Seyirciden hiçbir şey saklamayan oyun: Balina ekibiyle konuştuk

Röportaj: Hande Sönmez

Darren Aronofsky tarafından çekilen, başrol oyuncusu Brendon Fraser’a Oscar heykelciği getiren 2022 yapımı The Whale / Balina, aslen Samuel D. Hunter tarafından kaleme alınmış bir tiyatro oyunu. Türkiye’de de Craft Tiyatro, Zorlu PSM ve Freestage ortak yapımı olarak sahnelenen Balina; İbrahim Çiçek yönetmenliğinde; Enis Arıkan, Şebnem Bozoklu, Helin Kandemir, Yağız Can Konyalı ve Emine Evirgen’i buluşturuyor. Orijinal bir dekor, parlak bir oyuncu kadrosu ve müthiş bir metnin birleşimi olan Balina’yı yönetmeni İbrahim Çiçek ile oyuncularından Helin Kandemir ve Yağız Can Konyalı’dan dinledik. 

“Balina’nın konusu, hayatta en çok anlatmayı sevdiğim kaybetmek üzerineydi ve benim yapmaktan başka şansım kalmamıştı.” – İbrahim Çiçek

Seçtiğin oyunlarla kurduğun bağa, onları ne kadar içselleştirdiğine tanık olan biri olarak ilk sorum: Balina senin için “Bu oyunu yapmalıyım” noktasına nasıl geldi?

Her oyunun bir zamanı, hayatta bana getirdikleri ve benden götürdükleri olduğuna inanırım. Balina ile kesişmemiz üç yıl önce oldu. Film henüz ortada yoktu ve o zamanlar hayatımda olan biri tarafından bu oyunu yapmam gerektiği söylenmişti bana. Oyunu okudum, Aronofsky filmini yapacaktı, konu hayatta en çok anlatmayı sevdiğim kaybetmek üzerineydi ve benim yapmaktan başka şansım kalmamıştı.

Balina’nın bir yönetmen olarak sende iştah kabartan tarafları neydi?

Balina beş oyuncusuna da performans alanı tanıyan bir oyun. Bu anlamda birçok oyunda olmayan bir oyun alanı sağlıyor tüm ekibe. Aile, kayıp, din baskısı, geç kalınmışlıklar gibi evrensel temalar üstüne kurulu ve bu nedenle de dünyadaki her insana hitap edebiliyor. Bir de sanırım seyirciden hiçbir şeyi saklamıyor olması ve hep birlikte bir yolculuğa tanık oluyor olmamız beni oyuna çeken taraflardı.

Fotoğraf: Cem Gültepe

Cast’ı oluşturma sürecinden de biraz bahsedebilir misin?

Enis benim izlemeyi çok sevdiğim, çalışmak istediğim ve çok yetenekli bulduğum bir oyuncu. Tiyatroya olan tutkusu ve bu alandaki sürekliliği de herkesin takdiri. Bir yıl önce onu aradım ve bu oyunu yapmamız gerektiğini, bizlerin onu Garaj ve Dot’ta oynadığı oyunlardan çok iyi bildiğimizi ama yeni neslin de onun tiyatroda ve dramda ne kadar başarılı olduğunu görmesinin ne kadar güzel olacağını söyledim. O da metni okuduktan sonra çok heyecanlandı ve o heyecan giderek büyüdü. Şebnem’in bu yolculukta yanımızda olmasını çok istedik. Ben bir yandan, Enis bir yandan Şebnem’i ikna etmeye çalıştık ve başardık. Şebnem’in işe yaklaşımı, pozitifliği benim için yeni bir deneyimdi ve çok şey öğrendim ondan. Yağız önceden arkadaşım olan, yine sahnede izlediğim yüksek enerjili, sempatik, kendine baktıran bir oyuncu ve birlikte bir şeyler yapmak istiyorduk; onu da arayınca birlikte bir şeyler yapmanın heyecanıyla aramıza katıldı. Emine benim daha önce eğitim sürecinde çalıştığım bir oyuncuydu ve ilk tiyatro deneyimini benimle yaşamasını istemiştim. Oyuna da çok yakıştığını düşünüyorum. Son olarak da Ellie rolü için gerçekten o yaşta bir oyuncu olmasını istedim ve aramaya başladım. Helin 19 yaşında, kendisi için kolay olmayan tesadüflerle bu oyuna geldi ve tüm kalbiyle elinden geleni yapıyor. Onun için büyümenin adımları sanırım Balina ile atılıyor.

Balina’nın komedi tarafı senden beklemediğimiz kadar ve en az dramı kadar ön plandaydı. Seni tanıyanları şaşırtan bir karar. Sebebi nedir?

