3 Soruda: “Denizens” – Leyla Gediz

Leyla Gediz’in 5 Eylül’de The Pill’de açılacak olan ikinci kişisel sergisi Denizens, ismini 19. yüzyıl ortalarında artan uluslararası insan ve nesne dolaşımı dolayısıyla ortaya çıkan “denizen” (ikamet eden kişi, bir yerin sakini) teriminden alıyor. Kan bağı ve/veya doğum yeri gibi “doğal” sayılan köklerden bağımsız olarak, yalnızca orada yaşadığı, orda bulunduğu ve oturduğu için bir yere ait olan kişi veya varlıkları ifade eden, özcü olmayan yeni bir tür aidiyeti tanımlayan denizen; Gediz’in yere ve topluluğa, yerleşme ve yer kurmaya, istikrarsız bir yer kurgusu gibi temalar üzerine odaklanan sergisinde anahtar bir terim olarak karşımıza çıkıyor.

Ana görsel:
In the Field / Alanda
2019
Tuval üzerine yağlıboya
180 x 230 x 3,5 cm

Diasporik varoluş, vatandaş/denizen hukuki ve siyasi ikiliğinin ötesine uzanarak; nesneler ve imgeler, dayanak yapılar ve resimler, alet-varlıklar ve insanlar arasında koşul eşitliğine dayanan bir oyun alanı olarak hayal edilen Denizens sergisi bir resimde, bir imgede ya da bir sergide, çerçevenin çoğunlukla dışında bırakılanın bakış açısından, yer değiştirme halinde sürdürülen bir resim pratiğinin dayanağını oluşturan şeylere yöneltilmiş bir dikkatle, dünyayı yeniden bir araya getirmekle ilgileniyor.  

Umarmung 2019 Oil on canvas 180 x 120 x 4 cm x 2

Kâğıt, resim, asamblaj ve enstalasyon çalışmalardan oluşan sergide Gediz’in Sudanlı-Türk sanatçı Deniz Pasha ile ortak tasarladıkları ‘Raf Ömrü’ başlıklı performans çalışması ve yine Pasha’ya ait bir gravür de yer alacak. 

5 Eylül’den 20 Ekim’e kadar The Pill’de görülebilecek Denizens öncesinde Leyla Gediz üç sorumuzu yanıtladı.

Bu sergiden önce bilmediğin bir bilgi?

Eylül’de sergi yapmanın güçlüğü! Bu durum insana sıfır yaz tatili yapma olanağı bırakıyor! Şaka bir yana, ben bu soruyu yanıtlarken daha henüz sergi açılmadı. Bu nedenle gökten bir vahiy inmesi için hâlâ zamanım var sanıyorum. O aydınlanmayı umutla bekliyorum!

Bu sergiye hazırlanırken aklında sürekli dolaşan bir düşünce?

Yurtdışına taşınmanın bir sonucu olarak (iki yıl önce Lizbon’a yerleştik), parçası olduğum toplum, kültür ve normlar kadar, hayat arkadaşlarımdan pek çoğu ile yarı yarıya kopmanın hafifliği ile ağırlığı arasında gidip geldim. Bunun, benim gibi yer değiştiren her kişinin deneyimi olduğunu biliyorum. Bu ortaklıklar ve kırılmalar üzerine odaklandım. Ezberden konuşmak gibi olacak ama değil: Kişiselden hareketle, evrensel olanı yakalamaya çalıştım.

Bu sergiden sonra yapmak istediğin ilk şey?

Sergiler benim için yıldönümleri gibi. Bu soru da aklıma kendime verdiğim sözleri getiriyor: Alkol tüketmeyi bırakmak, etten olabildiğince uzak durmak ve yogaya geri dönmek! Bu benim 45. yaş sergim. Daha çok sergi yapmak istiyorum. Bundan sonrası için ayağımı denk almam gerekiyor!

Daha estetik bir yanıt içinse şöyle diyebilirim: Portekizcemi daha akışkan hale getirmek ve ülkenin sosyo-kültürel hayatına katılımımı güçlendirmek. İlk hayalim, Lizbon’un kâr amacı gütmeyen sanat mekânlarından birinde küçük çaplı bir sergi hazırlamak.

Unhappy Folder / Mutsuz Klasör 2019 Tuval üzerine yağlıboya 50 x 50 x 3,5 cm 150 x 80 x 60 cm (açık kasa)