68.Cannes Film Festivali kazananları ve jürinin şaşırtıcı kararları

Bu yıl Cannes tarihinin en zayıf yıllarından biri olduğu ve yarışmadaki 19 filmin önemli bir kısmının niteliğinin epey düşük olması festival boyunca konuşuldu ve ödüllerin de pek az sayıdaki iyi film arasında paylaştırılacağına herkes emin gibiydi. Ancak kimi ödüller epey şaşırtıcı oldu ve tartışılmaya devam ediyor. Bir filmin yalnızca tek bir ödül alabildiği Cannes’da bu yılki dağılım şöyleydi:

Yazı: Melikşah Altuntaş

best actors

ALTIN PALMİYE

Dheepan (Jacques Audiard)
Coen Kardeşler’in başkanlık ettiği bir jüri, çok parlak olmasa da kimi yıldız filmin olduğu bir yarışma ve 19 filmlik listenin en zayıflarından birine layık görülen büyük ödül… Çok uzun süredir bu kadar öngörülemeyen bir büyük ödül olmamıştı. Audiard’ın gayet iyi başlayan ancak senaryosundaki odak problemleri nedeniyle sallanan ve finalde hepten yolunu şaşıran filminde, Audiard’ın reji ustalığı bile bir noktadan sonra kifayetsiz kalabiliyordu.

JÜRİ BÜYÜK ÖDÜLÜ

Son of Saul(Lazslo Nemes)
Bu yılki yarışmanın net bir biçimde en iyi filminin bir ilk film olması ne kadar şaşırtıcıysa, Nemes’e giden Grand Prix de o kadar hak edilmiş ve beklenen bir ödüldü. Ödül gecesinin en mutlu eden anı Nemes’in sahneye çıkıp ödül almasıydı herhalde… Filmin yolunun yabancı dilde en iyi film Oscar’ına dek uzaması hiç de sürpriz olmayacak artık.

EN İYİ YÖNETMEN

Hou Hsiao-Hsien (The Assassin)
Yarışmanın son günlerine doğru prömiyeri yapılan The Assassin’e dek, ona kadarki filmler arasında bu kadar etkileyici bir yönetmenlik şovu izlememiştik açıkçası. Hou Hsiao-Hsien gibi bir ustanın son derece yerinde bir kararla kazandığı yönetmen ödülüne kimsenin söyleyecek sözü yoktu; filmin daha büyük ödüllerden birini alabileceğine dair çıkan sesler hariç elbet.

Chronic-bilde-1

EN İYİ SENARYO

Michel Franco (Chronic)
Açıkçası ödül listesinin en bomba garipliklerinden biri de Franco’ya giden senaryo ödülüydü. Zira Chronic‘in en problemli alanlarından biri de -özellikle de o aşırı eski moda final sahnesiyle- senaryosuydu. Yarışmada Carol, The Lobster, Youth ve hatta Mountains May Depart gibi son derece ilginç senaryolara sahip filmler dururken Chronic‘in ödüllendirilmesi biraz absürt kaçtı.

EN İYİ KADIN OYUNCU

Emmanuelle Bercot (Mon Roi) ve Rooney Mara (Carol)
Favoriler arasında yer alan Cate Blanchett (Carol) ve Tao Zhao’nun (Mountains May Depart) avucunu yaladığı kategoride, Blanchett’ın rol arkadaşı (ve doğru bir kampanyayla bu yılın yardımcı kadın oyuncu Oscar’ını kapması kesin gibi duran) Rooney Mara’nın ödülü gayet yerinde bir kararken, Bercot’nun zor ve zahmetli bir işin altından bir şekilde kalkması nedeniyle epey beklenen ödülü de kimseyi şaşırtmadı.

EN İYİ ERKEK OYUNCU

Vincent London (The Measure of A Man)
Yarışmanın en beklenen ödüllerinden biri de, henüz prömiyeri sırasında gelen alkıştan belli olan Vincent London’a giden erkek oyundu ödülüydü. Gerçekten de tüm filmi tek başına sırtlayan performansıyla London, kimsenin karşı koyamayacağı bir performans sergiliyordu.

JÜRİ ÖZEL ÖDÜLÜ

The Lobster (Yorgos Lanthimos)
Lanthimos’un garip dünyasından çıkan ve yarışmanın en zeki filmine dönüşen The Lobster‘a, jürinin karşı koyamayacağı kesin gibiydi ancak çoğunluk filme senaryo ödülü bekliyordu. Jüri Özel Ödülü de, biraz teselli gibi olsa da pek makbule geçti açıkçası. Neyse ki Lanthimos’un filmini bu yıl ödül listelerinde sık sık göreceğiz.

ALTIN KAMERA

La tierra y la sombra (Cesar Augusto Acevedo)

EN İYİ KISA FİLM

Waves ’98 (Ely Dagher)

YouthPaulDanoHarveyKeitelMichaelCaine

JÜRİNİN GÖRMEZDEN GELDİĞİ 5 FİLM

* YOUTH:
Paolo Sorrentino’nun önceki başyapıtı La grande bellezza ile iki yıl önce görmezden gelinmesi ve Cannes’dan ödülsüz ayrılması çok konuşulmuştu. Yönetmenin, izleyenleri ikiye bölen son filmi Youth‘un da kaderi de ne yazık ki farklı olmadı. Jüri hiçbir kategoride filmi ödüllendirmedi.

* MIA MADRE:
The Son’s Room‘dan bu yana Cannes’da dikiş tutturamayan Moretti, eleştirmenler nezninde nispeten sevilen bu son filmiyle de kaderini değiştiremedi. Bir gün önce Ekümenik Jüri’den aldığı ödül ne kadar etkili olmuştur bilemiyorum.

* MOUNTAINS MAY DEPART:
Yarışmanın ödül beklenen filmlerinden biri olan Jia Zhang-Ke’nin yıllara yayılan melodramı da ödül bekleyen ama nal toplayan filmlerden oldu.

* LOUDER THAN BOMBS:
Bu yıl festivalde varlığı ile yokluğu farkedilmeyen ve aşırı görmezden gelinen neredeyse tek film oldu LTB. Bir ödül gelmesi abartılı olurdu belki ama hiçbir şekilde adı anılmaması epey ilginçti.

* CAROL:
Evet bir ödül aldı ama Todd Haynes’in filmine Altın Palmiye’den senaryoya pek çok büyük ödülden biri bekleniyordu. Özellikle de filmin prömiyeri sonrası jürinin kadınları filmi ayakta alkışladıktan sonra…

* DİĞERLERİ:
Matteo Garrone’nin -haklı olarak- kimselere yaranamayan filmi Tale of Tales da bir umut ödül beklentisi içine girmiş filmlerdendi ancak olmadı. Macbeth ve Sicario gibi büyük filmler de festivalden ödülsüz ayrılanlar arasına katıldı.