Adolescence, Crossing ve bu hafta başka ne izlesek?

2025-03-17 10:00:00 2025-03-17 10:00:00

Yazı: Burcu Teker

Vizyon takviminden ve farklı platformların kataloglarından film, dizi, belgesel ve şov tavsiyelerimizi içeren ne izlesek seçkimizde Philip Barantini – Stephen Graham ortaklığından yeni suç serisi Adolescence, Levan Akin imzalı dokunaklı drama Crossing, Türker Süer’in ödüllü ilk uzun metrajı Gecenin Kıyısı ve çok daha fazlası yer alıyor.

Adolescence (Netflix, 13 Mart)

Nedir: Serin, donuk, her günkünden farksız bir Londra sabahı… Ta ki tam teçhizatlı özel ekipler tarafından kapınız kırılıp oğlunuz, arkadaşı Katie’i öldürme suçundan yaka paça gözaltına alınana kadar. Dört bölümlük mini seri, 13 yaşındaki Jamie’nin arkadaş katili olmakla suçlanması ile hayatı altüst olan Miller Ailesi’ni takip ediyor gibi görünse de anlatının irdelediği mesele çok daha derin. Bölümleri one shot tekniği ile çekilen bu sarsıcı deneyim, yetişkin ve yetkili kimselerin gerektiği şekilde gözlemleyip müdahale etme gereksinimi duymadığı gibi durumun vahametini de idrak etmekten aciz olduğu kontrolsüz incel olgusuna çekmeyi hedefliyor dikkatleri. Hem de ev yaşantısı rayında olan, suçun kestirmeden aile bağları ile ilişkilendirilemeyeceği “sıradan” bir gencin dönüşüm potansiyeli üzerinden.

Neye benzer: Jack Thorne’un kâğıda döktüğü bir diğer suç anlatısı Glue da gençlerin üstünü kapatmayı hedeflediği hakikatlere eğiliyordu.

Kimler var: Adolescence, Boiling Point ile gönüllere taht kurmuş Philip Barantini ve Stephen Graham’ın yeni ortaklığı. Senaryonun geliştirilmesinde Graham’a katkıda bulunan isim Jack Thorne olmuş. Oyuncu künyesinin başını Graham ile birlikte Ashley Walters, Hannah Walters, Erin Doherty gibi isimler çekerken; ilk kamera önü deneyiminin üstesinden hakkıyla gelen Owen Cooper etkileyici performansı sayesinde, Emerald Fennell’in Şubat 2026’da vizyona girecek Wuthering Heights uyarlamasından kendine bir rol bile kapmış.

Crossing (MUBI, 14 Mart)

Nedir: Prömiyerini 74. Berlin Film Festivali’nde gerçekleştiren bu dokunaklı drama trans kadın olduğu için ailesi tarafından reddedilip Gürcistan’dan Türkiye’ye kaçmış yeğeni Tekla’dan yıllar sonra af dilemek isteyen emekli öğretmen Lia ve boğucu yaşamından özgürleşme hayaliyle ona katılan Achi adındaki gencin Tiflis’ten İstanbul’a uzanan yolculuğunu takip ederken, İstanbul’da avukatlık yapan bir başka trans kadın olan Evrim’in dünyası üzerinden seçilmiş ailelerin içindeki güven ve dayanışmayı kutluyor.

Neye benzer: Akin’in, Gürcistan’da patriyarkanın sembollerinden biri hâline gelmiş geleneksel halk danslarını icra eden iki erkek arasında filizlenen aşka ve sonunda hem sevdiği hem de yetiştiği kültür tarafından yalnız bırakılan Merab’ın kendine sahip çıkma öyküsüne odaklandığı filmi And Then We Danced.

Kimler var: Kökleri Türkiye’ye de dayanan Gürcü asıllı İsveçli yönetmen Levan Akin’in yönetmen koltuğunda oturduğu yapımın başrollerini, performanslarıyla ışıldayan Mzia Arabuli, Lucas Kankava ve Deniz Dumanlı’nın paylaşıyor. İstanbullu kuir komünitenin parçası olan pek çok tanıdık simanın da seyirciye tatlı sürprizler yaptığı Crossing’in ödülle taçlanmış sinematografisinin arkasında, Akin’in And Then We Danced’de de birlikte çalıştığı Lisabi Fridell’in parmağı var.

