A’dan Z’ye: Leos Carax

Son filmi Annette’in 74. Cannes Film Festivali’nin açılışını yapacak olması vesilesiyle; ilk günden bu yana oyunu kendi kurallarına göre oynayan, cinéma du look’un öncülerinden olarak auteur mefhumunun altını sonuna kadar dolduran, bir çift güneş gözlüğü camının arkasına sakladığı gözleriyle eline attığı her şeye düşsel bir bakış kazandıran Leos Carax’a dair bilinmesi gerekenleri, A’dan Z’ye sıraladık. Kulaklarda Mauvais sang’ın meşhur sahnesinden, David Bowie’nin “Modern Love”ı eşlikçi.

Annette

Gerek konseptiyle, gerek künyesindeki isimlerle, gerekse yılan hikâyesine dönen prodüksiyon süreciyle uzun süre sinema gündeminde yer edinen son Carax projesi Annette için kendisinin -ve elbette Sparks grubunun- tutku projesi desek yanlış olmaz. Uluslararası çapta ünlü bir opera şarkıcısı olan Ann (Marion Cotillard) ile provokatif bir mizah anlayışına sahip stand-up komedyeni Henry’nin (Adam Driver) tanışmasıyla başlayan anlatı, kızları Annette’in oldukça özel bir çocuk olduğunu fark etmeleriyle şekillenecek. “Rock müzikali” olarak tanımlanan yapım bildiğimiz anlamda diyalog içermiyor, oyuncular aynı replik içinde hem konuşuyor hem de şarkı söylüyorlar.

Belgesel

Tüm yeteneklerinin yanında Carax’ın gizemli ve ıssız yapısı, insanların zihninde bir merak bulutunun dolaşmasına sebep oluyor şüphesiz. Hakkında bir belgeselin çoktan yapılmış olması pek de şaşırtıcı değil bu yüzden. Daha önce Holy Motors’un yapım ekibinde de görev almış yapımcı/yönetmen Tessa Louise-Salomé, Mr. X’le, ilk filmi bile kült statüsüne yerleşmiş yönetmenin düşsel dünyasını mercek altına almıştı. Görülmemiş arşiv görüntülerinin yanı sıra Denis Lavant, Eva Mendes, Kiyoshi Kurosawa, Kylie Minogue gibi isimlerle yapılan röportajlara yer verilen belgesel, prömiyerini yaptığı 2014 Sundance Film Festivali’nde karışık eleştirilerle karşılanmıştı.

Cahiers du cinéma

1970’lerin sonlarına doğru, Carax henüz 20 yaşlarındayken, o zaman genel yayın yönetmenliğini Serge Daney’nin yaptığı meşhur sinema dergisi Cahiers du Cinéma’nın yazar kadrosuna katılmış ve eleştirmenlik kariyerine Sylvester Stallone’nin ilk yönetmenlik deneyimi olan Paradise Alley (1978) üzerine yazdığı oldukça pozitif bir eleştiriyle başlamıştı. Jacques Rivette, Jean-Luc Godard, Claude Chabrol ve François Truffaut gibi auteurlerden sonraki kuşakta yazma fırsatı bulan Carax için bu köklü oluşumun geleneği, sinema yolculuğunun ilk yıllarında bolca beslendiği bir kaynaktı.

Çekilemeyenler

Carax’a göre bir filmin çekilebilmesi için dört temel unsur gerekli: sağlık, ortak, bütçe ve oyuncu. Genelde bunlardan en az ikisini bulamadığı için, son 20 yılda çekemediği birçok film olmuş. Vanessa Paradis, Iggy Pop ve David Bowie’yi buluşturan bir proje; Fritz Lang’ın ­Règlement de comptes’unun ve George du Maurier’nin bir romanının uyarlamaları, Peter Ibbetson’ın tamamıyla Sharon Stone’un hayalleri üzerine kurulu versiyonu bunlardan bazıları. Carax ayrıca bir Rus askeri, onun tanıştığı bir kadın ve kadının küçük kızı etrafında gelişen; Rusya-ABD arasında geçen bir çeşit Faust hikâyesinden bahsediyor. “Gerçekten güvendiğim iki üç kişiye sahip olduğumu hissetmiyorsam, film yapmıyorum.” diyerek, işin en zor kısmının güven kurmak olduğuna işaret ediyor.

