AI Haber Hattı: Yapay zekâ destekli moda koleksiyonu, mahkûmların clickwork mesaileri ve dahası

Hazırlayan: Biçem Kaya

Yapay zekâ ve dijitalleşen dünyanın nefes kesen bir hızla dönüştüğü güncelden kimi ilgi çeken başlıkları konuşuyoruz.


Project Gutenberg binlerce kitabı yapay zekâ yardımıyla sesli kitaba dönüştürdü

Dünyanın en eski dijital kitaplığı olan Project Gutenberg, MIT ve Microsoft ortaklığında sayısı 5 binin üzerindeki e-kitabı sesli kitaba dönüştürdü. Spotify, Apple Podcasts ve Google Podcasts üzerinden erişime açık olan bu projenin ardındaki ekip, geliştirdikleri sistemle herkesi “yüzlerce saatlik bir zahmetten” (!) nasıl kurtardığını duyuran kısa bir metin de kaleme almış. Açık kaynak olarak paylaşılan projenin kodlaması, alınan küçük bir ses örneği ile bütün kitabın sesli kitaba dönüştürülmesini, hatta metni kullanıcının kişiselleştirerek farklı tonlamalar seçerek dinleyebilmesini mümkün kılıyor. Tabii belirtmek gerekir ki Project Gutenberg’in bu hizmetini, benzer projelerle insan emeğinin değersizleştirilmesine karşı greve giden WAG ve SAG-AFTRA haberleriyle meşgul olduğumuz bir zamanda kullanıma sunması bir hayli trajik. Sesli kitapların kaydı için ortaya konan insan emeğinin “zahmet” olarak görülmesinin yarattığı soru işaretleri de cabası.


Bir grup yazar Meta ve OpenAI’ya dava açtı

The Amazing Adventures of Kavalier & Clay kitabıyla 2001 yılında kurgu kategorisinde Pulitzer Ödülü kazanan Michael Chabon, Tony Ödüllü oyun yazarı David Henry Hwang ve Matthew Klam, Rachel Louise Snyder, Ayelet Waldman gibi isimlerin arasında bulunduğu bir grup yazar, kaleme aldıkları metinlerin Meta ve OpenAI’ın geniş dil modellerini geliştirirken rızaları olmadan kullandığını; hatta bu metinlerin kaynağının da korsan gölge kitaplıklardaki versiyonlar olduğunu belirten bir dava dosyasıyla teknoloji devlerine karşı harekete geçti. İçinde bulunduğumuz yüzyılın bir telif hakları mücadelesine dönüştüğü bir süreçten geçerken şirketler, yapay zekâ modellerini eğittiği kaynak havuzunun kapsamı ve etik çerçevesi hakkında pek çok haklı tepkiyle karşı karşıya. Sarah Silverman, Richard Kadrey ve Christopher Golden da geçtiğimiz aylarda aynı sebeple Meta ve OpenAI’a dava açmıştı.


