2022 yıl ortası raporu: 15 kitap önerimiz

2022’nin ilk yarısında Türkçede basılmış kitaplardan gözümüze kestirdiğimiz, okumak istediklerimiz burada! Endonezya’dan Norveç’e, Türkiye’den Etiyopya’ya uzanan öneri listemizde kurmacalar ve kurmaca olmayanlar, öyküler ve romanlar, derlemeler ve çizgi romanlar bir arada.

Babamın Yeri
Annie Ernaux (Can Yayınları)

Geçtiğimiz yıl Seneler kitabı ile kişisel olanın politik anlamlarını oyan, ben-biz eşitliğinde kurulmuş dünyası ile hatıralarımızın toplumsal yükünü hafifleten Ernaux; bu kez bir ölümden arda kalanlar ile karşımızda. Eğitim hakkından mahrum bırakılmış, değeri kas gücüyle ölçülmüş bir babanın; işçilikten esnaflığa geçişi, toplumsal konumu ve kızı ile ilişkisi merkezde. Yalın bir üsluptan, alabildiğine evrensel akan satırların peşine düştüğünüzde, dile bir kez daha hayran olmamak mümkün değil.

Bu Hikaye Senden Uzun Osman
Aylin Balboa (İletişim Yayınları)

Kendine özgü muzip anlatımını korurken, geçmişle hesaplaşarak geleceğe kafa tuttuğu öykü demeti, Ateş Sönene Kadar’dan sonra neyse ki arayı çok açmadı Balboa. Düştüğünde kalkıp oyuna devam edenleri, yenilmeyi asıl özgürlük bilenleri incelikle sarmalayan metin; bir kadının kendi kendini tamir etmesinin güçlü hikayesi ile birleşmiş. Üstelik Osman’a seslenişlerin kimisi, yazarın kendi çizimlerini ile birlikte sunuluyor.

Büyükanne Yağmurda Dans Etti
Trude Teige (Ketebe)

Geçmişten gelen karanlık bir sırla birbirine bağlanan üç kuşak kadının hikâyesi… Norveçli yazar Trude Teige, savaş tarihinin oldukça sansasyonel bir parçasını gün yüzüne çıkardığı romanında, bir kadının geçmişini gizlemesi ve bunun kızıyla torunu üzerindeki etkisine ayna tutuyor. Hayatın trajedilerine karşı sevginin iyileştirici gücüne ikna eden, “başımıza gelen en iyi şey kendimiziz” diyerek cesaret aşılayan kitabın tadı damakta kaldıysa bir öneri daha: Olivia Ruiz’den Renkli Çekmeceli Şifonyer.

Gölge Kral
Maaza Mengiste (Timaş)

Mussolini’nin 1935’te Etiyopya’yı işgali sırasında geçen Gölge Kral, okuru II. Dünya Savaşı’nın gerçek çatışmaları arasına götürüyor ve tarihi kayıtların dışında kalan kadın askerlere ışık oluyor. Savaşın her türlüsünün sonunda koca bir eksiye vardığı bu denklemde; yetim bir çocuk olan Hirut, hizmetçi olarak başladığı yeni hayatında gaddarlık, şiddet ve patriyarka ile yüzleşiyor. Öfkesini diri tutan, umudunu yitirmeyen Hirut’un sesi; kadın olmanın gerçekliğini bir halkın trajedisi ile harmanlıyor. 

İntihar ve Bilimkurgu 
Carlos Gutierrez Jones (Koç Üniversitesi Yayınları)

Amerikan uygarlığı, eleştirel ırk çalışmaları, insan hakları, bilimkurgu gibi alanlarda araştırmacı olan Jones; 5 bölümden oluşan incelemesi ile psikolojinin karanlık tarafındaki intihar krizlerinin nasıl yorumlandığını keşfe çıkıyor. Darwin’in yarattığı kaygılardan, insan özgücülüğe meydan okumaya; Stanislaw Lem’in Solaris’inden, Inception ve Looper filmlerine ışınlandığımız bu yolculukta son durak feminist yazar Margaret Atwood’in kıyamet sonrası tahayyüllerine ayrılmış. Merak dozu iyice artmıştır umarız!

Kafkaesk 
Peter Kuper (Metis Yayınları)

20. yüzyılın en önemli edebi figürlerinden Franz Kafka, hala hikayeleri ile kuşaklar boyunca pek çok sanatçıyı derinden etkilemeyi ve maharetli zihinlerin çıktılarına ilham kaynağı olmayı sürdürüyor. Kafka’yı uzun yıllardır “çizgi romana tercüme eden” görsel sanatçı Peter Kuper; yazarın uzunlu kısalı 14 öyküsüne yaratıcı yorumlar ve farklı bakış açıları getirirken, bu eserleri “şimdiye ve buraya ait, insanlık durumumuza giden bir yol haritası” diye tanımlıyor. Raflarda kendi yerini bulacak, grotesk bir çizgi roman.

Kaplan Adam
Eka Kurniawan (Domingo)

Endonezyalı yazar Kurniawan, hem trajik ve acımasız bir evlilikle bağlanan iki ailenin hem de bedenine kazınmış dişi bir beyaz kaplanı gizlemek dışında tamamen sıradan bir genç Margio’nun hikayesini titizlikle önümüze getiriyor. Ayrıca insan ilişkileri, şiddetin ve istismarın etkileri, adalet susamışlığı üzerine özgün bir dile sahip, Benedict Anderson’ın da önsözle ortak olduğu bir toplum oto-portresi sunuyor. Üstelik kurgusunu bir cinayet ekseninde, polisiye janrının alışılmadık kodları ile örüyor.

