Arşivden: Türkiye’den sıra dışı müzik koleksiyonları

Yazı-röportaj: Cem Kayıran – Fotoğraf: Begüm Yamanlar, Altuğ Şenel *Bu içerik aslen Bant Mag. ekibi olarak hazırladığımız Babylon Dergi ’nin Mayıs-Haziran 2015 tarihli 28. sayısında yayımlanmıştır.

Türkiye maalesef uzun yıllar boyunca albümlerin herhangi bir formatta rahatlıkla bulunabileceği bir yer değildi. Günümüzde plak ve müzik dükkânlarının sayısı artmış olsa da, buralara gelen baskılar hem kısıtlı sayıda hem de en yaygın şekilde ulaşılabilir olan albümler oluyor genellikle. Bu dosyada tanıyacağınız üç kişi, hayranı oldukları gruplar için sınırları zorlamış, vakit, emek ve konsantrasyonunu adamış ve nihayetinde eşsiz koleksiyonlara sahip olmuş kişiler. Moda’da yaşayan Björk koleksiyoneri Yağız Murat Aksu, Beşiktaş’ta yaşayan Therapy? koleksiyoneri Erdem Çapar ve Kocaeli’de yaşayan Beatles koleksiyoneri Altuğ Şenel’in arşivlerinin derinliklerinde nefis hikâyeler ve büyük tutkular yatıyor. Nefes kesen, tüyleri diken diken eden bu üç özel koleksiyonu mercek altına alıyoruz.

05

Beatles plaklarının ilk gün basımlarının peşinde: ALTUĞ ŞENEL

Kocaeli’nde, tarihi denizaltı astsubayı olan dedenin Amerika’dan taşıdığı plaklara dayanan eşsiz bir Beatles koleksiyonu…

Muhtemelen yeryüzünde en çok koleksiyonu yapılan grupların başında Beatles geliyordur. Böyle bir istatistiğe ulaşmak pek mümkün olmasa Beatles’ın müzik tarihinde oynadığı rolden ve yayınladığı kayıtların müzikseverler için ifade ettiği şeylerden yola çıkarak böyle bir tahminde bulunabiliriz. Bu sayfalarda size tanıtacağımız koleksiyonsa, gezegenin bu taraflarında olduğuna inanması güç bir koleksiyon olarak diğer Beatles koleksiyonlarından apayrı bir yerde konumlanıyor.

Kocaeli’nde yaşayan fotoğrafçı Altuğ Şenel, kendi deyimiyle babasından kendisine bulaşan bir müzik tutkusuyla küçük yaşlarda Beatles’la tanışmış. Bir denizaltı astsubayı olan dedesinin Amerika’dan getirdiği LP’lerden oluşan koleksiyonla çocukluğunda haşır neşir olan Şenel, bu albümlerin arasında yer alan Beatles kayıtlarıyla da çok erken tanışmış. Çocuk yaşta plakların nasıl ve ne şekilde korunacağına dair bir fikri olmadığını kırdığı çok sayıda pikap iğnesinden bahsederek anlatan Şenel, o dönemlerde pikaptan doldurulan kasetlerle müzik dinlediğini söylüyor.

Beatles’la 1973’te piyasaya sürülen çift LP’den oluşan kırmızı ve mavi The Beatles albümleriyle tanımış. Söz konusu albümlerin müzik tarihinin en bilinen derleme albümlerinden biri olduğunu vurgulayan Şenel’in dinlediği ilk Beatles parçası da kırmızı albümün ilk parçası olan “Love Me Do” olmuş.