Dijital kamera

Holy Motors’da dijital kameralarla film yapımını hicveden Carax, onları mecburen kullandığından bahsetmekte çeşitli demeçlerinde. Teknolojinin büyük bir hızla ilerlediği gerçeğinin, bu zamanlarda yaşayan ve üreten insanları, başka hiçbir neslin yapmak zorunda olmadığı kadar uyum sağlamaya ittiğini düşünüyor. Dijitale yönelik negatif eleştirilerinin nostalji sevdasından değil; bu cihazların, laboratuvarların gerçekte var olmayan hastalıklara ilaç dayatması gibi empoze ediliyor olmasından kaynaklandığına dair düşüncesini şöyle açıklıyor: “Sinema, hayatta kalabilmek için farklı değişimlerden geçti zaten ama bence dijital bunun en uç noktası. Dayatılıyor ve işe yaramıyorlar, kimse onlarla nasıl başa çıkılacağını bilmiyor.”

Esin

Leos Carax’a göre esin sınırsız; her yerden gelebilir, her şey olabilir. Bir seyahat deneyimi, bir yüz ifadesi ya da iyi bir kitap gibi. Yönetmen sinemayı, hayalini kurduğu anlatıları gerçekleştirmek için kullandığı bir tür deney alanı, esinlendikleri ile her defasında baştan yarattığı yeni bir dil olarak görüyor. Bunu yaparken bazen zamanın yoğunluğuyla oynuyor, bazen de seslerin bir araya geliş ihtimallerini araştırıyor. İlk işini çekerken sessiz sinema dönemi, Fransız Yeni Dalgası ve Rus Sineması’ndan tonlarca yapımı örnek alsa da bu eğilimi gitgide azalmış. Artık neredeyse hiç film izlemediğini söylüyor. En büyük tutkusu ve esin kaynağı ise aynı yerde buluşuyor: Müzik!

Fetiş oyuncu

Sinemada uzun süreli yönetmen oyuncu ortaklıklarına aşinayız, Leos Carax ve Denis Lavant’ınki de bu iş birliklerinin en sıkılarından. İkili, 20’li yaşlarının başlarında, Carax ilk filmi için genç bir oyuncu ararken tanışmışlar. O zamanlar henüz sadece tiyatro ile sirklerde çalışmış ve birkaç figüranlık işi yapmış olan Lavant, Boy Meets Girl’de başrolde yer almasının ardından, tam anlamıyla yönetmenin acteur fétiche’i (fetiş oyuncusu) olmuş. Holy Motors’a dek süren bu ortaklık göz önüne alındığında, profesyonel hayatlarının dışında da yakın olduklarını varsaymak mümkün. Ancak ikili senelerdir sadece iş bağlamında görüşmüş, -aynı semtte oturdukları dönem dâhil- beraber bir yemeğe gitmişlikleri bile yokmuş. Buna rağmen aralarında tarifi zor, etkileyici bir bağ olduğu aşikâr.

Görüntü yönetmeni

Çalıştığı görüntü yönetmenleri arasında Carax için en özeli, yine 20’li yaşlarında tanışıp uzun yıllar ortaklık sürdürdüğü Jean-Yves Escoffier. 10 yıl boyunca her gün görüşüp beraber 3 uzun metraj ortaya koyan ikili, Les amants du Pont-Neuf’ün zorlu çekim sürecinde bazı anlaşmazlıklar yaşamışlar. Filmin kötü şöhreti nedeniyle karalamalara maruz kalıp iş bulamayan Escoffier, bunun üzerine Fransa’yı terk ederek kariyerine Hollywood’da devam etmiş. Burada Gummo ve Good Will Hunting gibi filmlerin yanı sıra, Johnny Cash ve Madonna gibilerinin müzik kliplerinde de çalışmış. Carax, yollarını ayırmış olmalarına rağmen, 2003 yılında hayatını kaybeden Escoffier’in hâlâ kendisi için çok önemli olduğunun altını çiziyor ve pelikül filmden dijitale geçişinde ona borçlu olduğunu belirtiyor.

Holy Motors

Holy Motors; Carax’ın, artık sadece hikâye anlatmaya ilgilenmediğinin, sinemanın sınırlarını biçim ve içerik olarak sonuna kadar zorlama çabası/niyetinin en güzel kanıtı. Bir limuzin içinde kılıktan kılığa girerek çeşitli randevulara giden, 9 ayrı kişinin suretinde Paris sokaklarını arşınlayan karakter etrafında şekillenen yapısı; istemli ya da istemsizce kabullendiğimiz rollerimiz, sergilediğimiz performanslarımız ve bir hayata sığdırabildiklerimiz üzerine beyin egzersizi adeta. Açılış sahnesi ise onun külliyatının en unutulmazları arasında elbette: bir yönetmen (Carax) yatak odasında sinema salonuna açılan gizemli bir kapı keşfettiğinde, kendini hepsi uyumuş/transa geçmiş seyircilerin arasında bulur.

