Aşk, kıskançlık ve sanata dair: “Pineapple”

İngiliz sinemacı Max Lincoln’ın yönettiği kısa film Pineapple, merkezine Londra’da yaşayan Jude-Taz çiftini koyuyor. Jude, büyük hayaller kuran tutku dolu genç bir sanatçıdır. İşleriyle ilgilenen sanat simsarının sürpriz ev ziyaretinde kendi işlerine yönelik olumsuz yorumlar duyduktan sonra, kanepede uyuyan kız arkadaşı Taz’in ansızın sanat dünyasında bir fenomene dönüştüğünü izlemek zorunda kalmıştır.

Peşinden koştuğu, yıllarını adadığı hedeflere; sevdiği kadının “kaza” sonucu şip-şak ulaştığını sindirmeye çalışan Jude’u içinde kabaran kıskançlıkla baş etmeye çalışırken izliyoruz. Hem bir aşk ilişkisinde dengelerin ne denli hızlı değişebileceğini hem de parıltılı sanat dünyasının hayrete düşüren dinamiklerini işliyor Pineapple. Finalinde de neyin sanat olduğu neyin sanat olmadığına dair o muğlak çizgiye dair düşüncelere sevk ediyor.

Yönetmen Lincoln, büyüdüğü Doğu Londra’da ziyaret ettiği küçük galerilerde işlerini gördüğü sanatçıların yaşantılarına ve nasıl insanlar olduklarına dair düşünmeyi sevdiğini söylüyor. Pineapple’da da bu pratiklerinden epey ilham almış.