Hırsızın hiç mi suçu yok?: Ashley Madison - Sex Lies & Scandal

Yazı: Utkan Çınar

Yasak ilişki arayan evliler için kurulan bir flört sitesinin hack’lenip milyonlarca kullanıcının mahrem bilgilerinin ifşa olmasıyla yaşananları konu eden Ashley Madison: Sex, Lies & Scandal belgeseli, 15 Mayıs’ta Netflix’te yayımlandı.


Ne hakkında?

2001 yılında kurulan Kanada menşeili arkadaşlık sitesi Ashley Madison’ın derdi evli insanların gizlice evlilik dışı ilişkiler yaşamalarına olanak sağlamaktı. 2015’e kadar sürekli büyüyen şirket, dünya çapında 40 milyona yakın üyeye sahip olmuş. O yıl yaşanan hacklenme ve üyelerin bilgilerinin çalınmasıyla ortalık karışıyor.

Zaman dilimi ve mekân

Ashley Madison’ın kurulduğu 2001’en başlayan hikâye data sızdırma olayının gerçekleştiği 2015’te sonlanıyor. Mekânımız aslen Toronto ama ABD’nin farklı şehirlerine de uğruyoruz.

İlk intiba?

Gerçek suç konulu belgeseller eski popülaritesinden uzakta. Son 10 yılda öyle bir furya oldu ki anlatacak konu kalmamış da olabilir. Hatta bu aralar ikinci ve final sezonu yayınlanan The Jinx: The Life and Deaths of Robert Durst’ün 2015’te bu furyayı açıp, şimdi ikinci sezonuyla da kapayan yapım olduğunu da söyleyebiliriz. Ama arada böyle ilginç hikâyeler de çıkıyor elbet. ABD’de çok ses getirmiş bu olayı ben duymamıştım açıkçası. Bir hacklenme, bilgi sızdırma olayında üç bölüm sürecek ne olduğunu merak ediyordum. Bittiğinde ise üç bölümden daha fazlasını da kaldırırmış gibi hissettirdi. 

İzlemeden önce bilmemiz gerekenler

İngiliz belgeselci Toby Paton; Boris Johnson, Brexit, Facebook ve pandemi üzerine yapımlarıyla tanınıyor. Ayrıca Ashley Madison’ın da gerçek bir insan olmadığını; popüler iki kadın isminin bir araya getirilerek siteye isim yapıldığını da söyleyelim. 

Belgesel nasıl yöntemler/malzemeler kullanıyor? 

Ashley Madison çalışanları, mağdurları, gazeteciler konuşan kafa olarak yeterince yardımcı oluyor konuyu anlamamıza. ABD’nin cafcaflı haber kanallarının konu ile ilgili yayın arşivi de bolca kullanılmış. Şirketin eski çalışanlarından, güzel gözlükleriyle Evan Back ise âkil insan, genel anlatıcı rolünü başarıyla üstleniyor. Söylediklerine bir gram şüpheyle yaklaşmak da lazım tabi. Sitenin popülariteye ulaşmasında agresif ve riskli atılımlarıyla ön ayak olan ve hakkında da birçok iddiayı duyduğumuz Noel Biderman’ın eksikliği ise hissediliyor. 

En çok neyi sevdin?

Belgeselin asıl konusu belli olsa da gerçekte birçok kritik soruna değiniyor. Anlatıyı dağıtmamak için bu konular üstünkörü geçilse de çok iç içe olduklarını itiraf etmeli. Evlilik müessesesi, sadakat, çok eşlilik / tek eşlilik, Vlog kültürü, gazetecilik, marka yönetimi ve halkla ilişkiler, hackerlık hepsi işin içinde var. Biraz Kanadalı liberalliğiyle de olsa gerek, reklam kampanyaları çok eğlenceli. “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” şiarını sonuna kadar kullanıyorlar. The Impact Team’in kimliğinin sonuna dek saklanması da izleme keyfini artıran bir unsur. Web site görselleri de güzel hazırlanmış. Artık gerçek suç hikâyeleri bolca sanal dünyada gerçekleştiği için bu konu önemli.  

En az neyi sevdin?

Sevmediğim bir şey olduğunu söylemem zor. Belki bu sızdırmanın mağduru olan daha çok kişiyle konuşulabilirdi. Tabii bu konuda yüzünü saklamadan konuşmak da her yiğidin harcı olmasa gerek. Daha çok hayat hikâyesi izleyebilirdik. Hoş bu da içimizdeki schadenfreude canavarının açlığından olabilir. Ayrıca intiharların bile yaşandığı bu konudan bahsederken, psikoloji üzerine uzman bir konuk da fena olmayabilirdi. 

Modunu nasıl etkiledi?

Yukarıda da bahsettiğim gibi çok fazla fenomene değinmesi nedeniyle durdura durdura izledim. Şaşkınlık olsa gerek genelde hissettiğim. Özelikle YouTuber’lıkta şöhret yakalamanın bu kadar kolay olması, bilmediğimiz bir şey olmasa da çok ilgi çekiciydi.

Bunu seven şunları da sever

Geçen sene ABC’de aynı konuyla ilgili bir belgesel daha yayımlanmış. The Ashley Madison Affair mağdurları ve tanıkları aktörler tarafından canlandırılmasıyla esprisini bulmuş. Ama sanırım bu yazıda bahsi geçen belgesel daha derli toplu anlatıyor olayı. Yine internet üzerinden bir sahtekârlık işi olan The Tinder Swindler da bu türün başat işlerden biri. 

Soru işaretleri / varsa açtığı tartışmalar

Asıl tartışma internet güvenliği olsa da tek eşliliğin getirdiği yüklerin daha fazla ön planda olduğunu düşünüyorum. Sonuçta 10 senede dünya çapında 40 milyon civarı kullanıcıya ulaşmış bir siteden bahsediyoruz. Bu boşa olmasa gerek. Evlilik müessesesi, sadakât kavramı gibi konuların daha çok “sağlıklıca” tartışmaya açılması gerekiyor belki de.