İsminin hikâyesi

Carax’la ilgili en ilginç hususlardan biri de ismi şüphesiz. Alex Christophe Dupont olan adını 12-13 yaşlarında Leos Carax olarak değiştirmiş, film çekmeye başladığında bu ismi resmi olarak kullanmaya başlamış. Kendine yeni bir kimlik yaratmak adına böyle bir değişikliği yaptığını söylüyor ve bu yaşlardaki gençlerin isimlerini seçme özgürlüğü olması gerektiğini düşünüyor. Durum böyle olunca adının orijini kitlelerin merakını uyandıran bir konu olarak, seneler boyunca karşısına çıkmış. Hiçbir zaman net bir yanıt vermemiş olsa da, Leos Carax’ın, asıl ismi Alex ve Akademi ödülü olan Oscar’ın bir anagramı olduğu hakkında yaygın bir inanış var. Ayrıca “Le Oscar à X,” yani “The Oscar goes to X” şeklinde okumak da mümkün.

Juliette Binoche

Juliette Binoche bir dönem Carax’ın hem filmlerinde hem de kişisel hayatında aşkın suretiydi. İkili ilk olarak Mauvais sang’da beraber çalışmış, performansı Binoche’a ikinci César adaylığını getirmiş, böylece Fransız sinemasındaki yerini iyice sağlamlaştırmıştı. Kişisel hayatlarındaki birliktelik devam ederken Carax, Les amants du Pont-Neuf’deki karakterine adapte olması adına, Binoche’dan bir süre evsiz hayatı yaşamasını istemişti. Uzayan prodüksiyon süreci nedeniyle birçok iş teklifini geri çevirmek zorunda kalan Binoche için (bunların arasında Krzysztof Kieslowski’nin The Double Life of Veronique’i de var) asıl kırılma noktası, yönetmenin film için düşündüğü hazin sonu öğrenmek olmuş. Bahsi geçen final sonraları değiştirilmiş olsa da, bu olay nedeniyle 5 senelik ilişkilerini sonlandırıp yollarını ayırmışlar.

Kahramanlar

Çocukken süper kahramanları çok sevdiğini sık sık söyleyen Carax, 2012’de verdiği röportajların birinde, süper kahraman filmi çekmeye yeşil ışık yaktığını söyleyerek şaşırtmıştı. Motivasyonlardan biri ise süper kahramanları Amerikan olmaktan çıkarmaktı, fakat böyle bir projenin gerçekleşmesi hâlinde, kahramanın Fransız olması gerekmediğini de belirtmişti. Bu açıklamalardan bir buçuk yıl sonra ise asla iyi bir süper güç bulamadığından dem vurmuş, konudan uzaklaştığını söylemişti: “Süper kahramanların tek yaptıkları uçmak ve güçlü olmak. Bu kadar. Çok da ilginç değil.” Dikkatleri müzikal janrında projesine çekmiş, muhtemelen Annette’in ilk sinyallerini vermişti.

Les amants du Pont-Neuf

3. uzun metrajlı filmi olan Les amants du Pont-Neuf oldukça uzun, bir o kadar yorucu ve maliyetli çekim süreciyle biliniyor. Film, Paris’teki ünlü Pont-Neuf’de yaşayan iki âşığın hikâyesini anlattığından, bahsi geçen köprü film için büyük önem taşıyordu. Çekimler için 3 ay boyunca köprüyü kapatmak isteyen Carax, sadece 21 günlük bir çekim izni alabilmiş. Bunu takiben, bağcıklarını bağlarken elini kötü bir şekilde incitmesiyle tüm süreç sekteye uğramış ve çekimler ciddi ölçüde sarkmış. Yapım ekibi çareyi, köprüyü ve köprünün çevresindeki yapıları sıfırdan inşa etmekte bulmuş. Toplamda 3 yıla denk gelen çekim süreciyle film, planlananın yaklaşık 4 katına tekabül edecek şekilde, 28 milyon dolara mâl olmuş. Tamamlanmasında çok sayıda film yapımcısının, ayrıca dönemin Kültür Bakanı Jack Lang’in ciddi katkıları varmış.