İlayda Güler’in Levan Akin ile gerçekleştirdiği röportaj için tek tık yeterli.

BUNLAR DA VAR!

Gecenin Kıyısı (Vizyon, 14 Mart)

31. Adana Altın Koza Film Festivali’nde Yılmaz Güney Jüri Özel Ödülü, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü ve En İyi Kurgu Ödülü’ne uzanan Türker Süer imzalı Gecenin Kıyısı, ülkeden firar etmek üzereyken yakalanan subay Kenan (Berk Hakman) ile askeri mahkemeye sevk etmek üzere onu Malatya’ya götürmesi emredilen yine subay kardeşi Sinan’ı (Ahmet Rıfat Şungar) izliyor. Anlatının böyle bir güne sığdırılması ister istemez politik alt metnin dozunun artacağı beklentisi uyandırsa da 15 Temmuz, bu abi – kardeş hesaplaşmasını yansıtmak üzere yalnızca bir araç olarak, itaat üzerine kurulu bir ortam ihtiyacıyla kullanılıyor. Filmin ilgi alanında olaylardan, görüşlerden ve politik duruşlardan ziyade babalarını kaybetmiş iki kardeşin birbiriyle çatışması ve duygu durumları ön plana çıkıyor.

Dope Thief (Apple TV+, 14 Mart)

Peter Craig’in Dennis Tafoya romanından uyarlanan suç serisi, alt kademe madde satıcılarından para koparmak için narkotik ajanı kılığına giren Ray (Brian Tyree Henry) ve Manny’yi (Wagner Moura) takip ediyor. Tacirleri “karma vergisi”ne bağlayan, ortak travmaları ile birbirine kenetli bu eski arkadaşlar hayatta kalmak için küçük çaplı suçlara bulaşıyor bulaşmasına ancak kendilerini tahayyül edebileceklerinden çok daha kapsamlı ve tehditkâr bir durumun içinde bulabileceklerini hesaba katmadan. Ha bir şey daha, pilot bölüm Ridley Scott’a teslim edilmiş.

The Wheel of Time – 3. sezon (Prime Video, 13 Mart)

Yalnızca kadın üyelerin bulunduğu Aes Sedai topluluğundan Moiraine’in (Rosamund Pike), içlerinden birinin Işık ve Karanlık arasındaki dengeyi sonsuza dek değiştireceğini düşündüğü beş genci yanına alıp tehlikeli bir yolculuğa çıktığı uyarlamanın yeni sezonu. 20 yıllık zaman dilimine yayılmış 14 kitaplık fantastik seriden uyarlanan The Wheel of Time, Robert Jordan’dan kalan kallavi mirası, iddialı olduğu kadar davetkâr bir prodüksiyonla önümüze seriyor. Yeni sezon, hikâyesini dördüncü kitap The Shadow Rising’den hareketle örüyor ve Rand ile yoldaşlarının Tar Valon’da güvende olmadıklarının netleşmesiyle istikameti aksiyonun doğrudan merkezine çeviriyor: Aiel Kıraçları.

Les femmes au balcon / The Balconettes (Vizyon, 14 Mart)

Yönetmen Noémie Merlant’ın, senaryosunu Céline Sciamma’yla birlikte yazdığı Les Femmes au balcon / The Balconettes’te Sciamma’nın özgün kalemi derinlikli karakterlerle birleşerek toplumsal cinsiyet, kimlik ve cinsel şiddet temalarıyla bir başkaldırı hikâyesi anlatıyor. Fransa’nın banliyölerinde farklı hayatlar süren ama kaderleri kesişen üç kadının, apartmanlarındaki balkonlarında kurdukları dostluk ve yoldaşlık üzerine kurulu anlatının mizahı tavizsiz; dayanışma daveti ise kaçınılmaz!