Koleksiyon yapmanın hobilerinden biri olduğunu söyleyen Şenel, sabırlı olmak, eksiklerini bilmek ve tamamlamaya çalışmak gibi özelliklerini, koleksiyonculuğun en keyifli yanı olarak tanımlıyor. Küçük yaşta tanıştığı Beatles’ın yayınladığı albüm ve kırkbeşlikleri toparlayacağı koleksiyonun ortaya çıkmasıysa iş sebebiyle İngiltere’de geçirdiği bir buçuk yıllık süreye denk geliyor. İlk başlarda, kendi plak koleksiyonunda yukarıda bahsi geçen Beatles plakları ve bir de The Beatles’ Second Album dışında bir Beatles LP’si bulunmayan Şenel, İngiltere’ye adım attığı gibi kendisinde eksik olan albümleri özenle toplamaya koyulmuş. Bunu yaparken de sıkı bir araştırmaya girişmiş, plak imalat teknikleri ve kalıp sistemleri hakkında önemli bilgiler edinmiş. Sonrasında da plakların ne zaman ve hangi dönemde basıldığını incelemiş ve söylerken bile tüyleri diken diken eden Beatles albümlerinin ilk basımlarından oluşan koleksiyonu için kolları sıvamış.

Koleksiyonuna yeni albüm ekledikçe, hayranı olduğu ekibin albümlerini sanki çıkardıkları albümlerin ilk günüymüş gibi hissettiğini söylüyor Şenel. 1964 yılında çıkan A Hard Day’s Night ’ın ilk gün basımını elinde tuttuğu zaman sanki o günü yaşadığını hissettiğini anlatırken de, bu hissiyatın kimilerine delilik gibi gelebileceğini dile getiriyor.

Kendisi için fazlasıyla özel olan ekibin koleksiyonunu gelişigüzel bir şekilde yapmak istemediği için ince eleyip sık dokuyan Altuğ Şenel, İngiliz baskılarını toplamak konusunda taviz vermemiş. Yine de Beatles plaklarının, çeşitli baskılar konusunda uçsuz bucaksız bir deniz olduğunu da sözlerine ekliyor. Fransız, Almanya ve Amerika’da çıkan farklı basımların dışında yalnızca İngiltere’deki baskıların bile onlarca farklı kalıpta basıldığını söylüyor ve ekliyor: “Hepsini tamamlamaya ne ömür yeter ne de bütçe!”

Farklı basımlar, her koleksiyonerin olduğu gibi Altuğ Şenel’in de büyük ilgisini görüyor. Gruba olan hayranlığından ve Beatles’ın kendisi için fazlasıyla özel olduğundan, koleksiyonda yer alan albümlerin büyük kısmının birden fazla baskısı kendisinde mevcut. Farklı basımların bir kısmında şarkılar tamamen aynı olsa bile, işi sanırım biraz abarttım diyerek çeşitli baskıları edinmekten kendini alıkoyamamış Şenel. Tabii ki bu arayışları sonucunda çok ilginç hikâyeleri olan baskılara da ulaşmış. Revolver albümünün yayınlandığı gün olan 5 Ağustos 1966’da, grup üyelerine dinlemek üzere verilen kopyalarında, ikinci kısmın son parçasının yanlış remiksinin kullanıldığı anlaşılmış. John Lennon’ın uyarısının ardından albümler toplanmış olsa da o süre zarfında satılan albümler olmuş. Sonrasında yepyeni bir ikinci kalıpla Revolver yeniden satışa çıkmış. Albümdeki “Tomorrow Never Knows” şarkısının, ilk olarak basılan ve kısa süre satışta kalan versiyonundan farklı bir remiksle yer aldığı Revolver basımı da, kısa süre satışta kalan ilk basımı da Şenel’in koleksiyonunda yer alıyor örneğin.