Müzik klipleri

Sinema tarihindeki birçok meşhur yönetmen gibi onun da kimi müzik klibi deneyimleri bulunmakta. Fransız-İtalyan şarkıcı Carla Bruni’nin Quelqu’un m’a dit ve Tout le monde isimli şarkılarının kliplerinin yönetmenliğini yapmış Carax. Bruni’nin çoğunlukla sade bir görsellikte sunulduğu bu iki klibin de Carax’ın kendine has, karanlık ve sıcak dünyasının izlerini taşıdığını söylemek mümkün. Yönetmen aynı zamanda İngiliz rock grubu New Order’ın Crystal isimli parçasına evindeki evcil hayvanlarıyla, 13,70 dolar bütçeli, şaka maiyetinde bir klip de çekmiş.

Nelly Quettier

“En çok kurgu odasında çalışmaktan zevk alıyorum.” diyor Carax. Müzikle eşdeğer gördüğü kurguyla meşgul olurken, kendisini, büyük bir senfoni orkestrasına hizmet eden bir besteci gibi hissettiğinden bahsediyor. Kariyerinin 2. çalışmasından son filmi Annette’e kadar, “harika bir kurgucu” olarak tanımladığı Nelly Quettier ile iş birliği yaptığını biliyoruz. Ona göre kurguladıkları en zor proje Holy Motors’muş. Son yıllarda çalışma stillerini değiştirdiklerini söylüyor. Eskiden çekimler başladıktan maksimum 2 hafta sonra kurguya girişirken, artık günlük çekimleri acilen görmek gibi bir isteği olmuyor ve bu kısmı projenin ilerleyen safhalarına bırakıyormuş.

Oyunculuk

Çoğu yönetmeni irili ufaklı rollerde, kamera önünde arz-ı endam ederken görmeye alışkınız. Kendi yazıp yönettiği yapımların başrolünde yer almayı seçenler, hatta oyunculuktan gelmişler olduğu gibi bazıları da ufak bir “easter egg” olarak filmlerinde şöyle bir görünüp kaybolur. Yazar/yönetmen kimliğinin yanında mütevazı bir oyunculuk geçmişine de sahip Leos Carax’ın daha çok ikinci gruba yakın olduğu söylenebilir. Yönettiği filmlerden Mauvais sang ve Holy Motors’da küçük rollerle kamera karşısına geçti; ayrıca Jean-Luc Godard, Harmony Korine, Sharunas Bartas ve Jean-Charles Fitoussi gibi isimlerin işlerine irili ufaklı rollerle katkıda bulundu.

Paris

Hemen her filminde öyküsünü Paris’te konumlandıran; şehrin sokaklarını, köprülerini, gizli dehlizlerini ve elbette Eyfel’i kadrajına yerleştiren Carax’ın bir Paris âşığı olduğu varsayılabilir. O ise işin aslının öyle olmadığını, lokasyon olarak hep aynı şehri seçmesinin zorunluluktan kaynaklandığını, kendini Fransız olarak bile görmediğini söylüyor. Uzun süre Fransa dışında film çekmeye çalışmış fakat hazırlık süreçleri o kadar yavaş işlemiş ki, her defasında tanıdık topraklara geri dönmek zorunda kalmış. Neyse ki Tokyo!’nun ardından Annette’de bu arzusunu gerçekleştirmiş; çekimler için bu kez Los Angeles, Brüksel, Brugge, Köln, Münster, Bonn gibi farklı durakları ziyaret etmiş.

Rodin

Carax 2014’te, Paris’teki sanat galerisi Galerie Gradiva için, heykeltıraş Rodin’in Düşünen Adam heykeli hakkındaki 2 dakikalık bir kısa film olan Gradiva’yı çekmişti. Onu “yaşayan en büyük Fransız şairi” olarak tanımlayan galeri sahibi Thomas Bompard’ın isteği üzerine hazırlanan, Rodin’i onurlandırma niyetindeki bu çalışma, prömiyerini galerinin açılış gecesinde yapmıştı. Holy Motors ve Annette arasındaki 9 sene içerisinde hayata geçirdiği tek projesi olmasıyla dikkat çeken Gradiva; Düşünen Adam ve bir kadının (Sarah Forveille) ilişkisi hakkında. Filmi Galerie Gradiva’nın websitesi üzerinden izleyebilmek mümkün.

Sparks

Carax’ın büyük bir Sparks tutkunu olduğu; 14 yaşında, Propaganda ile tanıştığı grubun onun için hayati önem taşıdığı biliniyor. Mael Kardeşler ile yolu Cannes Film Festivali’nde kesişen yönetmen, başlangıçta bir albüm olarak planlanan, daha sonra ise müzikal formatında hayata geçirilmesi düşünülen Annette’den oldukça etkilenmiş. Holy Motors soundtrack albümü için 2. kez bir araya geldiklerinde, o da bu projeden başka bir şey düşünemez olmuş. Nihayetinde Sparks üyeleri, bir uzun metraj film olarak hayata geçirilen Annette için hem senaryoyu kaleme almış hem müzikleri bestelemiş hem de oyunculuk performansları sergilemişler.

