Alan Sparhawk, Dilhan Şeşen ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, İlayda Güler, Şevval Öztemur, Utkan Çınar, Zeynep Naz Günsal

Low üyesi Alan Sparhawk, Mimi Parker’ın vedasının ardından ilk solo işiyle aramızda. Dilhan Şeşen’in yeni teklisinin bir kere yakalandınız mı kolay kolay çıkamayacağınız bir nakaratı var. Görkem Karabudak, Da Poet ve Tuğçe Şenoğul’un da konuk olduğu konser kayıtlarını albümleştirdi.

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.


TEKLİ: Alan Sparhawk – Can U Hear
(Sub Pop)

Low’u çok seviyorduk. Gerçek hayatta da evli olan Alan Sparhawk ve Mimi Parker’ın öncü slowcore grubu özellikle son yıllardaki deneysel işleriyle de mutlu ediyordu bizi. Maalesef Mimi Parker’ı amansız bir hastalığa genç yaşta kaybetti müzik dünyası. Eşi Sparhawk ise kendini toplar toplamaz ilk solo çalışmasını duyurdu. 27 Eylül’de White Horses adıyla yayımlanacak albümden paylaştığı ilk şarkı da surata tokat etkisi yapıyor. Yüklü autotune vokaller, tamamıyla elektronik, sert ve ham bir altyapı derken Sparhawk’dan pek duymadığımız bir soundla karşılaştık. Biraz son dönem Lambchop, biraz Massive Attack tadı veriyor. Albümün gerisi nasıl gelir bilinmez ama Sparhawk’un devam etme gücünü kendinde bulmasına sevinirken, acısına ortak olmayı da deneyeceğiz.  

TEKLİ: Starflyer 59 – 909
(Velvet Blue Music)

Jason Martin’in 1993’ten beri aktif grubu Starflyer 59 çok da uzak bir tarihe değil, 16 Ağustos’a yeni albüm müjdesi verdi. “Shoegaze gazileri” olarak anılan grup, yıllarca bu türün havuzunda yüzüp ardından yeni denizlere açılmıştı. Albümün ilk teklisi ise grubun temelindeki shoegaze ateşini hâlâ taşırken sıkı gitarlarla kendine dinamik bir kalkan oluşturuyor. Gitarların hemen altında ise bizi Martin’in derinden gelen vokalleri bekliyor.

ALBÜM: Oneida – Expensive Air
(Joyful Noise Recordings)

New York’un deneysel rock geleneklerini 1997’den bu yana yaşatan ve kirli mi kirli, kafa karıştırıcı, hatta kaotik duyulmaktan her daim haz alan Oneida, diskografisinin tam 17. albümündeyiz. Hâlâ sofraya yeni şeyler getirebildiklerini deneyimlemek kesinlikle hayranlık uyandırıcı. Her zamanki yapıbozumcu tavırlarıyla punk düsturunu kesiştirdikleri Expensive Air, bacağınızı istemsizce sallamadan eşlik etmenin mümkün olmadığı bir kayıt. 

TEKLİ: Joy Oladokun – DRUGS
(Amigo Records)

Joy Oladokun’un yeni teklisi için mutlu melodilerin ve tatlı bir koronun arkasına gizlenmiş bir yardım çağrısı demek yanlış olmaz. Günü geçirmek, acıları dindirmek için önceden bildiğimiz yollar artık işe yaramayınca ne yaparız? Müzisyen de buna cevap arıyor: “’Sanırım anksiyetemi, öfkemi ya da hayal kırıklığımı doğrudan ele almak yerine ilaçla tedavi etmek benim için çok kolay hâle geldi. Bu şarkı bunun farkına varmak ve yeni bir yol bulmakla ilgili.”

TEKLİ: Primal Scream – Love Insurrection
(BMG)

Glasgow menşeli, İskoçya’nın çıkardığı en önemli gruplardan Primal Scream; 8 yıllık, kariyerindeki en uzun aradan sonra yeni bir albümün arifesinde. 2022’de 33 yıllık üyeleri Martin Duffy’yi bir ev kazasıyla kaybeden grup, 8 Kasım’da yayımlanacak Come Ahead’den ilk şarkıyı paylaştı. Özellikle 90’larda birçok akranlarına göre yeniliklere açık olmayı ve tarz denemeleri yapmak konusunda çok daha ilerici olmayı başaran Primal Scream’in son 10-15 yılda özellikle prodüksiyon alanında manalı kalma konusunda biraz zorlandığını kabul etmeliyiz. “Love Insurrection”, Madchester ve 70’ler funk karışımı bir çalışma; yine cesur bir deney ama yine zayıf bir sound.   