Koleksiyonunda tam altı farklı With the Beatles , beş tane de Rubber Soul yer alıyor. Söz konusu With the Beatles albümlerinden birinin de epey ilginç bir hikâyesi var. eBay’den farklı kapağı sebebiyle satın aldığı bir With the Beatles albümü, eline internette gördüğünden farklı bir kapakla ulaşmış. 80 pounda aldığı albüm istediği albüm olarak gelmeyen Şenel, satıcıyla değişiklik yapması için iletişime geçmiş fakat kendisine elinde ne varsa onu gönderdiğini söyleyen satıcı bir süre sonra hakaretlere başlamış. Şenel’in söz konusu numarayı fark etmeyeceğini sanan satıcı eBay’den atılmış ve Şenel’e plak için yaptığı ödeme geri ödenmiş. eBay’den atıldıktan sonra satıcının adresine ulaşamadığı için de plağı geri gönderemeyen Şenel, böylece koleksiyonuna bir With the Beatles daha eklemiş olmuş. Yine eBay üzerinden yaptığı bir alışveriş sırasında, almak üzere olduğu “A Hard Day’s Night” / “Things We Said Today” 45’liğinin kalıp numarasını öğrenebilmek için satıcıyla birçok kez konuşup samimi olmuş. Şenel’in bu tutkusunu gören satıcı da hiçbir karşılık beklemeden elindeki diğer dört Beatles kırkbeşliğini de kendisine göndermiş. Ki bu hediyelerden biri de kolay kolay bulunamayacak temizlikte olan “Paperback Writer” / “Rain” kırkbeşliğiymiş.

Aldığı albümleri çok titizlikle incelediğini söyleyen Şenel, eBay’den aldığı albümleri sonuna kadar yüksek sesle dinlediğini ve sesi etkileyecek bir çizik ya da bir atlama olduğu zaman albümleri tereddütsüz şekilde iade ettiğini belirtiyor. Açık pazarlar ve dükkânlardan da alışveriş yapan Şenel, bir plak dükkanında gördüğü LP’yi o kadar detaylı incelemiş ki, mağaza görevlisi, “Plağın üstünde altın aradığı” esprisini yapmaktan kendini alıkoyamamış.

Yalnızca ilk gün ilk kalıp İngiliz baskıları toplayan Altuğ Şenel, koleksiyonunu eksiksiz olarak tanımlıyor. Koleksiyonculuğun sonu olmadığını söyleyen Şenel, kendine yeterli maddi imkânı sağladıktan sonra Amerika baskılarını da toplamaya başlamış. Şu anda koleksiyonunda olmasını isteyeceği albümü de şöyle anlatıyor:

“Özellikle yasaklanan Beatles üyelerinin elinde kanlı çiğ et, kafası kopuk oyuncak bebekleri tuttuğu ve çok zor bulunan, Revolver ve Rubber Soul albümlerinin Amerika için harmanlanarak karıştırıldığı “Butcher Cover” olarak bilinen Yesterday and Today albümünü koleksiyonuma eklemeyi çok isterim. Tepki oluşunca Capitol tarafından piyasaya sürülen 750 bin plak acele bir şekilde toplatılır ancak satılan satılır tabii. Onlardan biri de bende olsa ne güzel olur…”

Koleksiyondaki albümlerden herhangi birini öne çıkarmak gerçekten imkânsız. Müzik tarihine yön vermiş, bugün dinliyor olduğumuz müziklerin çoğunun temelini atmış bir ekipten bahsediyoruz ne de olsa. Aldığı albümler için tek tek pazarlık ettiğini vurgulayan Altuğ Şenel, kabaca sadece Beatles koleksiyonu için 4-5 bin pound civarında harcama yaptığını söylüyor. Pazarlık etmemiş olsa bu rakamın çok daha yüksek olacağını tahmin etmek güç değil. Koleksiyonundaki albümleri ödünç vermekten kaçındığını söyleyen Şenel, yine de albümleri eskimemesi için dinlememek gibi bir huyu olmadığını söylüyor ve “Gelin misafir olun sabaha kadar dinleyelim” diyor. Koleksiyonunu plakları sağlıklı şekilde tutabilecek durumda, dik ve birbirini destekleyecek şekilde dizebilmek için özel bir raf ve kütüphane yaptırdığını dile getiren Şenel, plakları toz ve güneşten uzak tutmaya da özen gösteriyor.