Tokyo!

Antoloji formatındaki 2008 yapımı Tokyo!, hem sinemasında ilk defa Fransa dışına çıkması hem de Michel Gondry ve Bong Joon Ho gibi isimlerle kolektif bir üretimin meyvesi olması nedeniyle Carax filmografisinde ayrı bir yerde konumlanıyor. Vazgeçilmez oyuncusu Lavant; Tokyo’nun lağımlarında yaşayan, anlamsız bir dilde konuşan, arada sırada yoldan geçenlere saldırmak için dışarı çıkan Merde isimli vahşi canavara hayat veriyordu. Merde’in bir sonraki filmi Holy Motors’un karakter galerisinde yer alması da, atlanmaması gereken bir detay.

Uzun aralar

Carax’ın uzun metrajları arasında 8-9 yıla dek süren aralıklar bıraktığı sır değil. Riskten ve başına gelebilecek büyük başarısızlıkları göze almaktan çekinmeyen biri olsa da, onun isteği dışında gerçekleşen, ironik bir durummuş bu. Pas geçtiği yılları “Çok acı oldu. Çalışamadığım için bir nevi emekli oluyorum. Geziyorum, okuyorum, yazıyorum, başka bir hayatım oluyor. Ama bir kameram olduğunda orasının benim ülkem, benim adam olduğunu biliyorum.” sözleriyle özetliyor. Onu film yapmaktan alıkoyan en güçlü etken ise insanlarla anlaşamamakmış. Öte yandan, kendisini harekete geçiren şeyin kaynağını da benzer bir öfke olarak tanımlıyor.

When You’re a French Director

Leos Carax müziğin, hayatın en güzel yanı olduğuna inananlardan. Kişisel yaşamının merkezine müziği yerleştirmek en büyük hayaliymiş aslında, fakat yeteneklerinin kısıtlı olduğunu düşündüğünden dümeni sinemaya doğru çevirmiş. “Ben müziği istiyordum ama müzik beni istemedi.” dese de, müziğe kıyıdan köşeden bulaştığı birkaç işi mevcut elbet. Bunlardan biri Carla Bruni’nin Quelqu’un m’a dit isimli şarkısının söz yazımına ortak olmak. Diğeri ise Sparks’ın 2017 tarihli albümü Hippopotamus için, grupla birlikte When You’re a French Director’ı kaydetmek. Akordeon çalmak dışında üstlendiği vokallerle; “cehennem gibi karanlık sahneler çeken”, hiç gülümsemeyen, Hollywood filmlerini duygusuz olmakla itham eden bir persona etrafında ortaklaşmış Fransız yönetmenlerin sesi oluyor adeta.

Yeni Dalga

Döneminin öne çıkan birçok yönetmeni gibi Leos Carax da Fransız Yeni Dalgası’nın etkilerini sinemasında hisseden isimlerden biri. Yeni Dalga’nın sıklıkla ele aldığı temaları filmlerinde kendi perspektifiyle yorumlayan Carax’ın sinemaya olan ilgisi, başta Jean-Luc Godard olmak üzere, akımın yönetmenlerine olan hayranlığından doğmuş. Hatta Godard’ın 1987 yapımı King Lear filminde ufak bir rolde karşımıza çıkmış; Peter Sellars, Julie Delpy, Molly Ringwald gibilerle beraber oyuncu kadrosunda yer almıştı.

Zafer

Son filmi Annette ile 74. Cannes Film Festivali’nin açılışını yapacak olan Leos Carax’ın festival tarihi içinde büyük bir zaferi henüz bulunmuyor. Tokyo! “Belirli Bir Bakış” seçkisinde yer almış, Boy Meets Girl ve Holy Motors Gençlik Ödülü’ne uzanmış, Pola X ise ana yarışmada ter dökmüştü. Asghar Farhadi’den Mia Hansen-Løve’a, Apichatpong Weerasethakul’dan François Ozon’a uzanan yönetmenlerin işleriyle örülü bu seneki program çok güçlü elbette, fakat Carax’ın bir Altın Palmiye zaferi kazanması da hiç imkânsız görünmüyor.

Yazı: Esra Hiçyılmaz, İlayda Güler, Merdan Çaba Geçer – İllüstrasyon: Rajab Eryiğit

Bant Mag. No:75’e buradan ulaşabilirsiniz.