TEKLİ: Dilhan Şeşen – Her Meyve Bir Yara
(Lilac Noia Records)

“Kabuklarımla bir meyve miyim, yara mı?
Belirsizliği hedefleyen bir şantaj mı yoksa?”


Dilhan Şeşen’in bir sahafta ansızın karşısına çıkan Küçük İskender dizelerinden ilhamla yazdığı yeni meyvesi ya da özgürleştirdiği yarası. Oldu sandığınız bir şeyin ardında saklanmış yanılgıyı görmenin yarattığı heves kırıklığı ve önünüze örülmüş duvarları aşamamanın göğsünüze bıraktığı sancı hakkındaki dokunaklı sözler, “İzim silinir.”e giden yoldaki uzaklaşmayı adım adım yaşatan synth yürüyüşüne bağlanırken; içinizde yoğun tepkimelere sebep olabilir. Uygun koşullar denk gelip de bir kere yakalandınız mı kolay kolay çıkamayacağınız bir nakarat barındıran şarkının kayıt ve prodüksiyonunda Can Güngör, Ozan Kısaparmak, Barış Ergün ve Emre Malikler’in katkıları var; klip ise Fatih Cihangir imzalı.

ALBÜM: Childish Gambino – Bando Stone and The New World
(RCA/DJ Recordings)

Donald Glover’ın bizzat yönettiği, aynı adlı filminin soundtrack’i olan beşinci albümü. Amaraae, Flo Milli, Fousheé, Jorja Smith, Yeat ve ayrıca oğlu Legend’ın konuklarından olduğu albümün prodüksiyonundaki tanıdık isimler arasında yakın dostu Lüdwig Göransson, Khruangbin ve Steve Lacy var. Hip hop, R&B, alt rock, dancehall, emo pop, afrobeat, caz derken uğramadığı ya da birbirine yedirmediği tür kalmamış: Prodigy, Luke, Toby “The Radiation” Fox hatta Susam Sokağı gibi kaynaklardan sample’lar içeren aşırı elektronik düzenlemelerden akustik dokulu baladlara geçebiliyor hemen. Şimdiye dek ortaya koyduğu en büyük ve etraflıca proje, Childish Gambino mahlasıyla yayımladığı son iş aynı zamanda. Guava Island (2019) dönemi yaz sevdasını geri çağırır gibi. Ciddi ama alter-egosundan alışkın olduğumuz oyunlu ve toy üslubu kendi nezdinde daha iddialı. Hem absürt hem ulvi, hem cangılda hem şehirli. Flow’u ve parçaların ritmi zorlamadan kaptırıyor. İlk teklisi “Lithonia”nın Alex Wolff, Suzanne Son ve Lüdwig’in bulunduğu ürkünç klibi ise henüz çıktı, izleyesiniz varsa şöyle buyrunuz.

TEKLİ: Gillian Welch & David Rawlings – Empty Trainload Of Sky
(Acony Records)

Country müzik tarihinin en başarılı ortaklıklardan Welch ve Rawlings ikilisinin yeni albüm haberi ilaç gibi geldi. 2020’deki cover derlemesi All the Good Times (Are Past & Gone)’dan sonra bu kez orijinal şarkılardan oluşacak Woodland, ismini Nashville’de albümü kaydettikleri ve 2020’deki hortumdan sonra büyük emekle tekrar toparladıkları stüdyodan alıyor. Welch harika bir şarkı yazarı, Rawlings de tam stüdyo sihirbazı. Sonucun kötü olmasına imkân yok. İlk şarkıdan da bu ipucunu alıyoruz zaten. 

ALBÜM: Vian and Merzbow – Inside Richard Sierra Sculptures
(Modern Obscure Music)

20 dakikadan uzun iki parçadan oluşan bu albüm, Barcelonalı elektronik müzik bestecisi Pedro Vian ve Japonya’nın avangart müzik sahnesinin yaşayan efsanelerinden Merzbow’un ilk ortaklığı. Vian’ın geniş hacimli Richard Serra heykellerinin içinde yaptığı alan kayıtlarını, Merzbow’un keskin ve gürültülü prodüksiyonuyla buluşturan albüm, işitsel ve fiziki alanların iç içe geçtiği; zihin açıcı olduğu kadar zorlayıcı da bir dinleme deneyimi.