Altuğ Şenel’in koleksiyonunun büyük kısmını LP ve kırkbeşlik plaklar oluştursa da bir yandan Beatles’a dair genellikle günlük tarzında yazılmış olan ve parçaların analiz edilerek yorumlandığı kitapları da toplamaya çalışıyor. Kendi deyimiyle “Bir Beatles hayranının kütüphanesinde mutlaka olması gereken kitaplar” da Ian McDonald’ın her bir Beatles parçasını tek tek yorumladığı, çok da kolay bir İngilizcesi olmayan, Beatles dinlerken parçaları kitaptaki yorumlar ışığında analiz ve hayal etmenizi sağlayan Revolution in the Head ve Mark Lewisohn ve Barry Miles’ın günlük tarzında yazdığı oldukça detaylı, bilinmeyen birçok ayrıntıyı bulabileceğiniz ansiklopedi tarzı kitapları. Şenel, zaman zaman Beatles albümleri dinlerken bu kitapları da yanında bulundurmayı sevdiğini söylüyor.

Beatles üyelerinin 1970’ten sonra yayınladığı solo çalışmalarının da büyük kısmı LP ve kırkbeşlik formatlarda Şenel’in koleksiyonunda mevcut. Tabii ki yine İngiliz ve ilk kalıp baskılar… John Lennon’ın Imagine albümü kült bir albüm olsa da bu koleksiyonda kendisi için en özel olan albümün George Harrison’ın üç LP’den oluşan All Things Must Pass albümü olduğunu söylüyor Şenel.

Binlerce, milyonlarca müzik severin hayatının en özel yerinde konumlanan Beatles, Altuğ Şenel için tarifi zor bir tutku hâline gelmiş. Kendisini grupla ilgili en çok etkileyen detaylardan biri de Beatles’ın 1960’ların ortasında, dünyanın ideoloji olarak şekil değiştirdiği bir dönemde müzik dünyasına yön vermiş bir grup olması. Bunu birçok müzik insanının kabul ettiği, yadsınamaz bir gerçek olarak tanımlıyor. Günümüzdeki imkânlarla çok uzaklardaki müziklere, gruplara ulaşmanın, onlardan etkilenmenin hiç de zor olmadığının altını çizen Şenel, Beatles’ın bunu tüplü radyo başında dünyanın bir ucunda on binlerce hayran yaratarak yapmış olmasının hafife alınamayacak bir şey olduğu görüşünde. Bir müziksever ve Beatles sever biri olarak, Altuğ Şenel’le tanışmış olmak, ondan koleksiyonunun ve bu tutkusunun hikâyesini dinleyebilmiş olmak bile beni şanslı hissettiriyor. Böylesine eşsiz bir koleksiyonun, Kocaeli’ndeki bir evin salonunda olduğunu hayal etmek bile yeterince heyecan verici. Altuğ Şenel, günümüzde benzerlerine kolay kolay rastlayamadığımız müzik tutkunlarından biri. Koleksiyonerliğe duyduğu merak ve Beatles’a duyduğu aşk bir araya gelince ortaya da bu tüyleri diken diken eden arşiv çıkmış. “Bir The Beatles hayranı başka ne ister?” diye soracak olursanız da Altuğ Şenel’in karşılanması pek kolay olmayan bir cevabı var:

“Bir konserlerini görebilmek, onların olduğu bir dönemde o zamanı yaşayabilmek için neler vermezdim ki.”

Yazının başında da söylediğimiz gibi bu koleksiyonun başlangıcı, Altuğ Şenel’in babasından kendine geçen bir tutku. Şenel’in uç sınırlarda genişlettiği bu koleksiyon ve tutku, bu sayfadaki fotoğrafta görebileceğiniz delikanlıyla da başka boyutlara ulaşabilir belki, kim bilir?

