Arşivden: Kim Gordon’un kendini ifadesi Bechdel testini geçebilir mi?

Kim Gordon’un, Şubat 2015’te yayınlanan, terapi niyetine kaleme almış olması muhtemel Girl in a Band kitabı ve bu kitabın Manchester’daki tanıtım etkinliğinin üzerine bünyede yükselen tuhaf hisler ve sorgulanması gereken muğlaklıklar…

Yazı: Gözde Naiboğlu  –İllüstrasyon: Duygu Topçu Nisan 2015, Bant Mag. No:39

Dave Haslam, Kim Gordon’u, geçtiğimiz ay yayımlanan kitabı Girl in a Band’in tanıtım turnesi kapsamında Manchester’da sahneye davet etmeden önce, bundan tam 30 yıl evvel aynı gün Sonic Youth ile yaptığı röportajda gruba bu soruyu sorduğunu utanarak anlatıyor. Gururla Sonic Youth’u nasıl evinde ağırladığından, Kim Gordon’un ise bunu hatırlamayışından bahsediyor… Hem az sonra sahnede oluşacak iç gıcıklayıcı tuhaf ruh hâlini röportaja daha başlamadan mizahla kırmak, biraz da hayran güzellemesiyle ortamı yumuşatmak için olsa gerek.

Ancak Haslam/Gordon röportajının tonu 30 yıl sonra neredeyse aynı yavanlığı yakalamış gibi. Sorular kitaba hızlıca göz gezdirmiş birinin ağzından utanarak dökülüyormuş hissi uyandırıyor. Gordon ise kitapta yazdıklarına ek olarak en ufak bir şey söylemiyor ve çok rahatsız görünüyor. Kitabın arka kapağındaki alıntıda Gordon soğuk, gizemli ve ketum görünümünün ardında ne kadar utangaç, duyarlı ve savunmasız olduğundan bahsediyor; kim bilir bu basit öz analizi kaç defa kaç kişiye tekrarlamak zorunda kalmıştır. Yine de sahnedeki Gordon ne üzerindeki bakışlarla, ne de kendisine sorulan sorularla barışık gibi. Her şey bir zorunluluktan doğmuş gibi sanki. Zaten bir noktada da ağzından çıkıveriyor, “Bu turneler ve kitap satışları şu andaki asıl gelir kaynağım”… Sonic Youth’un 30 yılın ardından Ekim 2011’de dağıldığının resmî olarak açıklanmasından beridir Kim Gordon verdiği her röportajda kendini ifade etme güçlüğünün bir adım ileri derecesini yaşıyor olsa gerek. Girl in a Band de bu durumu kabullenmeyişinin ve kendini ifade etme baskısının aceleye gelmiş bir ürünü gibi.

Gordon, 2013 yılında bir moda dergisine verdiği röportajda, birlikte Sonic Youth’u kurduğu eski kocası Thurston Moore tarafından aldatılması üzerine grubu  ve evliliklerini feshettiklerini bu ketum imajından beklenmeyecek bir açıklıkla anlatmıştı. Bu röportajın üzerine feminist blog Jezebel ile Thurston Moore, Twitter üzerinden laf dalaşına girmiş, olayın magazin boyutu büyümüştü. Bu akşam sahnede Moore’dan ve meşhur boşanmadan hiç bahsedilmese de kitabın yoğun olarak bu ayrılığa odaklandığını söylemek yanlış olmaz. Gordon’ın öfkesinin de azalmadığını ve kitabı bir nevi terapi niteliğinde kaleme aldığını tahmin etmek de zor değil. Kitabın ilk bölümünde Gordon, Sonic Youth’un Güney Amerika’daki en son turnesinin kendisi için ne kadar zor geçtiğini ve burada kendisini ne kadar yalnız hissettiğini dokunaklı bir dille anlatıyor. Buenos Aires’teki final konserinde Moore’un sahnedeki rahat duruşunun kendisini ne kadar rahatsız ettiğini, hattâ bir noktada seyirciye bu durumla ilgili bir şeyler söylemek istediğini açıklıkla kelimelere dökerken kendisini bu gibi hareketleri sahnede sık sık yapan Courtney Love ile (Love’ı kınayarak) kıyaslıyor. “Böylesi kişisel bir beyanı sahnede yapmanın ne faydası olabilirdi ki?” diyor ve bu kişisel beyanatı kitabına saklamış bulunuyor.

Yazının tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:39’a ulaşabilirsiniz.