Antalya’da bilumum sanat etkinliği düzenlenir: Nobu Projects

Antalya’da genç bir ekip, şehirde eksikliğini çektiği sanat etkinliklerini düzenlemek için geçtiğimiz aylarda harekete geçti. Kendileri için Nobu Projects adını seçtiler. Muratpaşa’daki galeri mekânlarında atölye, sergi, film gösterimi, söyleşi ve konuşma gibi etkinlikler düzenliyorlar. Sıcak ve samimi bir üretim alanı yaratmak isteyen Nobu Projects ekibinden, bize hikâyelerini anlatmalarını istedik. 

Nobu Projects’in yaratıcıları kimlerdir, hangi disiplinlerden gelirler?

Kurucu ortak Ahmet Utku Soylu (25), Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu olup, son 4 senedir turizm ve reklamcılık sektörünün içerisinde ve bir yandan yapımcılık faaliyetleri yürütmektedir. Kurucu ortak Yücel Ege (36), Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümünden mezun olduktan sonra uzun yıllardır turizm ve otelcilik sektöründe ilerlemekte olan iş insanı.

Projenizin oluşma ve sürecinden biraz bahsedebilir misiniz? “Nobu” diye isimlendirmenizin ardındaki hikâye nedir?

Sürekli evlerde toplanıp vakit geçirdiğimiz arkadaşlarımızla fikir alışverişleri yaparak, bizim vakit geçirebilmemiz için nasıl bir yere ihtiyacımız var sorularını kendimize soruyorduk. Halihazırda prodüksiyon işleri yapmakta olduğumuz ekibimizle aslında ofis ararken, kendimizi fiziki alanımızı değerlendirmek için, atölye faaliyetlerimiz de olsun, sergi alanımız da olsun, söyleşiler de yapalım derken, çok daha kapsayıcı bir bağımsız sanat platformu oluşturmuş bulunduk. Nobu, Kanji’de “güven” demek. Bulunduğumuz coğrafyada liyakatin eksikliği itibariyle ne kadar kaliteli üretimler yapmak isteseniz de güven oluşmadıktan sonra bunun sekteye uğradığını gözlemledik. İsmimizi (her ne kadar restoran zinciri olan Nobu ile karıştırılsa da) net bir kelime olduğunu düşündüğümüz Nobu koymaya böyle karar verdik.

“Eleştirel düşüncenin ve ifade özgürlüğünün zor zamanlar yaşadığı günlerde çevremizden gelen yapıcı yorumlar sayesinde yalnız olmadığımızı görüyor ve itici bir güç hissediyoruz.”

Bu oluşumu Antalya’da yeşertiyor olma deneyiminizi biraz dinlemek isteriz. Şehirde bu tür etkinliklerin eksikliğini çektiğinizden bahsetmişsiniz. Bir boşluğu doldurmak, kent için yeni bir şeyler önermek adına şimdiye kadar aldığınız geri dönüşler nasıl ve size nasıl yön veriyor?

Eksikliğinden dem vurduğumuz kültür sanat faaliyetlerinin hepsi çok kıymetli ve deneyimli, emek sarf eden kişi kurum ve kuruluşlar tarafından gerçekleştirilmiyor değil. Ancak deyim yerindeyse “bir avuç insan”.

2,5 milyon kayıtlı nüfusu olan, sayısız antik kenti, tarihi ve kültürel dokusu, doğal güzellikleri ile çok daha iyisini hak ettiğine inandığımız bu güzel şehrin, bu kadar kozmopolit bir yapının vaat edebileceği potansiyelinin altında kaldığını düşünüyoruz. Sanatın dönüştürücü gücüne olan inancımız ile gerek yerel gerek ulusal olarak geleceğimiz için iyimseriz. Genç bir ekibiz ve henüz yolculuğumuzun başındayız. Gayemizin nihayetinde daha çok yer kaplayabilmek olmasına karşın şu an için bu boşlukta yalnızca bir çakıl taşıyız.