Türkiye’deki en geniş Björk koleksiyonu: YAĞIZ MURAT AKSU

Björk’e hayranlığı lise yıllarında başlayan Aksu’nun hem kulağa hem göze hitap eden muazzam koleksiyonuyla saatler geçirmek mümkün…

Türkiye’deki koleksiyonerler için hayranı oldukları ismin kim olduğu maddi açıdan çok büyük önem taşıyor. Zira Metallica, Nirvana ya da onlar gibi popüler olmayan bir grubun hayranıysanız, koleksiyonunu yapmak isteyeceğiniz müzisyen ya da grubun albümlerini ve yayınlarını bu topraklarda bulmanız gerçekten zor. Yağız Murat Aksu da benzer bir durumla karşı karşıya diyebiliriz. Björk’e olan hayranlığı lise yıllarında başlayan Aksu, zaman içinde çok da farkında olmadan koleksiyonunu oluşturmaya başlamış.

Aksu’nun evinde bir masa üstüne dizilmiş şekilde bizi bekleyen Björk koleksiyonu, ilk bakışta hem düzeni hem de Björk’ün albümleri ve diğer yayınları için tercih ettiği eşsiz görsellikle birleşince bakmaya doyamayacağınız bir tablo gibi gözüküyor. Türkiye’deki en geniş Björk koleksiyonuna sahip olan Aksu’nun da Björk’le ilgili söylediği ilk şeylerden biri hem kulağa hem göze hitap ediyor olması. İzlandalı müzisyeni sevdikçe, yayınladığı her şeyden toplamak isteğinin önüne geçemediğini anlatan Aksu, koleksiyonuna her parçayı, bir yapbozun eksik parçasını bulmuş gibi hissederek eklediğini dile getiriyor.

Bu dosya için kendisiyle temasa geçtiğimizde yurtdışında olan Aksu, her seyahatinde olduğu gibi bu sefer de Björk’e dair kendi koleksiyonunda olmayan şeyleri aramaya koyulmuş. Anlattıklarından yola çıkarak, hem Avrupa’daki hem Amerika’daki birçok plak dükkânını avucunun içi gibi bildiğini söylemek mümkün. Londra ziyaretinden de eli boş dönmemiş ve aslında kendisinde iki ayrı albüm olarak bulunan, Björk’ün Debut albümünden yayınlanmış şarkıların remikslerinin bulunduğu çift CD’lik bir albüm almış. Bunu gösterirken “Ne kadar saçma bir şey aslında” diyerek, iki ayrı CD’nin kitapçıklarının bu tek albümde üst üste konulduğunu gösteriyor.

Bir koleksiyoner ve gerçek hayran için, sanatçıya dair ne varsa toplamak çok önemli. Yağız Murat Aksu’nun koleksiyonunda da aynı albümlerin farklı basımlarını görmek mümkün. Bir şekilde Japonya’ya gidip, albümlerin hepsinin Japon baskılarını da almak konusunda epey istekli kendisi. Björk’ün kendi albümleri hakkında yazdığı kitaplar, konser DVD’leri, sınırlı sayıda yapılmış özel baskı plaklar, Björk’ün K.U.K.L., Sugarcubes gibi erken dönem projelerinin albümleri, kapağında Björk olan dergiler ve aklınıza gelebilecek her şey, Aksu’nun Moda’daki evindeki koleksiyonunda yer alıyor. New York’ta açılan retrospektif Björk sergisinin biraz değişik bir versiyonuyla karşı karşıya olduğunuzu hissetmemek elde değil!

Böylesine kapsamlı bir koleksiyonu olmasına rağmen, Aksu’nun Björk’le tanışıp müziğini sevmesi çok da kolay olmamış. Ankara’ya yaptıkları bir okul gezisinde Atakule’deki bir müzik dükkânından Homogenic albümünü satın alan Aksu, ilk başta Jóga parçası dışında albümü hiç beğenmemiş. Zaman içinde albümdeki şarkılara birer birer daha fazla ısındığını söyleyen Aksu, sonrasında hızla Debut ve Post albümlerini de satın almış. Koleksiyonerin şimdi en sevdiği Björk albümlerinin başında Homogenic geliyor.

