Z Raporu: Onur Yağız
Patika (2013) ve Toprak (2017) isimli kısa metraj filmleriyle tanıdığımız yönetmen Onur Yağız; Türkiye’den Fransa’dan göçen bir ailenin çocuğu olarak, iki ülkeye de temas eden üretimleriyle ulusal ve uluslararası festivallerde takdir topluyor. Yine festival seçkilerinde yer edinen son çalışması Avrupa Fatihi; kimlik, aidiyet ve kültüre tutunma gibi meseleleri, hoşlandığı kişiye açılmadan önce muhakeme savaşı veren Fatih üzerinden gözümüzün önüne seriyor. Yönetmen şu sıralar ilk uzun metrajı için senaryo çalışmalarını sürdürüyor.
Onur Yağız yanıtlıyor: Finalini değiştirmek istediğin bir film? Ekranda görmeye bayıldığın biri? Küçükken bir idolün var mıydı? Buyrunuz Onur Yağız Z Raporu’na.
Gündemi en çok nerelerden takip etmeyi tercih ediyorsun?
Gündemi genellikle sosyal medyada önüme çıkan paylaşımlardan ve haberlerden takip ediyorum. Daha doğrusu, gündeme bu şekilde maruz kalıyorum diyebilirim.
Televizyon izliyor musun? İzliyorsan ne izliyorsun?
Arada bir nostalji yapıp televizyon izlediğim oluyor. Ama daha çok televizyon ekranından film izlediğim oluyor. Ki aslında pek fazla tercih etmiyorum. Benim en çok huzurlu olduğum yer, sinema salonu. Haftada iki kez gitmeye çalışıyorum. Bir de evde çocuk olunca, en çok çizgi film izliyorum galiba. Çizgi film ve Gibi dizisi… Gibi’yi hayranlıkla tekrar tekrar izliyorum, çok iyi geliyor bana. Herkese öneririm.
Günde kaç saat, en çok hangi platformlarda vakit geçiriyorsun?
Sosyal medyada çok vakit geçiren birisi değildim. Ta ki reel videoları keşfedene kadar. Uyuşturucu gibi, izledikçe izleyesi geliyor insanın. Vaktimi boş boş kaybettiğimi bile bile izliyorum.

Finalini değiştirmek istediğin bir film?
Çocukken izlediğim bir filmin finali. Roberto Benigni’nin çektiği La vita è bella / Hayat Güzeldir filminde kendi oynadığı baba karakterinin ölmesi. Ölmesin isterdim.
En son izlediğin belgesel?
Fransa’da katıldığım bir festivalde beş kısa belgesel izlemiştim. Belgesel izlemenin ne kadar keyifli olduğunu tekrar hatırlattı bana.
Belgesel çekecek olsan neyle ilgili olurdu?
Babamın Fransa’ya 35 günde yürüyerek gelmesi ile ilgili olurdu. Belki de bir gün olur.

Son zamanlarda seni en çok etkileyen oyunculuk performansı?
Deniz Celiloğlu, Kuru Otlar Üstüne. Bir filmi üç saate aşkın bir süre taşımak her yiğidin harcı değildir. Hayran kaldım.
Yeniden yaşamak isteyeceğin bir gün/an?
Kızımın doğduğu gün. Onu ilk gördüğüm an. Bana memnuniyetsiz bir şekilde baktığında tarifi olmayan o duygu.
En son okuduğun kitap?
Bonne Nuit Bébé Poussin (İyi Uykular Civciv Bebek).
Ekranda görmeye bayıldığın biri?
Eşim. Derya Uygurlar. Oyuncu olmak için verdiği mücadeleleri bildiğim için onu başka izliyorum.
Bu aralar sana en iyi gelen şey?
İlk uzun metraj filmimi yazmak.
Hakkındaki en büyük yanılgı?
Çok tembel olduğum. Ama çok büyük bir yanılgı da değil. Biraz tembelim. Çok değil.
Hayatta yaptığın ilk iş neydi? Anlatır mısın?
Gözlüklerin burun kısmındaki metalik parçaları sağa doğru bükmek. Ben çocukken babam eve fabrikadan iş getirirdi. Biz de kız kardeşimle boş zamanlarımızda çalışırdık. Her bir parça 9 kuruş kazandırıyordu aileme (Fransız Frankı).
Küçükken bir idolün var mıydı?
Bir futbolcu. Forvet. Galatasaray UEFA kupasını kazandığında 9 numaralı formayı giyiyordu. Rüyalarımda maçta gol atıp, bana formasını veriyordu. Sabah uyandığımda gerçek olamamasına kahroluyordum.
Son zamanlarda en çok dinlediğin müzikler?
Pek müzik dinleyen birisi değilim. Eşim ve kızımın dinlediği müzikleri dinlemekle yetiniyorum genellikle.