Kötü Tohumlar
Asım Eraydın (İthaki Yayınları)

Asım Eraydın bu ilk romanında bizi kimlik, varoluş, boşluk, hiçlik ve hafıza gibi insanlık hâlleri ile buluşturuyor; kendisini de üstkurmacanın merkezine yerleştiriyor. Romanın, bir roman yazmak isteyen –ve yazıyor görünen– baş karakteri ile geçmişe yolculuğuna, kimi karanlık duraklar ve dev bir sorgulama eşlikçi: “Acının ve utancın zamanı utandırırcasına yavaş yavaş akması, yıllar sonra gelip uykuyu kaçırması herkesin doğasında olan bir şey mi?”

On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
Dag Solstad (Yapı Kredi Yayınları)

İçe dönük tasvirleri ve çözümlemeleri ile Norveç edebiyatının güçlü kalemlerinden Dog Solstad, son kitabında saygın bir demokrat olan Bjorn ile karşımızda. Korkunç bir gerçeklikse hazırda onu bekliyor; ya orta yaşlarının sonuna geldiğinde hayatındaki tüm kararları kendisi değil de tesadüfler vermişse? Anlatımdaki sert sıçrayışları ve biçimsel tercihleri nedeniyle kimi eleştiriler alan kitap, bizce derinlik ve tuhaflık dozundan taviz vermeyen, şaşırtıcı bir yeniden buluşma.

Sessizlik
Don Delillo (Siren Yayınları)

Super Bowl karşılaşmasının olduğu akşam ekranların birden kararması ile herkesin kendi karanlıklarına gömülmesi gerekse, medeniyetin neler hissedeceği üzerine derinlikli bir anlatı. Dijital çağın içinde teknoloji kıyameti yaşayan 5 kişilik bir arkadaş grubunda; çeşitli olasılıklar havada uçuşuyor, krizler patlıyor, anlam arayışları gün yüzüne çıkıyor. Yazarın diğer kitaplarından başlamak daha doyurucu bir tat verecekse de, Delillo bu metninde geçmişe nostalji yapmadan, nokta atışı bir bugün tasviri çiziyor.

Şoförümüzün Kötü Günü
Adam Bodor (Othello)

“Zsófi benim annem oluyor, Vilmos Bajza kim bilir kim, belki de babamdır, kediyi andıran hayvan ise bir kara panter.” Bu senfonik aile fertleri ile daha derinden tanışmanın heyecanı; panik anları, aşırıya kaçan hisler, sakin manzaralar içine yerleşmiş fırtınalar ile birleşiyor. Adam Bodor Türkçe’ye çevrilmiş ilk kitabında, karşısında çaresiz kaldığımız felaketleri ve her birinin biricikliğini; muzip öykülerin içine kondurarak anlatıyor.

Tüm Soruların Anası
Rebecca Solnit (Siren Yayınları)

Tüm Soruların Anası, feminizm ve çevre aktivisti Solnit’in mizojiniye dair makalelerini bir araya getiriyor. Kürtaj hakkına keyfiyen yeni sınırlamaların getirildiği günümüzde, kadınları üreme yetisi üzerinden tanımlamakta direten toplumsal dinamikleri ele alan Solnit, alanyazını şekillendiren eril tahakkümden tecavüz şakalarına uzanıyor. Hayatın her alanına bir toz bulutu gibi yayılmış kadın+ düşmanlığını hedefe koyarak, kimlikleri susturmaya yönelik pratiklerle dayatmaları; sessizliği bozma, anlatma ve dinleme edimleri ile cesurca püskürtüyor.

Vahşi Hayat
Richard Ford (Jaguar Kitap)

Türkçe’de Bağımsızlık Günü adıyla anılan ilk çevriminden sonra oldukça fazla bekledik desek yeri Richard Ford’u. Paul Dano’nun ilk yönetmenlik deneyimi olan Wildlife filmi ile sinemaya da uyarlanmış kitap; 1960’lı yıllarda ergenlik çağındaki Joe’nun, anne babasıyla Montana şehrine taşınması ile başlıyor. Bu sırada Kanada sınırına yakın dağlık bölgedeki ormanlarda başlayan yangınlar, hem bir yerleşim yerini çepeçevre sarıyor, hem de tüm aile fertleri adına kendini var etme, iyileşme ve -gerekirse- her şeyden vazgeçme uğraşına dönüşüyor.

Yeryüzü Kitabı
Fulya Kılınçarslan (Notos)

“Anlatılan her hikâye yaşamdaki olasılıkların inşa ettiği bir köprü.” diye tarif edilen bu öykülerde; kimi zaman peşine düşülen beyaz bir kurt, kimi zaman efsanelerden çıkagelen kızıl bir akbaba, kimi zaman ise üç direkli görkemli bir tekne bu misyonu üstleniyor. Yabancı / yabancılaşma kavramlarını alaşağı eden, gerçeküstücülüğün kıyısında gezinen mistik anlatımı ile derinlere daldıran, heyecan verici bir ilk kitap.

Yüzen Küçük Şeyler: Hatıra Gezer’in Toplama Albümü
Mertcan Karakuş (Ardis Kitap)

Mertcan Karakuş’un lubunya edebiyatın kusursuz örneklerinden olan ilk kitabı, Ardis Kitap’tan taze çıktı. Kendine cinsiyet atamayan baş karakteri Bergüzar’ın olağanüstü personası ile metropol kentin sürprizlerle dolu aurası aynı güçte ışıyor. Heteroseksüellere ait görünen bir dünyada queer kimlikleri / ilişkilenmeleri; hatıralarla rüyalar arasında gidip gelen, günümüz underground ve kalburüstü mekânlarında mekik dokuyan, yarı fantastik bir anlatı ile sunan kitap, aynı zamanda müstakbel bir üçlemenin ilk üretimi. Sabırsızlıkla takipteyiz!

Yazı: Esin Çalışkan