2008 Universal yangınına dair üzücü açıklamalar

Florida’daki Universal City Studios çekim setinde başlayıp şirketin depolama alanına sıçrayarak itfaiyecilerin geceli gündüzlü çalışmasıyla bir günde ancak söndürülebilmiş büyük Universal Warehouse yangınının üzerinden 12 yıl geçti. New England Street adlı çekim alanındaki binalarda çatı tamiratı nedeniyle çıktığı tespit edilen yangının, sonradan sıçradığı Building 6197 olarak da bilinen video ve ses kütüphanesine verdiği hasar geçtiğimiz süreçte Universal Music Group tarafından netliğe kavuşturulmamıştı. Müzik tarihine damgasını vurmuş pek çok albüme ait master kayıtlardan ne kadarının yok olduğuna dair sorular karşısında şirket, kayıtların önemli bir kısmının zaten bir sene öncesinde başka bölgelere taşındığını, dijital ortama aktarıldıklarını, yaşanan kayıpların da 40’lar ve 50’lerden bazı sanatçılara ait olduğunu söylemişti.

Ne var ki bizzat Universal’ın çalışanları durumun bu kadar “toz pembe” olmadığının farkındaydılar. UMG, bağlı olduğu üst şirketler olan Vivendi, NBC ve depo alanının sahibi Universal City Studios’a detaylı raporlar hazırlasa da beraber çalıştığı sanatçılara hiçbir yasal açıklamada bulunmadı. Yangının çıktığı deponun şefi Randy Aronson’un katkılarıyla yazılan 2019 tarihli New York Times haberine göre şirket içi gizli raporların Mart 2009’da öngördüğü zarar 118.230 master kaydın yanarak kül olduğu yönündeydi. Sonradan bu rakam 500.000 master kayıt olarak güncellendi. Yine raporlara göre yaşanan kültürel faciaya şirket tarafından 150 milyon dolarlık bir değer de biçilmişti.

New York Times haberinin ardından Hole, Soundgarden, Steve Earle, Tupac Shakur’un yasal temsilcileri ve Tom Petty’nin eski eşi Jane Benyo, hasarın tam boyutuna dair açıklama yapılması amacıyla UMG’ye karşı harekete geçtiler. Şirketin sızan raporlarına göre UMG’nin yangına karşı gerekli önlemleri almayarak kayıtları muhafaza konusunda alenen ihmalkârlıkta bulunduğu ve yaşanan kayıpların yaklaşık on yıldır kayıtların yasal sahibi sanatçılardan gizli tutulduğu suçlamalarıyla dava süreci başlamış oldu. Geçtiğimiz günlerde UMG kanadı ilk defa yasal bir açıklamada bulunarak “19 sanatçıya ait master kaydın hasar gördüğünü ya da yok olduğunu” bildirdi. Üzülerek şu an Nevermind’ı soluyor olabileceğinizi söylüyoruz… Zira efsanevi Nirvana albümünün master kaydının yanarak yok olduğu doğrulanmış durumda… Hatta Nirvana’nın diğer tüm kayıtları, Beck’in diskografisinin neredeyse yarısı, Soundgarden, Slayer, R.E.M., Elton John, …And You Will Know Us by the Trail of Dead, Bryan Adams, David Baerwald, Sheryl Crow, Jimmy Eat World, Les Paul, Peter Frampton, Michael McDonald, Sonic Youth, Suzanne Vega, The Surfaris, White Zombie ve Y&T’e ait master kayıtlar da yanmış ya da hasar görmüş durumda.

Peki bu ne ifade ediyor? Bugün stream edebildiğimiz bu albümlerin hepsi aslında bu yanıp giden master kayıtlarının kopyaları, kopyalarının kopyaları, hatta kopyalarının kopyalarının kopyaları. Çünkü müzik endüstrisinde şarkıların satılan/stream edilen her hali, master kaydın ya da master’ın kopyasının kopyası olarak hayatımıza giriyor. Yani insan kulağının ilk kopyalarda fark edemeyeceği bir kalite değişikliğiyle birlikte eserin özünden bir parçasını da kaybediyoruz. İşte bu nedenle Universal’daki master kayıtların kaybına teknik konuların ötesinde bir bakış gerekiyor. Kayıt sahibi sanatçılar gibi biz dinleyiciler için de bu haber, müzik tarihinin alevlerden kurtulamadığı ve boğucu kapkara dumanlar içinden gökyüzüne uzandığı hüzünlü bir cenaze hissi yaratıyor.  

Yazı: Şevin Bozhan