Koleksiyonun genişliği ve parçaların büyük kısmının nadirliğini göz önüne alınca, ister istemez garip hikâyeler de beraberinde geliyor. Örneğin Aksu’nun Post albümünün yine sınırlı sayıda üretilen Polypurse versiyonunu buluşu epey ilginç. Uzun süredir almak istediği bu versiyon, albümün normal baskılarında yer almayan bazı ekstra görseller ve bir çanta olarak kullanılabilecek kapağıyla birlikte geliyor. eBay’den süren amansız takibinde çok uçuk fiyatlarla karşılaştığı için bir türlü alamadığı albüm, geçtiğimiz yaz bir anda karşısına çıkmış Aksu’nun. Notting Hill’de gezdiği bir gün, yaşlı bir amcanın tezgâhında gördüğü Post ’un Polypurse versiyonu için sadece 8 pound vermiş. Üstelik albüm, kendi tabiriyle cillop gibi!

Koleksiyonun ilk bakışta göze çarpan, en özel parçalarından biri de şüphesiz bir önceki Björk albümü Biophilia ’nın The Manual Edition baskısı. Özel ön siparişlerle sadece 2 bin adet basılan bu set, Aksu’nun koleksiyonunda bizi de en çok hayrete düşüren şeylerden biri oldu. Hologramlı kapağı, içinde İzlandalı müzisyenin el yazısıyla yazılmış mektubu, her şarkı için hazırlanmış illüstrasyonları ve daha nice içeriğiyle, kolay kolay rastlayabileceğiniz bir üretim değil Biophilia The Manual Edition. Kendisine koleksiyonun başına bir şey gelmesi durumunda tek bir şey kurtarabilecek olsa hangi albümü kurtaracağını sorduğumuzda da tahtaya vurarak bu albümü kurtaracağını söylüyor. Bu sorudan pek de hoşlanmayan Aksu, hiçbir şekilde koleksiyonundan parçaları arkadaşlarına ödünç vermeyeceğini de söylüyor.

Bu eşsiz koleksiyonun büyük kısmı yurtdışından yapılan alışverişlerle toparlanmış tabii ki. Türkiye’de Björk’ün bazı albümlerini bulmak bile zorken, single’lar, özel baskılar ve setleri bulmak neredeyse imkânsız. Aksu’ya bu koleksiyonun aşağı yukarı ne kadarlık bir harcama yaptığını sorduğumuzda verdiği cevap yeterince açıklayıcı oluyor: “Annem okuyacak bu yazıyı; rakam telaffuz etmeyelim.”

Açıkçası Björk sever birisi olarak, Yağız Murat Aksu’nun evinden çıkmak benim için de zor oldu. Zira kolay kolay bir arada göremeyeceğiniz bir koleksiyona sahip. Albümleri dinlemek bir yana, sadece kapaklarına ve içinden çıkan ekstra görsellere bakarak dolu dolu bir gün geçirmek mümkün. Üstelik koleksiyonu çok derinlemesine deşmenize de gerek yok. Volta albümünden yayınlanan ”Wonderlust” single’ı için hazırlanan özel basım başlı başına yarım gününüzü alacaktır örneğin.

2008 yılında İstanbul’da gerçekleşen Björk konserinde güç bela kaptığım, konserde Björk’ün kullandığı setlistin ikinci yarısını bu nefis koleksiyona eklemiş olmak da ayrı bir sevinç oldu benim için. İkiye bölünmüş bir kâğıt parçasından fazlası olduğunu ve değerini bilen kişinin ellerinde artık.

01

Therapy? için kimi arayacağınızı biliyorsunuz: ERDEM ÇAPAR

İrlandalı grup Therapy?’nin yalnızca Türkiye topraklarında değil, tüm dünyadaki en büyük hayranlarından biri!

