32. Akbank Caz Festivali programından tavsiyeler 

Şehrin Caz Hali yaklaşıyor. Türkiye’nin en köklü festivallerinden biri olan 32. Akbank Caz Festivali, bu yıl 24 Eylül – 9 Ekim’de İstanbul’un dört bir yanını müzikle saracak. Geniş programına cazın farklı açılımlarının yanı sıra caz gelenekleriyle dirsek temasındaki başka türleri de katan festivalin tam programı, 8 Eylül akşamı düzenlenen basın toplantısıyla duyuruldu.

32. Akbank Caz Festivali, 24 Eylül akşamı Müze Gazhane’deki Alp Ersönmez “Cereyanlı” konseriyle açılıyor. Kapanışı ise 9 Ekim’de Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde “21. yüzyılın Coltrane Quartet’i” benzetmeleri yapılan Oded Tzur Quartet yapacak. 30’u aşkın konser, söyleşiler, özel gösterimler ve ilk kez sahnelenecek performanslarla dolu programdan kimi tavsiyelerimiz var. 32. Akbank Caz Festivali takviminin tamamı burada.

dans dans
Dans Dans
28 Eylül, Akbank Sanat

Birçok müzik otoritesinin “Yarımkürenin en iyi canlı performans grubu” tanımında hemfikir olduğu; Bert Dockx, Fred Lyenn Jacques ve Steven Cassiers’ten oluşan Belçikalı grup Dans Dans 10 yıldır birlikte üretiyor. Caz ve rock arasındaki sınırları silikleştiren Dans Dans parçalarının temel yakıtı doğaçlama seansları. Nitekim yaklaşmakta olan altıncı albüm 6, stüdyoda geçirilen yalnızca iki günün sonunda tamamlanmış. Psikedelik blues, space rock, film noir soundtrackleri gibi farklı uçlardan ilhamları ustalıklı caz nüanslarıyla buluşturan ekip, yeni koleksiyonunu “bugüne dek yaptıkları en spontane, en ‘punk’ albüm” olarak tanıttı. Avrupa caz sahnesinin en heyecan verici gruplarından biri olan Antwerp çıkışlı üçlü, ülkelerinin yeni nesil caz dalgasının öncüleri arasında gösteriliyor. Dans Dans’ın sahnede büyüyen, keskin ve dinleyeni nefes nefese bırakan enerjisini deneyimlemek için 28 Eylül’de rotamız Akbank Sanat.

“Maffy’nin Cazı”: Maffy Falay Tribute Band
1 Ekim, Akbank Sanat

Türkiye cazının en büyük yeteneklerinden biri olan trompetçi Ahmet Muvaffak Falay, ya da daha yaygın bilinen ismiyle Maffy Falay, 22 Şubat 2022 günü 92 yaşında hayatını kaybetti. 60’larda Avrupa’da popüler bir caz trompetçisi olan Maffy Falay; Dizzy Gillespie, Thelonious Monk gibi caz efsanelerinin gözdesiydi ve Quincy Jones, Kenny Clarke, Francy Boland ile aynı sahneyi paylaştı. Müziğe duyduğu tutku ve bu tutkunun onu çıkardığı denizaşırı yolculukları konu eden Maffy’nin Cazı belgeseli, yönetmen Deniz Yüksel Abalıoğlu’nun altı yıllık çalışmasıyla tamamlandı. Maffy Falay ile İsveç’teki evinde yapılmış röportajlar ve arşiv görüntülerini buluşturan; müzisyenin 2016’da Stockholm’de gerçekleşen son konserinden görüntüler de barındıran belgeselin gösterimi, 1 Ekim’de Akbank Sanat’ta.

Maffy’nin Cazı gösteriminin ardından müzisyenin mirasına ve hayatına saygı duruşu niteliğinde bir anma konseri var. Falay’a Türkiye’de verdiği konserlerde uzun sure eşlik etmiş olan müzisyenler Engin Recepoğulları, Can Çankaya, Kağan Yıldız ve Ferit Odman’dan oluşan Maffy Falay Tribute Band sahnede olacağı gecenin sunuşunu Hakan Rauf Tüfekçi ve Hakan Atala yapacak.