TEKLİ: Alice Phoebe Lou – The World Above
(Bağımsız)

Her mevsim ama özellikle rüzgârın hafifçe okşayıp geçtiği akşamlarda; parçalarıyla, ipek gibi sesi ve umut dolu gitarıyla aşka, kendimize, iyileşmeye biraz daha fazla inandıran sevgili Alice’in yeni teklisi “The World Above” yine kendisi, kendiliği üzerine çalışmanın rahatlaması. “Gözlerimi açıp gün başlamadan pes ediyorum” diyenlerdenseniz bu tekli yutulup gömüldüğünüz yerlerden size, derinliklerinize doğru uzanıp iyileştiren yumuşacık bir ses olacak.

TEKLİ: Ed Schrader’s Music Beat – Roman Candle
(Upset The Rhythm)

Konu Ed Schrader’s Music Beat olunca, Baltimore çıkışlı ikilinin nasıl bir yol izleyeceğiniz tahmin etmek pek mümkün değil. Schrader’ın 1999 yılındaki olaylı Woodstock festivaline tellerden atlayarak girip Columbine Lisesi katliamı mağdurlarını anmak için yüzlerce mum yakılan anma töreninden ilhamını alan parça, aslında festivalin ütopik bir hippi dünyası olarak gösterilmesine bir cevap olarak yazılmış. Parça başladığı andan itibaren hem enstrümantasyon hem Schrader’ın vokallerine işlemiş anksiyete ve isyana ortak oluyoruz.

ALBÜM: Görkem Karabudak – “Topyekün” Live
(Sümbül Plak)

Bir dizi tekli ve senenin başlarında yayımlanan Kontra EP’sinin ardından sıra ilk Görkem Karabudak albümüne geldi. Üstelik bir konser albümü bu! Basta Gökhan Şahinkaya ve davulda Ege Soydan ile Babylon’da gerçekleşen konserde kaydedilmiş sekiz parçadan oluşan albümde Tuğçe Şenoğul düeti “Kopkoyu Bir Yolculuk” ve Da Poet düeti “Sanrılar Çıldırmış Olmalı” da mevcut. Bir de konserin büyük sürprizlerinden biri var elbet: Çilekeş’in Histeri Çalışmaları albümünde yer alan “Kara Mizah”ın yenilenmiş versiyonu da bu albümle kayıt altına alınıyor. Kapak görselini de Cem Gültepe’nin çektiği fotoğraf ve Deniz Bankal’ın tasarımı oluşturuyor. 

ALBÜM: Los Campesinos! – All Hell
(Heart Swells)

Geçtiğimiz haftalarda “kms” ile son ipuçlarından birini aldığımız All Hell artık bizimle. Los Campesinos!’un son işi gayet olgun karakteriyle neden şikayetçi olunacağından, neyin suçlu olduğundan, nihayetinde aşkın kurtarıcılığından gayet emin. Yer yer sesler yükselse de derin hislere dolu atmosferini bozmadan yol alan 15 parça; kapitalist politikaların bölücülüğünden, her şeyi paramparça eden karakterinden dolayı öfkeli. Bunca kargaşa içinde tek dayanağı hayatı romantize etmek olan bizler içinse ayrıca nazik.  

TEKLİ: Joan As a Policewoman – Back Again
(‎Play It Again Sam / GRGDN Müzik)

Joan Wasser’ın şarkıları her zaman ne istediğini çok iyi bilen bir müzisyen tarafından kaydedildiği belli olan işlerdir. Eylül sonunda gelecek yeni albümü Lemons, Limes and Orchids’in ikinci teklisi de bu hissiyatımıza gayet uygun. İlk tekli “Long for Ruin”e göre daha pop, daha soul bir havaya sahip şarkıda Wasser’ın usta işi vokallerinin yanı sıra oldukça derli toplu bir enstrümantasyonu da tadabiliyoruz. Wasser son 20 yılda oluşturduğu külliyatıyla her işini gözü kapalı sepete atabileceğimiz kıvama geldi, benzeri yok. 

ALBÜM: Denzel Curry – King of the Mischievous South Vol. 2
(PH Recordings/Loma Vista)

Ta 16 yaşındayken iddiasını göstermeye çok sebebi, kanıtlaması gereken pek şeyi varken çıkardığı King of the Mischievous South Vol. 1 Underground Tape 1996’in (2012) devamı, miksteyplerinin de altıncısı KOTMS(V) II ile sahalara geri döndü Denzel Rae Don Curry. Beşinci stüdyo albümü Melt My Eyez See Your Future’ın (2022) içgörüsünü, bunun terapi çıkışlı temalarını göz ardı ederek doğrudan trap vibe’ına geri daldığını açıkça işitiyoruz. Güneyli damarın ağır bastığı kabarık konuk listesi içinden ASAP Ferg, ASAP Rocky, 2 Chainz, Juicy J, Ty Dolla $ign ve TiaCorine en çok dikkat çekenler. Sırada bir de Designed by Angels adlı R&B ilhamlı albümü olan Curry, son işinde dışavurduğu tarafına hem “madalyonun öteki yüzü” muamelesi çekmiş hem de içerik ve estetik alanında hepten sivrilmiş.