Eğer Türkiye’de yaşıyor ve hard rock, metal gibi müzik türlerini dinliyor, takip ediyorsanız, Erdem Çapar ismi sizin için çok tanıdık bir isim olacaktır. Konser organizasyonlarından müzik yazarlığına birçok alanda aktif olan Erdem Çapar, İrlandalı grup Therapy?’nin de yalnızca ülke topraklarında değil, tüm dünyadaki en büyük hayranlarından biri. Kariyerinin 14. stüdyo albümünü bu yıl yayınlayan İrlandalı üçlüye dair üretilmiş, yayınlanmış, dağıtılmış ne var ne yok toplayan Çapar’ın Therapy? koleksiyonu eşine az rastlanır cinsten.

Erdem Çapar’ın Beşiktaş’taki evinin kapısı açıldığında, sizi grubun 2005’te Türkiye’de verdiği iki konser için hazırlanmış posteri karşılıyor. Posterin tasarımını da Çapar bizzat üstlenmiş. Therapy? ile ilk tanışmasının 1993 yılında Rock Kazanı dergisinde okuduğu yazı olduğunu söyleyen Çapar, o yıl MTV’de Screamagerklibini izledikten sonra gruba karşı ilgisinin bir anda arttığını anlatıyor. Kendi tabiriyle ilk büyük aşkın başlangıcı ise 1994 yılının şubatında Troublegum albümünü dinlemesiyle olmuş. Albümden bahsederken hayatında dinlediği en güzel müzik olduğunu belirten Erdem Çapar’ın koleksiyonunda Troublegum albümünün çeşitli baskıları yer alıyor. Bunlardan birinin epey de ilginç bir hikâyesi var. Ünlü Amerikalı gitarist Richie Kotzen’in Türkiye’deki turnesini organize eden Çapar’a, yine Amerikalı olan bir hayranı internet üzerinden ulaşmış ve kendisinden bu konsere dair her türlü şeyi koleksiyonuna eklemek üzere göndermesini istemiş. Konsere dair bilet, el ilanı, poster, yaka kartı, ne varsa yollayan Erdem Çapar, kendisine ne kadar para istediğini soran Kotzen hayranına Therapy?’nin Troublegum albümünün Amerikan baskısını istediğini söylemiş. Bunun da sebebi, söz konusu baskıda albümün diğer versiyonlarında olmayan, 20 dakikalık bir doğaçlama kaydın yer almasıymış. Erdem Çapar, bu ilişkiyi ve paylaşımı yalnızca hayranların anlayabileceği bir durum olarak tanımlıyor.

Farklı ülkelerde yapılan baskılar, müzik koleksiyonerleri için ilginç bir tutku. Yurtdışından tanıdığı Therapy? hayranlarına, grubun Türkiye’de basılan kasetlerini yolladığını söyleyen Çapar, ekibin 1998 yılında yayınladığı Semi-Detached albümünün Türkiye’deki kaset baskısının önemini vurguluyor. Söz konusu albümün burada yapılan baskısının kapağında, şarkı sözleri bir baskı hatası sebebiyle ters yazılmış!

Therapy? ile 1997 yılında İstanbul ve Ankara’da verdiği konserlerde tanışan Çapar, zaman içinde grup üyeleriyle arkadaş olmuş. 2005 ve 2010 yıllarında Türkiye’de verdikleri konserler sırasında ekiple birlikte epey vakit geçiren Çapar, beşi Türkiye’de olmak üzere yedi kez Therapy? konseri izlemiş. Son olarak Almanya’daki küçük bir kasabada verdikleri bir kulüp konserini izleyen Çapar, konser sırasında ekibin basçısı Michael’ın kendisini görüp elleriyle ne alaka yahu? der gibi bir hareket yaptığını ve seyircilerin hepsinin bir anda kendisine dönüp baktığını hep gülerek hatırladığını anlatıyor.

Erdem Çapar’ın tanıştığı müzisyenlerle çektirdiği fotoğraflarının da uçsuz bucaksız bir arşive dönüştüğünü söylemek mümkün. Michael Stipe’tan Mike Patton’a, King Diamond’dan Max Cavalera’ya birçok müzisyenle fotoğrafı olan Çapar’ın kimi fotoğraflarında çeşitli mizansenlere yer verdiğini görmek mümkün. Örneğin fotoğraflardan birinde Therapy? üyeleri Çapar’ın boğazını sıkıyor!