çağıl kaya
Çağıl Kaya “Kaygılar Sahnesi”
1 Ekim, Alan Kadıköy

Bu kadar güzel ve çirkin sesi, farklı şekilleri, hızları, değişken ruh hâllerini barındıran uçsuz bucaksız olasılıklarla dolu bir şehirde yaşayan ve yaratan sanatçı; bazen coşkulu, bazen durgun, bazen eğlenceli bazen ıstırap içinde, bazen kızgın ama tüm açıklığıyla ve benliğiyle oradadır. Sıradanlığın konforlu alanına sığınmak ya da ondan kaçmak ister. Bu gelgitli duyguların ve uykuların bölündüğü, ölçüsüz sözlerin söylendiği, umut dolu, coşkulu ve sınırsız kahkahaların taştığı, kalabalık duyguların bir bütünüdür “Kaygılar Sahnesi”. “Istırabın olmadığı bir yaratı süreci var mıdır? Sanatçı kaygılarıyla mı yaşar, onlarla yüzleşir mi? Yoksa onlardan arınmaya mı çalışır? Hangisi doğru?” 1 Ekim akşamı Alan Kadıköy’de, dansın müziğe ya da müziğin dansa eşlik ettiği bir konsere değil; tüm farklılıkları ve benzerlikleriyle, birbirleri için bir arada oldukları bir performansa tanıklık edeceksiniz.

abdullah ibrahim
Abdullah Ibrahim (Solo Piyano)
6 Ekim, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi

Cape Town doğumlu müzisyen ve besteci Abdullah Ibrahim, 80 yılı aşkın süredir piyano başında. Kariyeri boyunca gerek solo gerek orkestralar eşliğinde yaptığı üretimlerde geleneksel Afrika müziklerini, farklı coğrafya veya zamanlarla özdeşleşmiş stillerle buluşturmayı öncelik edindi. Gençlik yıllarında çeşitli orkestraların parçası olduktan sonra 1959’da Kippie Moeketsi ve Hugh Masekela gibi müzisyenler eşliğinde Jazz Epistles isimli yediliyi kurdu ve 1960’ta topluluğun ilk albümü Jazz Epistle, Verse 1’ı  yayımladı. Apartheid rejiminin baskıları ülkesinden ayrılıp önce Avrupa’ya, ardından New York’a taşındı ve burada Ornette Coleman, Pharoah Sanders, Duke Ellington gibi isimlerle çalıştı. Aralarında Claire Denis’nin Chocolat (1988) ve No Fear, No Die (1990) yapımları da olmak üzere birçok film için besteler yaptı, ödüller kazandı. Grubu Ekaya ve çeşitli big band’lerle kayıtlar yapmaya da devam eden müzisyen, son olarak 2020’de solo piyano albümü Solotude’u yayımladı. Albüm 2020 pandemi kısıtlamaları esnasında, teknik ekip dışında kimsenin bulunmadığı Almanya’daki Hirzinger Hall’da kaydedildi. Yalnızca caz sahnesinin değil; küresel müzik tarihinin değerli figürlerinden biri olan Abdullah Ibrahim, 6 Ekim Perşembe akşamı Atatürk Kültür Merkezi’nde.

tenderlonious
Tenderlonious
7 Ekim, Babylon

22a plak şirketinin kurucusu, flütçü, saksafoncu, prodüktör ve DJ Ed “Tenderlonious” Cawthorne için gerçek bir müzik kâşifi tanımı yapmak hiç de abartılı olmaz. Türler arası serüvenler yarattığı farklı estetiklerdeki albümleriyle, İngiltere’nin caz ve yeraltı sahnelerinin yol gösterici figürlerinden biri oldu. Solo üretimlerinin yanı sıra grubu Ruby Rushton’la caz estetiğini Afrobeat, hip hop ve elektronik müzikle kesiştirmeye devam eden Tenderlonious, kariyeri boyunca farklı coğrafyaların müzikal geleneklerine yeni yorumlar getirdiği iş birliklerine imza attı. Pakistan’da Jaubi ile kaydettiği Ragas From Lahore ya da bu sene yayımlanan İtalyan DJ ve prodüktör Lorenzo Moressi eşlikli Cosmica Italia albümleri, multidisipliner yaklaşımının örneklerinden bazıları. Şapkasından ne zaman ne çıkaracağını kestirmenin asla mümkün olmadığı Tenderlonious, 7 Ekim gecesi Babylon sahnesinde.