Dezavantaj olarak nitelendirebileceğimiz her konu başlığı madalyonun diğer yüzünden baktığımızda üretmek ve keşfetmek isteyenler için bir avantaja dönüşebilir. Aldığımız geri dönüşler de oldukça motive edici. Salgının devam ettiği ve bir açılıp bir kapandığımız bu süreçte bu denli olumlu ilerleyebileceğimizi beklemiyorduk. Eleştirel düşüncenin ve ifade özgürlüğünün zor zamanlar yaşadığı günlerde çevremizden gelen yapıcı yorumlar sayesinde yalnız olmadığımızı görüyor ve itici bir güç hissediyoruz.

“Samimi sanat, sanatla samimiyet” sloganınızı biraz açabilir misiniz?

Sanatın sanki yalnızca belirli bir sınıfın ilgilenebileceği ve meşgale edinebileceği yanılsamasına olan yatkınlığına karşı, sıcak ve samimi bir üretim ortamı yaratarak bu algının değişmesinde rol oynama niyetindeyiz.

Logonuzda bir çatı iması var. Şehrinizdeki her kesimden insanları sanatla buluşturmayı misyon edinmişsiniz. Çeşitlilik sahibi bir kitleye ulaşmak için nasıl bir yol izliyorsunuz?

Aslında bir çatı imasında bulunmamıştık ama bu yorumlama da oldukça hoşumuza gitti, teşekkür ederiz! Logomuzu tasarlarken, “n” harfini Antalya’nın antik dokusunda oldukça fazla karşılaştığımız sütunları ve süreli sergilerimizde sergileme elemanı olarak kullandığımız eser kaidesini baz alarak yeniden yorumlamıştık. Amblem, ters çevrilip birleştirildiğinde sütun haline dönüyor.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, sanatla yalnızca belirli bir sınıfın ilgilenebileceğine dair yanılsamayı kırmaya çalışarak bu işe başladık. Şu an devam eden “Maskeler” sergimiz var. Gün içerisinde oldukça fazla insanın ilgisini çektiğini görüyoruz. Olabildiğince herkesi davet edip eserleri ve sergiyi anlatmaya çalışıyoruz. Gelen tepkiler bizi oldukça mutlu ediyor. Özellikle çocukların çok dikkatini çekiyor. Bunların yanında düzenlediğimiz atölyeler ve film günleri ile yine her kesimden insan ile ilişki içerisinde olmaya çalışıyoruz.

Önümüzdeki günler için takviminizde neler var? İnsanlar sizi nerelerden takip etsin? Sizinle bir şeyler yapmak isteyenlere nasıl bir kapı aralıyorsunuz?

15 Haziran tarihinde açılışını yaptığımız 10 farklı sanatçının eserlerinden oluşan maskeler sergimiz 15 Eylül’e kadar devam etmekte ve bir sonraki sergimiz için açık çağrı yapmayı planlamaktayız. Bu süre zarfında çevrimiçi ve yüz yüze atölyeler, söyleşiler vb. etkinliklerimizin yanı sıra İzmir Çiğli Gediz Deltasında çekmiş olduğumuz “Pembe Misafirler” isimli belgeselimizin önümüzdeki aylarda yapacağımız prömiyerine hazırlanıyoruz. Sosyal medya hesaplarımız @nobuprojects ve www.nobuartproject.com web sitemizden takip edilebilir.

Kapımız üretmek isteyen her yaş grubundan kesime açıktır. Kendi içimizden markalar ve isimler çıkarabilen kolektif fikir atölyeleri düzenlemekteyiz; birlikte atölye düzenlemek, söyleşi gerçekleştirmek, tek başımıza yapmamız mümkün olmayan her türlü üretim faaliyeti için bizlerle iletişime geçen herkese elimizden geldiğince destek olmaya çalışmaktayız.

Nobu Projects’e ışıklı bir yol dileyerek gelecek hayallerinizi öğrenebilir miyiz?

Başta Antalya halkını güncel sanat faaliyetleri ile buluşturmak ve ülke turizmine katma değer yaratabilmek istiyoruz. Her şey dahil tatil mantığını ve bu sektörü oldukça yakından gözlemleme fırsatı bulabilmiş olan bizler, sürdürülebilir bir dünya için tüketim alışkanlıklarının değişmesi gerektiğine inanmaktayız. Bu uğurda orta vadede kültür sanat faaliyetleriyle bir alternatif oluşturabilmek ve uzun vadede uluslararası bir marka olabilmeyi hedefliyoruz.

Röportaj: İlayda Güler