Screen Shot 2018-08-16 at 13.53.39

Therapy? koleksiyonunun grubun hayran kulübünden gelen sınırlı sayıda basılan CD’lerle başladığını söyleyen Çapar, tahminî olarak CD ve plaklara 2 bin TL civarında harcama yaptığını söylüyor. Bunlara ek olarak, 2013 yılında çıkardıkları ve içinde CD’ler, plaklar ve fotoğrafların yer aldığı kutu seti de 500 TL’ye satın almış. Koleksiyonda CD ve plaklar dışında tişört, bere, çanta, cüzdan gibi ürünlerin yanısıra ekibin 1997’de İstanbul’da verdiği konserin şarkı listesi de bulunuyor. Bu listeyi de Çapar’a bir dönem Antisilence grubunda birlikte çaldığı basçı Cenk Turanlı hediye etmiş. Üstelik konserin 17 yıl sonrasında! Koleksiyonun ilginç parçalarından biri de gruptan Andy Cairns’in eşinin organize ettiği bir yardım kampanyası için satılan, grup üyelerinin imzaladığı ve konserlerde kullanılmış olan trampet derilerinden biri.

Geçtiğimiz yaz, kendisi gibi Therapy? hayranı olan bir arkadaşlarının düğün organizasyonuna yardım eden Çapar, çiftten buna karşılık özel bir hediye almış. 1992’de sınırlı sayıda basılan “Merry Fucking Christmas” 45’liğinin ikinci basımından olan bir kopya, Çapar’ın Therapy? koleksiyonunun yine özel parçalarından biri. Ayrıca grubun hem şu an hem önceden kadrosunda bulunan müzisyenlerin solo ve yan projelerinin albümleri de Çapar’ın koleksiyonunda bulunuyor.

Therapy?’nin Türkiye’de artık eskisi gibi popüler bir grup olmamasının kendisi için bir avantaj olduğunu söyleyen Çapar, bu sayede bulduğu ürünlerin fiyatının yüksek olmadığını söylüyor. Yine de grubun bazı single ve EP’lerinin, Avrupa’da bile bulunamadığından şikayetçi. Koleksiyonu gördükten sonra, Therapy?’nin aslında hiç bilmediğim şekilde albüm kapakları ve görselleri konusunda çok titiz olduğunu kavradım. Kimi albümlerinin çeşitli baskılarında renk oyunları, küçük eklentiler gibi sürprizler yapan ekibin özellikle 90’ların başında kullandığı görsel dil epey etkileyici. Erdem Çapar da bu görsel estetiğin hayranı olduğunu vurguluyor. Grubun yarattığı karakterlerden veya çeşitli albüm kapaklarında gözüken İrlandalı bir performansçıdan bahsederken, en az müziğin kendisi kadar heyecanlandığını hissedebiliyorsunuz.

Erdem Çapar için Therapy? büyük bir tutkuya dönüşmüş. Bilgisayarının arka planında bile Therapy? görseli görmek mümkün. Seveceğini tahmin ettiği arkadaşlarına Therapy? albümlerini hediye alan, gruba dair sıradışı hikayelerin hepsine hâkim olan, grubun uluslararası hayran sayfasında uzun sohbetlere dalan bir hayran kendisi. Bu tutkusunu bilen plakçılar, müzik dükkânı sahipleri de ellerine Therapy?’ye dair bir şey geldiği zaman ilk olarak onu arıyorlarmış. Koleksiyonunda pek fazla eksik yok ama olur da bir gün karşınıza “Bad Mother” single CD’si ve “Meat Abstract” isimli 45’lik çıkarsa, Erdem Çapar’a hemen ulaşın! Zira kolay kolay bulunamayan bu albümlerin koleksiyonunda hâlâ yer almadığını söyleyen Çapar, bu kayıtların baskılarına sahip olan arkadaşlarından da nefret ettiğini esprili bir şekilde söylüyor!