi söyledim. Birkaç hafta sonra bir Alman Aleister Crowley tarot seti ödünç aldım, kart okuması için kendimce bir yöntem geliştirdim ve proje için Berlin’e gittim. İlginç bir şekilde bu ilk okuma seansında insanlar bana çok iyi olduğumu söyledi ve bu şekilde kafayı tarota takmış oldum.

Favori bir kartın var mı? Varsa bize genel anlamını söyler misin?
“Asılan Adam” kartını çok seviyorum, çünkü genelde en çok korkulan ve yanlış anlaşılan kart bu. “Asılan Adam” özellikle ayağından asılıyor çünkü bu şekilde dünyayı başka kimsenin görmediği bir şekilde görebiliyor. Aynı zamanda kazanmak veya kaybetmekle ilgilenmiyor, daha çok öylece asılı durmanın ve rüzgârda sallanmanın peşinde. Bu kart ilahi bir meditasyonu temsil ediyor ve ben bunu çok güçlü buluyorum.

tarot_2

The Invaders isimli Afro-Amerikanların sivil hak mücadelesini konu eden belgeselin The Black Power Tarot projesine ilham verdiğini biliyoruz. Bu belgesel seni nasıl etkiledi? Bu setin yaratılışının arkasında yatan motivasyonları ve ilhamları biraz açıklar mısın?
Belgeselin müziklerini yaptığım için, Belgeseldeki Memphis arşiv görüntülerinin içine dalmıştım, bunlar daha önce görmediğim harika görüntülerdi, özellikle Dr. Marthin Luther King’in cenazesine dair olanlar… Bu görüntüler beni çok etkiledi ve bir gece Alejandro Jodorowsky’le garip bir binada karşılaştığım bir rüya gördüm. Ne zaman ona yaklaşmaya çalışsan farklı kadınlar araya giriyordu. Sonunda bir fırsat yakaladım ve o da dönüp, “Bana garip bir kart göster?” dedi. Ona ne dediğini anlamadığımı gösteren bir bakış attım ve elimi cebime götürüp cebimden gerçekten garip görünümlü olan bir kart çıkarttım. İkimiz de karta baktık ve garip olduğu konusunda anlaştık. Daha sonra o uyumak istediğini söyledi ve kucağıma yerleşerek kollarımın arasında uykuya daldı. Uyandığımda Marseilles setinden ilham alan, aydınlanmaya ve siyahi mücadeleye dair yeni bir kart serisi yaratmam gerektiğini biliyordum.

Projeye Jodorowsky ve M.J. Eaton nasıl dahil oldu? Aranızdaki işbirliğinin yapısı, şekli nasıldı?
Ben önce tarot kartlarını temsil edecek karakterleri bulmaya başladım. Bir sene boyunca kim hangi kart olmalı diye düşünürken İrlandalı sanatçı Michael Eaton bana ulaştı ve bu projede benimle çalışmak istediğini söyledi. Bana Game of Thrones için yaptığı mistik haritalar ve ejderha resimleri gibi bazı işleri gönderdi ve o an The Black Power Tarot setini beraber yapacağım manevi savaşçımı bulduğumu anladım. Michael tasarımları bitirdiğinde tüm çizimleri Jodorowsky’e gönderdim ve o da fikre bayıldı ve kartlarla ilgili fikirlerini bizle paylaştı.

Röportajın tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:60’a ulaşabilirsiniz.