Finlandiya, hapishanedeki iş gücünü yapay zekâyı beslemek için kullanıyor

Wired’dan Morgan Meaker’ın özel haberi Hämeenlinna’da yer alan bir hapishaneye uzanıyor. Gönüllülüğün esas olduğu belirtilen bu hapishanede, mahkûmlar üç saatlik vardiyalar şeklinde bir emlak şirketinin yapay zekâ platformunu geliştirmek üzere “clickwork” işçiler olarak kullanılıyorlar. Söz konusu sistemin, özellikle gelişmekte olan ülkelerde sömürünün en yoğun yaşandığı iş kollarından biri olduğunu belirtmek gerek. Amazon’un Mechanical Turk gibi projelerinde yer alan “clickwork” işçiler, çoğunlukla Kenya, Uganda ve Hindistan gibi ülkelerdeki insanlardan oluşuyor ve yapay zekâ projelerin geliştirilmesi için düşük ücretlere çalıştırılıyor. Meaker’ın haberde belirttiği üzere yerel kapsamlı proje için Fince bilmenin zorunlu olması işgücü arayışını bu ülkelere değil de hapishanelere yönlendirmiş. Hapishanedeki sistem, yapay zekânın emlak projelerini; “Hâlihazırdaki bir inşa projesi mi?”, “Yoksa yeni tasarlanacak bir yapı mı?”, “Bir mimarı var mı?”, “Hastane mi yoksa konut mu?” gibi sorulara doğru cevaplar vererek tanımlayabilmesini sağlamak amacıyla geliştiriliyor. Dolayısıyla endişe uyandıran pek çok nokta var. Örneğin Meaker’ın röportaj yaptığı bir mahkûm emeğinin ne tür bir platformu geliştirmek için kullanıldığını bilmiyor. Böylelikle “clickwork” işçilerin karanlık dünyası göz önünde bulundurulduğunda, tüyler ürpertici emek sömürüsü senaryolarını tahayyül etmek hiç de zor olmasa gerek. Üstelik hapishanedeki farklı eğitimler (dikiş dikmek, bahçe bakımı vb.) kişiye bir beceri kazandırmayı sağlasa da “clickwork” için ortaya dökülen emeğin kişiye kazanımları da kocaman bir soru işareti.


Collina Strada’dan yapay zekâ destekli yeni koleksiyon

Hillary Taymour direktörlüğündeki Collina Strada ekibinin, New York Moda Haftası’nda tanıttığı 2024 İlkbahar/Yaz koleksiyonu, yapay zekâ ile birlikte ilerletilen bir sürecin sonucu. Koleksiyonun hazırlık aşamasına dair Vogue’dan Laia Garcia-Furtado’ya açıklamalarda bulunan Taymour, “Her şey berbat, sonumuz geldi. Dünya alevler içinde ama biz burada bir moda şovumuzu yapıyoruz çünkü yapmayı bildiğimiz şey bu.” diyor. Yine ekipten Charlie Engman, şovun ilham kaynaklarından biri olarak This is fine meme’inin olduğunu belirtmiş. Tıpkı meme’deki gibi modeller histeri krizi geçiriyormuş gibi bir gülümseme ile podyumda ilerliyor. Koleksiyonun üretim süreci ise yapay zekâ ile kurulan iş birliğini kapsıyor. Collina Strada’nın çizgisini tanıması için önceki koleksiyondaki tasarımlarla beslenen yapay zekâ, yeni sezon için belirlenen tema üzerinden imajlar hazırlamış. Ardından bu imajlarla uyumlu dikiş süreci başlamış. Ekip, tasarımları dikişle hayata geçirmenin bir hayli zorlu olduğunu belirtiyor.


Amazon, kendin-yayımla kitaplarda yapay zekâ ayrımını yapmak için ilk adımlarını attı

Yazar Jane Friedman geçtiğimiz temmuzda, kaleme almamış olmasına rağmen yazarı olarak gösterildiği beş adet kitabın Amazon üzerinden satışının yapıldığını fark etmesinin ardından bir dava açmış, dava sonucunda da bu kitaplar platformdan kaldırılmıştı. Bu olayın hemen ardından Amazon, KDP (Kindle Direct Publishing) adındaki, yazarların bir yayınevine gerek duymadan kendi kitaplarını yayımlayabildiği platformundaki kılavuzunda değişikliğe gitti. 

Artık kendi içeriğini yayımlayacak kişilerin, içeriklerinin yapay zekâ ile üretilip üretilmediğine dair sorulara yanıt vermesi gerekiyor. Metin, imaj, çeviri alanlarındaki tüm üretimleri kapsayan yönergeye göre, yapay zekâ tarafından oluşturulup ardından insan tarafından yapılan editöryel müdahaleler de yapay zekâ üretimi kapsamında tutulacak. İçerikte beyin fırtınası yapmak amacıyla yapay zekâ kullanılmışsa içerik üreticisinin bunu belirtmesine gerek olmadığı belirtilmiş. Ancak Amazon’un bu bilgileri alıcılara bildirilip bildirmeyeceği ya da bir etiket olarak içeriğe işleyip işlemeyeceği ise hâlâ merak konusu.