Bunun görünen bir şey olması beni mutlu ediyor çünkü hayat aynı yerde durmuyor, ben aynı yerde durmuyorum. Evet, genel olarak benzer duygulara sahip oyunları yapıyorum ama ben her zaman benzer yerlerde olmuyorum. Daha az dikte ettiğim, seyirciye daha çok alan tanıyan ve her şeye rağmen hayatın devam ettiği bir anlatı kurmak istedim. Ayrıca hayatımın sanırım başka bir dönemine geçiyorum ve Balina bu geçişin ilk yansıması.

Fotoğraf: Cem Gültepe
“Metinle, çözülmeyecek türden bir savrulmuşluk hissi üzerinden bağ kuruyorum.” – Yağız Can Konyalı

Balina’da bir oyuncu olarak yer alma motivasyonundan bahsedebilir misin?

Genel olarak oynadığım her karakterin bir öncekinden farklı olmasına dikkat ediyorum. Elder Thomas rolü de böyle bir roldü. Bir de yönetmenimiz İbrahim Çiçe) ile birlikte bir şeyler yapmak istiyorduk; bu oyuna kısmet oldu. Tüm oyuncu kadrosunun ve ekibin çok iyi olması da ayrı bir motivasyon oldu benim için.

Balina’nın sende uyandırdığı en yoğun duygu neydi? Metinle nasıl bir bağ kuruyorsun? 

Derin bir yalnızlık duygusu hissettiriyor bana duygusal olarak ve korku. Çözülemeyecek türden bir savrulmuşluk hissi üzerinden bir bağ kuruyorum metinle.

Karakterini temellendirirken ve onu şekillendirirken özellikle dikkat ettiğin noktalar neydi? 

Bir kimliğin içinde olmasına rağmen, aslında o kimlikten çok uzak biri oluşu üzerinden ilerledik. En temelde dikkat ettiğimiz buydu.

Balina, oynadığın tüm oyunlar arasında sende nasıl bir yerde duruyor? 

Psikolojik yoğunluğu ağır bir oyun yapı olarak. Zorlandığım çok an oldu. Oyunculuğum adına yeni keşfettiğim ve unuttuğumu fark ettiğim yönlerim açığa çıktı!  Ama en önemlisi, Balina benim kişisel yaşamımı olgunlaştırdı diyebilirim.

Fotoğraf: Cem Gültepe
“Kendimi ne kadar şanslı hissettiğimi anlatacak bir kelime yok defterimde.” – Helin Kandemir

Balina’da bir oyuncu olarak yer alma motivasyonundan bahsedebilir misin?

Dönüşüp dönüştürmek… Aile, kolektif olarak özellikle bu ülkenin çok yaralı olduğu bir konu. Bu noktada oyun çok empati kurdurabilir. Hemen hemen her yaştan ve deneyimden seyirciye bir noktada temas edebilir. Bizim “performe” ettiğimiz karakterlerin şu an bile birinin evinde ya da kalbinde yaşıyor olması fikri yaptığımız işi, bir iş olmanın ötesine taşıyor bence.

Çok esaslı bir baba-kız ilişkisi izliyoruz Balina’da. Deyim yerindeyse terapi etkisine sahip bir metin var karşımızda. Prova süreçleri, hazırlık süreçleri nasıl geçti?

Üç aya yakın bir prova süreci geçirdik. Ağır bir metin içerisinde kaldığımız için buralarda derinleşmek ciddi bir zaman, efor ve psikoloji istiyor. Birbirinden yetenekli ve üretken insanlarla aynı sahneyi paylaşıyorum. Birlikte bir üretim sürecinin içinde kalmak beni insani olarak da çok genişletti.

Enis’le beraber bir balina dövmesi de yaptırdınız. Oyunla kurduğunuz bağ tartışılmaz ama senden onu da detaylıca dinlemek isteriz.

Daha önce hiç dövme yaptırmamıştım. Bir deneyimle onu ömrüm boyunca vücudumda taşıyacak kadar derinleşmek fikri beni hep korkuttu. Şimdi gerçekten hayatıma eşsiz insanlar, güçlenme ve dönüşüm getirdiğim bir hikâyenin içindeyim. Dövmem benimle kalacak. Bedenim onunla büyüyecek ve rengi solduğunda bile bu oyun onunla hep diri kalacak.

Sahnede yer aldığın ilk oyunun. İlk tiyatro deneyimin nasıl gidiyor? Neler hissediyorsun?

Çok değişken. Kimi zaman çok güçlü ve çok özgüvenli, kimi zaman çok kaygılı ve çok tedirgin hissettiriyor. Tamamen içinde şeklimi bulduğum, performansımı ve ruhumu genişlettiğim biricik bir sürecin parçasıyım. Kendimi ne kadar şanslı hissettiğimi anlatacak bir kelimem de yok defterimde. Bu aralar sahneyle devam etme yetisi geliştirmeyi öğreniyorum.

Giriş görseli: Cem Gültepe