ALBÜM: GUM & Ambrose Kenny-Smith – Ill Times
(p(doom) records) 

Pond ve Tame Impala’dan tanıyabileceğiniz Jay Watson, namıdiğer GUM ve King Gizzard and the Lizard Wizard üyelerinden Ambrose Kenny- Smith’in iş birliği; bu iki süper yetenekli müzisyenden bekleyeceğiniz her şeyi karşılıyor. Watson’ın neo-psikedeli; Kenny- Smith’in ise rock dünyasında uzun yıllardır pişmesinin etkilerinin görüldüğü albüm 10 şarkıya neler sığdırabildiği açısından sürprizlerle dolu. Duygusal olarak da bir o kadar zengin olan proje aslında Kenny- Smith’in country ve blues müzisyeni babası Broderick Smith’i kaybetmesiyle başlamış. “Dud”da babasının şarkı sözlerine yer vermesi ve “Resilience” ve “Emu Rock” gibilerindeki blues esintileri de bundan olacak. Ill Times’da derin ve çetrefilli hislerin kendi tarzlarında sonik evrende çözümlenmesine şahitlik ediyoruz kısaca.

TEKLİ: Japandroids – Chicago
(ANTI-)

Gitar ve vokalde Brian King ile davulda Dave Prowse’dan oluşan Kanadalı alternatif rock grubu Japandroids, 20 yıla yaklaşan serüvenine final yapmaya hazırlanıyor. Yollarını ayırmadan önce bir albüm daha yayımlamaya karar veren ikilinin Fate & Alcohol adını taşıyan dördüncü stüdyo albümünün ilk teklisi “Chicago”. 

TEKLİ: Shigeto – The Punch! (feat. KESSWA)
(Ghostly International) 

Tik tak, tik tak, tik tak, tik tak… Ann Arbor, Michigan çıkışlı Zachary Shigeto Saginaw’ın 25 Ekim’de yayımlanacak Cherry Blossom Baby’sinden ilk tadımlık. 2017’den bu yana paylaşacağı ilk uzunçalarında kimlik, miras gibi konuları sonik bağlamda ele alacak Shigeto, caz ağırlıklı, melodik ama beat odaklı icrasına sadık kalıyor. Önceden de beraber çalıştıkları R&B’ci Kesswa’yı da yanına alıp akustik hisli perküsif detayları, elektronik aranjmanları muzipçe ayarladığı yeni parçası bir dopamin kaynağı. Versions (2019) zamanı birlikte çalıştığı topluluğu oluşturan Ian Finkelstein, Dez Andrés ve Marcus Elliot gibi müzisyenler de cabası.

ALBÜM: Glass Animals – I Love You So F***ing Much
(Polydor Records)

Yeni Glass Animals uzunçalarının tamamı pandemi sırasında “Heat Waves” ile ulaştıkları küresel popülerliğe ve kendilerini buldukları yeni kulvara alışma süreçlerine bir reaksiyon aslında. Kendi kontrolünün dışında bir şeyin öznesi olmayı deneyimleyen ekibin şarkı yazarlığı ve produktörlüğünü de üstlenen solist Dave Bayley “bazen hayatınız çok hızlı değişir ama siz buna ayak uyduramazsınız” diyor ve bütün albüm de bundan kaynaklanan bir tarz varoluşsal krizi tematize ediyor. Beliren bir diğer tema ise aşk şarkıları, daha doğrusu “anti aşk şarkıları”: “I Can’t Make You Fall in Love Again” ve “I Learned How To Love The Bomb” gibilerinde görüyoruz ki aşka olan umut ve inanç konuları çok da parlak değil. 

ALBÜM: SOFT PLAY – HEAVY JELLY
(BMG)

Eskinin Slaves’i bugünün SOFT PLAY’inden hicivlerle, ters köşelerle, kendinden emin seslerle gömülü duyguların ve düşüncelerin adım adım doğduğu bir koleksiyon. 11 parçalık HEAVY JELLY bir bakıma punk ikilisinin geçirmiş olduğu müzikal maceraların da bir bütünü. Onlardan beklediğimiz şekilde umursamaz, dağınık, sert ve gürültülüyken yer yer daha sakin “Everything and Nothing” gibi parçaların harmanlandığı bir akışa sahip.