3 soruda Paolo Puck ve masalsı heykelleri

Paolo Puck, ABD’de yaşayan, İngiltere doğumlu bir sanatçı. Grotesk görüntülü, yumuşak ve hoş bir forma sahip keçe heykelleriyle bilinen Puck, aslında illüstrasyon eğitimi almış. Yani heykel, kendini yetiştirdiği bir alan. İşleri, tanıdık ve yabancı, güvenli ve tehlikeli, davetkâr ve rahatsız edici gibi karşıtlıklar arasında karışık sinyaller veriyor.

Paolo Puck’ın keçeden heykelleri, izleyicilere mitler ve peri masallarından, Jung teorisinden ve Gnostisizm’den ilham alan bir dünyaya bir bakış sunuyor. Genellikle Bronz ve Demir Çağları’ndan erken uygarlık sanatının yanı sıra Klasik Yunan, Antik Roma ve Ortaçağ sanat eserlerinden de etkilenen unsurlar içeriyor.

Yarattığı karakterler ve temsil ettikleri arketiplerle izleyiciyi gizli ve zıt kimlikler, otoriterlik, açgözlülük, güç, çaresizlik, geçici ve kırılgan doğamız gibi konular üzerinde düşünmeye davet eden Paolo Puck’a işlerinin ardındakileri 3 soruda anlattırdık.

İşlerinde dokunmayı sevdiğin üç duygu ya da fikir?

Rüyalar, peri masalları, mitoloji.

İnsanların senin ve/veya işlerin hakkında bilmesini istediğin bir şey?

Gerçekten emin değilim, özellikle belirtebileceğim bir şey yok. Sanırım ortaya koymak istediğim tek şey sanatın kendisi. Tüm işimlerimi küçük bir stüdyoda yaptığım için insanlar şaşırıyor galiba. Çünkü orası yalnızca küçük boş bir oda. Bu, heykele başladığımda ilham verici bulabileceğim bir şeydi. Hayran olduğum sanatçıların çok fazla eğitimi, bir sürü pahalı aleti, büyük stüdyoları, hatta asistanları vb. olduğunu düşünmüşümdür her zaman. Tabii ki bazılarının var ama benim yok ve bunlar olmadan da büyük, ayrıntılı işler yapabileceğimi bilmek güzel.

“İlham” mutlak gerekli mi, yoksa bir söylenti mi? 

Bence bu değişir. Bazen fikirler üzerine kurulur, onları parçalayıp yeni bir şey hâline getiririz; bazen de yaratıcılık gizemli bir yerden gelir. Ortak noktaları, dışarıdan gelmeleri ve onları sanatımızda dışavurmamızdır. Başlı başına büyülü olan kısım da budur.

Röportaj: İrem Gözü