Fotoğraf ve alıntılarla 10 günlük RBMA Radio İstanbul serüveni

Kasım ayında 10 gün boyunca Pera64’te kurulan pop-up stüdyosuyla tüm dünyaya yayın yapan Red Bull Music Academy Radio, farklı jenerasyonlardan, akımlardan ve disiplinlerden onlarca müzisyenin konuk olduğu programlara ev sahipliği yaptı. Tematik yayınlar, efsaneler kuşağı, miksteypler, canlı performanslar ve radyo yayını süresince şehrin farklı konser salonları ve kulüplerinde gerçekleşen konser ve partilerle, Türkiye’deki müzik sahnesini kapsamlı bir şekilde mercek altına alan RBMA Radio İstanbul, İngilizce ve Türkçe yayınlarıyla yüz bin civarında dinleyiciye ulaştı.

Bant Mag. ekibinin yayın programıyla birlikte radyonun resmi yayını olan The Note’un İstanbul özel sayısını hazırladığı ve çeşitli programların sunuculuğunu üstlendiği RBMA Radio İstanbul, ülkenin müzikal mirasının ne denli geniş olduğunu hatırlatmakla birlikte bugünün müzik sahnesinin çeşitliliğine bir kez daha dikkat çekti. Paul Osterlund, Murat Meriç, Kaan Düzarat, Tayfun Polat, Derya Bengi, Ulaş Özdemir gibi konuk programcıların yaptığı yayınlarda hem birçok efsane müzisyen konuk edildi hem de Türkiye’de 1990’ların kulüp sahnesi, şair ve ozanlar, 2000’lerde bağımsız müzik, alan kayıtlarla halk müziği gibi konular masaya yatırıldı. Türkiye’nin müzik sahnesinin dünü, bugünü ve geleceğine dair çeşitli yorum ve gözlemlerle birlikte az bilinen kimi hikâyelerin anlatıldığı yayınlardan bir seçkiyi RBMA Radio’nun web sitesi üzerinden dinlemek mümkün.

Bir kez daha hatırlamak ve paylaşmak adına bu 10 günlük maraton süresinde çekilmiş fotoğrafları, farklı yayınlardan bir alıntılar seçkisi eşliğinde derledik.

Hazırlayanlar: Cem Kayıran – Paul Osterlund – Fotoğraflar: Nuri Yılmazer – Nazlı Erdemirel

Zafer Dilek
Müzikal etkileşimleri üzerine
“İnsan dünyaya gözünü açtığı zaman sesleri ve seslerin farklılıklarını duymaya başlar. Müzik dediğimiz şey bir kompozisyon neticede. Olayın içeriğini, ayrıntılarını anladığınızda, eğer yeteneğiniz de varsa, birtakım şeyler yapmak istersiniz. 1960’lı yıllarda İngiliz topluluk The Shadows vardı; üç gitar ve bir davul. Onlardan tabii ki etkilendik ancak kendi sentezlerimizi yansıttık bu çalışmalara.”

Tektosag
Tektosag kolektifinin nasıl ortaya çıktığı üzerine
“Tektosag’dan önce Ankara’dayken etrafımızdaki elektronik müzik yapan arkadaşlarımızın şarkılarının olduğu bir toplama CD yapmıştık. Öyle bir deneyimimiz vardı müzik yayınlamaya dair ama çok dağınık ilerliyordu. İstanbul’a taşınınca etkinlikler yapmaya da başladık. Hem etrafımızda müzik yapan insanlar hem de bizim bu müzikleri yayınlama isteğimiz vardı. Bu da Tektosag’ın doğmasına sebep oldu.”
-Ahmet Türk

In Hoodies
Şarkılarında neler anlattığı üzerine
“Hissettiğim ve etrafımda olan şeyler hakkında şarkılar söylüyorum. Eğer insanların davranışları hakkında kendimi ifade etmeye çalışırsam bu müziği kesinlikle değiştirir.”

seyyal_taner_2

Seyyal Taner
Yolunun nasıl Çiğdem Talu ve Melih Kibar’la kesiştiği üzerine
“İzzet Öz’ün çok büyük itici gücü vardı. Türkiye’de artık aranjman kelimesinden kurtulup, bestecilerin artık bir şeyler üretmesi gerektiğini savunuyorduk o dönemde. Benim bestelerle buluşmam için beni çok desteklemişti. ‘Çok mühim bir ses, çok büyük bir yetenek; mutlaka bestecilerle çalışması lazım” diyerek benim Çiğdem Talu ve Melih Kibar’la çalışmamı sağlamıştı.”

Kalben
Dinleyici olarak katıldığı konserler hakkında
“Bir konser dinleyicisi olma kültürünü, ben müzik yaparak kazandım. Bir müzisyeni gidip konserinde dinlemek çok önemli bir deneyime dönüştü benim için. Çünkü albüm kayıtlarında olsun, akustik kayıtlarda olsun, seçilmiş bir mekândaki kayıtlarda ortaya çıkan koşullara nazaran canlı performanslarda ortaya çıkan o hissiyat, o durum, kimi zaman en olmadık yerlerde gözümüzü dolduran kimi zaman dans ettiren duygular, ‘İyi ki bu yoldayım, iyi ki konserlere gidiyorum’ dedirtiyor.”

