3 soruda: Yaşam Şaşmazer ve “ya da” sergisi

Zilberman, İstanbul’daki galerisinin kapılarını geçtiğimiz günlerde Yaşam Şaşmazer’in insanın doğayla olan netameli ilişkisine yoğunlaştığı son dönem heykelleri ile suluboya resimlerini bir araya getiren “ya da” sergisiyle açtı.  

Yaşam Şaşmazer “ya da” sergisiyle insan ve doğa arasındaki sahiplik ve tahakküme dayalı ilişkiyi; insanın doğayı işgal, istila ve kolonize etme çabasının yıkıcılığı ve bu yıkımın etkilerinin sonuçlarını takip ederek ortak bir yaşam imkanının izini sürüyor. Sergilediği yeni heykelleri yosun, liken, taş ya da mantarlarla iç içe geçmiş, anonim, amorf ve kimisi ampüte insan bedenlerinden oluşuyor. Uzun süredir kullandığı ahşap malzemeden uzaklaşarak kağıda ağırlıklı veren, karışık teknikle üretilmiş bu heykellere, soyutlamacı bir yaklaşımla ürettiği 10’dan fazla suluboya da eşlikçi.  

Serginin basın bülteninden okuduğumuz üzere Yaşam Şaşmazer’in figürleri, Vezüv Yanardağı’nın patlaması sonucu 1. yüzyılda küle dönen antik Pompeii şehrindeki insan bedeni kalıntılarını çağrıştırıyorlar. Daha önceki çalışmalarında da insan bedenlerini üzerlerine yerleşmiş organik yapılarla birlikte bir dönüşüm süreci içerisinde görselleştiren sanatçının bu yeni işlerini teşhis etmek ve tanımlamak daha zor. Bunlar, doğanın neredeyse tamamen ele geçirdiği, müphem bedenler. Sergisini “ya da” diye isimlendirmesi de buradan geliyor; “ya da” bağlacı bu işlerde hem geçmişi ve geleceği birbirine düğümlüyor, hem de bir başka olasılığı imliyor.  

Yaşam Şaşmazer’e 3 soruda “ya da” sergisini anlattırdık. Galerinin sayfasından üç boyutlu sergi turu yapmak da mümkün. 

Bu sergiden önce bilmediğin bir bilgi?

Vücudumuzda yaşayan mikrobik canlı sayısının insan hücrelerinden 10 kat daha fazla olduğu. (Ortalama bir yetişkin insanın vücudunda kendine ve türe has 100 trilyon hücre bulunmaktadır. Buna karşılık mikrobik hücrelerin oranı ortalama 1.500 trilyon civarıdır. Yani vücudumuzun sayısal olarak sadece % 10’u gerçekten bize ait.)

Bu sergiye hazırlanırken aklında sürekli dolaşan bir düşünce?

Dünya üzerindeki canlı yaşamın bildiğimizden çok daha karmaşık, tanımlara, sınırlara hapsedilemeyecek kadar birbirine dolanık olduğu. Her şeyin merkezine kendimizi koymaktan, dünyayı ve doğayı insan merkezci bir bakışla algılamaktan vazgeçip daha bütüncül bakabilmemizin gerekliliği ve aciliyeti.

Bu sergiden sonra yapmak istediğin ilk şey?

Küçük bir doğa inzivası.

Yaşam Şaşmazer hakkında:

Yaşam Şaşmazer (d. 1980, İstanbul), Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Heykel Bölümü’nden mezun oldu ve aynı üniversitenin aynı bölümünde yüksek lisansını tamamladı. Solo sergileri arasında Dark Matter (Kunstverein Ingolstadt, Ingolstadt, Almanya, 2017), Metanoia (Torrance Art Museum, Los Angeles, ABD, 2016; BERLINARTPROJECTS, Berlin, Almanya, 2015; Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi, İstanbul, Türkiye, 2014), Doppelgänger (Künstlerhaus Marktoberdorf, Almanya, 2012), Illuminated Darkness (Aubin Gallery, Londra, İngiltere, 2011) vardır. Seçilmiş grup sergileri arasında ise İçimdeki Çocuk (Abdülmecid Efendi Köşkü, İstanbul, Türkiye, 2019), Nesnelerin Gizli Yaşamı (Evliyagil Dolapdere, İstanbul, Türkiye, 2019), Hüzünlü ve Huzursuz: Papko Sanat Koleksiyonu’ndan bir seçki (İstanbul, Türkiye), Home is Where The He(art) Is (Galerie Paris-Bejing, Paris, Fransa, 2018), Pulsanti Aperietur (Abdulmecid Köşkü, İstanbul, Türkiye, 2017), İkamet (Rampa İstanbul, İstanbul, Türkiye, 2016), Glasstrees Gotika: 56. Venedik Bienali paralel etkinliği (Venedik, İtalya, 2015), Encounters: Türkiye’den Çağdaş Sanat (ARA Art Square, Seoul, Güney Kore, 2012), Confessions of Dangerous Minds (Saatchi Gallery, Londra, İngiltere, 2011) sayılabilir.