Gonzalo Rubalcaba & Aymée Nuviola
7 Ekim, Zorlu PSM Turkcell Sahnesi

Birden çok Grammy Ödülü’ne sahip iki Kübalı müzisyen, Gonzalo Rubalcaba ve Aymée Nuviola, aslında çocukluk arkadaşı olan iki müzisyen. Bir piyano dehası olarak tanımlanan Rubalcaba, 1985’te Dizzy Gillespie tarafından keşfedildiğinde Latin caz sahnesinde genç bir fenomene dönüştü. Blue Note kataloğunun gediklilerinden biri oldu; Bill Evans, Joe Lovano, Ron Carter gibileriyle çalıştı. Vokal yeteneğiyle Billie Holiday ve Celia Cruz’la kıyaslanan besteci ve oyuncu Aymée Nuviola ise ülkenin prestijli müzik okullarında aldığı eğitimin ardından Küba’nın işitsel ve geleneksel mirasını yaşatmaya, hatta genişletmeye devam ediyor. İkilinin uzun kariyerlerinin ilk profesyonel ortaklığı 2020’de çıktıkları bir turneydi ve Blue Note Tokyo’da gerçekleştirdikleri performans, “Viento y Tiempo” adıyla bir albüme dönüştü. En İyi Latin Caz Albümü kategorisinde Grammy’ye aday gösterilen albümün ardından, geçtiğimiz mayıs ayında 5passion etiketiyle bir konser kaydı daha ölümsüzleşti: Fransa’daki Marciac Jazz Festival’ın 2021 edisyonunda kaydedilen “Live in Marciac”. Zengin ritimleri, melodik nüansları ve uçsuz bucaksız birikimleriyle coşkulu, bir o kadar da otantik bir Küba gecesi için 7 Ekim’de Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde Latin cazının yaşayan en önemli müzisyenlerinden ikisi ile buluşacağız.

Emma-Jean Thackray
8 Ekim, Babylon

Londra’da yerleşik multi-enstrümantalist, prodüktör ve orkestra lideri Emma-Jean Thackray’in geçtiğimiz sene yayımladığı; kozmik temalara tutunan harika ilk albümü Yellow, caz geleneğini ışık tayfından geçiren, elektronik müziğin türlü ara sokaklarından hip hop’a uzanan ve funk damarı hiç tıkanmayan bir kayıt. 2020’de savurduğu iki kısaçaların ardından Warp Records bünyesinde kendi plak şirketi Movementt’ı hayata geçiren Thackray, çok sesli müziğinin temeline bitmek bilmeyen groove’u yerleştiriyor. İngiltere’nin fokurdayan yeni nesil caz dalgasının kendine özgü figürlerinden biri olarak parıldayan müzisyen, bestelerini bir mantra etrafında inşa ediyor: “Bedenini, zihnini, ruhunu kıpırdat.” Kayıtlarındaki canlı performans enerjisi, temaların ve partisyonların büyülü doğaçlamalarla genişlediği konserleriyle de dünya çapında pek çok festivalin gözde isimlerinden biri hâline gelen Emma-Jean Thackray, 8 Ekim akşamı Babylon sahnesinde.

Ravi Coltrane: Cosmic Music
8 Ekim, Zorlu PSM Turkcell Sahnesi

Alice ve John Coltrane çiftinin oğlu, saksafoncu, besteci, prodüktör ve plak şirketi sahibi Ravi Coltrane, ismini sitar müziği efsanesi Ravi Shankar’dan alıyor. Grammy adaylığı bulunan müzisyen, 30 yıla yaklaşan kariyerinde Elvin Jones, Jack DeJohnette, McCoy Tyner, David Gilmour ve kuzeni Flying Lotus gibi isimlerle çalıştı. Orkestra lideri olarak 1998-2012 aralığında altı albüm yayımlayan Ravi Coltrane, annesi Alice Coltrane’in uzun bir aranın ardından kaydettiği Translinear Light (2004) albümünün hayata geçmesinde kilit rol oynadı; prodüktör ve müzisyen olarak kayıtlarda yer aldı. Ailesinin uçsuz bucaksız mirasını dünyanın dört bir yanına taşımaya durmaksızın devam eden Ravi Coltrane, aynı zamanda ebeveynlerinin Long Island’da yaşadığı evde konumlanan The Coltrane Home isimli müze ve derneğin de başkanlığını yürütüyor. 8 Ekim Perşembe akşamı Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde ebeveynleri Alice ve John Coltrane’in şarkılarından oluşan bir repertuvarla caz tarihinin iki benzersiz kahramanına saygı duruşunda bulunacak.