Cahit Berkay
Cem Karaca ve Moğollar’ın yollarının nasıl kesiştiği hakkında
“1972 yılında Yavuz Plak’ta Cem Karaca’yla karşılaştım ve ‘Ya Cem, keşke senin gibi bir solistimiz olsa’ dedim. O da bana ‘Evet ya Cahit, ben de keşke Moğollar gibi grubum olsa diyordum’ dedi. Biz hemen orada el sıkıştık.”

mode_xl_5

Mode XL
Grup üyelerinin aralarındaki iletişim hakkında
“Ankara’da o dönemde hip-hopla ilgilenen çok az insan vardı ve dar bir çevreydi. Evren de zaten beraber müzik yaptığımız üç beş kişiden biriydi. Şimdi birbirinden apayrı iki insan olsak da o dönemde, o dar alanda birbirimizin ikizi gibiydik. Beraber müzik yapmamız için de büyük bir avantaj oldu. Zaman ilerledikçe birbirinden çok farklı iki insanız. Ama konu Mode XL olduğu ve dışavurum rap olduğu zaman ortak paydada buluşabiliyoruz.”
-Veyasin

Mirkelam
Müzisyenlerin kendilerine doğru bir örnek seçebilmeleri üzerine
“Ben hiçbir zaman bir Türk pop müziği albümü satın almadım. Çünkü 1990’ların başlarında üniversitedeyken paramız azdı ve çok seçerek albüm alırdık. Yine de hep Türk gruplarının albümlerini almışımdır. Grup Ra vardı, Aqua vardı. Keşke onları taklit eden insanlar olsaydı. Ben de taklitle büyüdüm; 14 yaşımda babam Frank Sinatra çalardı, ben de onu taklit ederdim. Türkiye’de bu işi yürütecek olan insanların taklit edecek kişi seçiminde bir sorun var. Çok basit olanı seçiyorlar.”

Ayşegül Aldinç
Aysel Gürel için hazırlanan anma albümünde seslendirdiği Fuat Güner bestesi “Yolun Başında” üzerine
“Başka birinin şarkısını söylemek riskli bir şeydir. Çünkü insanlar o tadı ve o tınıyı duymak isterler ki Sertap Erener’in yorumu da çok güzeldir ve çok sevilen bir şarkıdır. O riski aldım ben; giyindim şarkıyı ve güzel oldu.”

ah_kosmos_4_1

Ah! Kosmos
Solo projesinin ortaya çıkış süreci hakkında
“Ah! Kosmos öncesinde çeşitli gruplarla bas gitar çalıyordum. O dönem bas çaldığım gruplardan hâlâ aktif olan yok. Çok da hakkını verebildiğimi düşünmesem de funk çaldığımız, indie çaldığımız, metal çaldığımız gruplar oldu. Fakat solo olarak bir şeyler yapayım fikrini kafaya koyduktan sonra evden dışarı çıkabilmek epey süre aldı.”

Big Beats Big Times
Big Long Fish isimli yeni Big Beats Big Times projesi hakkında
“Burak Irmak’la duo olarak yaptığımız performansları Big Beats Big Times – Big Long Fish adıyla sürdüreceğiz. 20 yıllık bir arkadaşlığımız var ve ikimizin de sevdiği çok fazla müzik var. Bu proje için çok güzel bir şekilde çalıştık. Bu duo gerçekten özel benim için. Birkaç hafta içinde duo olarak her şey bu kadar tazeyken bir albüm kaydetmek ve yayınlamak istiyoruz. Sonrasında bir turne yapmak istiyoruz, çünkü iki kişi olarak turne yapmak çok daha kolay.”

Hayvanlar Alemi
Grup üyelerinin farklı ülkelerde yaşamasının etkileri üzerine
“Yılda sadece bir iki kez bir araya gelebiliyoruz. Bu zamanlarda da kayıt ya prova ya da turne yapıyoruz. Birçok şeyi zorlaştıran bir durum olduğu doğru ama aynı zamanda heyecanı yüksek tutması açısından da avantaj sağlıyor. Bizi birbirimize daha çok bağlıyor, çünkü bir araya geldiğimizde birbirimizi ve müziği çok özlemiş oluyoruz.”
-Özüm İtez

giekaeen_kaynatan_2

Gökçen Kaynatan
Kendi stüdyosunun nasıl oluştuğu üzerine
“Ses merakı ben de aşırı bir fobi hâline geldi. Elime geçirdiğim ilk teyp, motoru gramofon gibi kurguyla çalışan, Odeon’dan aldığım bir makineydi. Her şey onunla başladı. Sonrasında daha bir profesyonelliğe doğru giderken, kayıtlarımı kendi yapmış olduğum primitif aletlerle yapmaya başladım. Gençlere vereceğim en büyük öğüt, aldıkları enstrümanların kıymetini bilsinler ve onları iyi saklasınlar. İleri günlerde onlara bir hatıra olarak kalacaktır ve farklı bir done olacaktır. 1950’li yıllarda aldığım aletlerin hepsi tertemiz duruyor ve çalışıyor.”

Yeni Türkü
İlk Yeni Türkü albümü Buğdayın Türküsü’nün yayınlanma süreci hakkında
“O yıllarda bir albüm yapmak için İstanbul’a gitmeye mecburdunuz. WeTransfer’den kayıtları gönderemiyorduk! Dolayısıyla kayıtları yaptıktan sonra bandımızı koltuğumuzun altına alıp, bir Serçe’ye atlayıp yollara düşüyorduk.”
-Derya Köroğlu

Jakuzi
Peygamber Vitesi’nin ardından Jakuzi’nin nasıl ortaya çıktığı üzerine
“Peygamber Vitesi’nde yapmak istediğim daha iç karartıcı atmosferli müzikten biraz sıkıldım galiba. Biraz kişisel olarak da öyleydi. Yani Jakuzi’yle birlikte ikinci bahar hissi varmış gibi değil de biraz o duygu hâlinden sıkıldığım için bu yönde ilerlemek istedim. Kendimi başka bir alanda ve yerde denemek istiyordum.”
-Kutay Soyocak

Dosyanın tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:54’e ulaşabilirsiniz.