Zamanın görsel hafızasına dair: Pooneh Ghana
Yalnızca mesleğinin değil, yaşamının esas yakıtı olarak canlı performans enerjisini, kalabalıkları, iletişim ve teması belirlemiş müzik fotoğrafçıları için salgın süreci; birçok farklı müzik işçisi gibi yeni alışkanlıklar geliştirmek, çareler aramak ve devam etme motivasyonunu korumakla geçiyor. Çevrimiçi ortamda kurulan stüdyolarda gerçekleşen fotoğraf çekimlerine uyum sağlamak ya da hayatını sürdürebilmek için farklı fotoğraf işlerine odaklanmak durumunda kalan sanatçıların, bu dönemde çıkardıkları işlerin dönemin kolektif hafızasına işlendiği ve yıllar sonra birtakım ortak hisleri canlandıracağına şüphe yok.
Bant Mag. No:74’te Ebru Yıldız, Jenn Five ve Pooneh Ghana’ya sorduk: Canlı müzik ve yakın temastan uzak bu dünya onları ne şekillerde etkiliyor; neler yaşıyor, neler hissediyorlar?
Courtney Barnett, IDLES, Fontaines D.C. gibi isimlerin turnelerini fotoğraflayan Austin çıkışlı sanatçı Pooneh Ghana yanıtlıyor.
“Şu anda yürürlükte olan bir sürü test ve bürokrasi var, alışması felaket şeyler ama aynı zamanda herkesin güvenliğini sağlamak için önemli ve yerindeler.”


“Dünyanın geri kalanında olduğu gibi salgın kesinlikle tuhaf, dehşet verici ve adapte olmamız gereken benzersiz bir çileydi. Seyahat etmek ve canlı müzik, profesyonel ve kişisel hayatımın büyük bir parçası ve bu zeminin bir anda ayaklarımızın altından kayması ilk başta sindirmesi çok zor bir şeydi. Geçen mart ayında duyuruyu aldığımızda ben de turnedeydim. Sanırım çoğumuz iyimser kalmaya çalışıyorduk ve canlı müziğin birkaç ay sonra geri döneceğine inanıyorduk; fakat bunun olmayacağını fark ettiğimizde ve üzücü gerçeklik yerleştiğinde bir karar vermem gerekti. Ya beni yenmesine izin verecektim ya da işler düzelmeye başlayana kadar uyum sağlamaya çalışacak ve durumu iyi değerlendirecektim. Her yerin kapatıldığı ilk birkaç ay; üretkenliğimi artırdım (5 yıl sonra web sitemi güncellemek gibi), arşiv denizimi düzene soktum, müzik dünyasındaki bazı arkadaşlarımla bağış/yardım projesi başlatmak için iş birliği yaptım ve canlı müzik alanı dışında fotoğrafçılığımı pratiğe dökmek adına başka yollar buldum. Sonra aylar geçtikçe ve insanlar ‘sosyal mesafeli’ çekimler yapma konusunda kendilerini rahat hissetmeye başladıkça, yavaş yavaş başka işler de gelmeye başladı (basın fotoğrafları, albüm kapak tasarımları vb şeyler). Aşıların yayılmasıyla işlerin giderek daha iyi hâle gelmesine kesinlikle minnettarım ve yakın geleceğe iyimser bakıyorum. Canlı müziğin geri geldiğini görmek kesinlikle heyecan verici. Şimdiden gözlerimin dolduğunu hissedebiliyorum.”


“Fotoğrafçılık ekseninde, endüstrinin şu anda çekimlere yaklaşım şekli kesinlikle büyük bir değişiklik oldu. Şu anda yürürlükte olan bir sürü test ve bürokrasi var, alışması felaket şeyler ama aynı zamanda herkesin güvenliğini sağlamak için önemli ve yerindeler. Kişisel olarak en büyük şey, canlı müzik çekememek ve sonuçta tüm tanıdık yüzleri kaçırmak. Bu yüzden sabırla o ilk konseri bekliyorum. Geçtiğimiz yıl bana nefes aldığım ve müzik alanında yaptığım şeyi yapabildiğim için ne kadar minnettar olduğumu fark etmem adına çok zaman verdi; ayrıca çalışmalarımı ve becerilerimi ilerletmeye devam etmek, işler tüm hızıyla eski hâline döndüğünde durgun kalmamak için neler yapabileceğimi düşünmem için de.”


“Sanırım son çalışmamdaki temel motivasyonum, pandeminin getirdiği kısıtlamalarda ortaya çıkarabileceğim en iyi fotoğrafları çekmekti. En iyisini yapmak için önümüze çıkan her türlü engelin üstesinden gelebilirim. Son zamanlarda yaptığım gerçekten eğlenceli bir çekim, Tune-Yards’ın albüm kapağını çekmekti. California’daki San Bernardino dağlarında devasa bir geo-dome kiraladık ve birkaç gün bu dağ kasabasının civarını fotoğraf çekerek dolaştım. Geçen yılın sonlarında yaptığım ilk gerçek çekimlerimden biriydi ve bana bir umut verdi, belki de eninde sonunda her şeyin daha iyi olacağına dair bir umut.”
“Zamanın görsel hafızasına dair: 3 müzik fotoğrafçısını dinliyoruz” dosyasının tamamını okumak için buradan Bant Mag. No: 74’e ulaşabilirsiniz.