Bant Mag. No:40'tan // Akıl kaçırmak için yeni neden: ‘’Ex-Machina’’

Alex Garland’ın yönettiği ve geçtiğimiz ay dünya prömiyerini gerçekleştirdiği SXSW’de bilim-kurgu hayranlarını yepyeni tartışmalara gark ederek heyecandan çıldırtan Ex-Machina, bir film değil, bir mesele olarak ele alınmayı hak ediyor.

Yazı: Sevgi Yüksel

Alex Garland’in yeni filmi Ex-Machina’yı büyük bir zevkle izledim. Zaten iyi bilim kurgu filmi bulmak zor, bir de uzun zamandır filmlerde sadece zamanda ve uzayda yolculuk gibi konular ele alınıyordu. Sonunda görsel efektlerin değil de ilginç fikirlerin ön planda olduğu, yapay zekâyla ilgili bir film! Bilim kurgu dendiğinde 2001, Blade Runner, Battlestar Galactica düşünüp yüzünüze gülümseme gelenlerdenseniz, Ex-Machina’yı kaçırmayın. Film hem komik, hem büyülü, hem bazen kan dondurucu şekilde gerçekçi, hem de bazen saçma sapanlığı içinde rahatlatıcı. Ama benim yazmak istediğim şey filmin eleştirisi değil, filmin ele aldığı konu.

Film özünde yapay zekâyla ilgili eski bir tartışmayla ilgili. Tartışmanın birçok boyutu var, ama belli başlı iki soru öne çıkıyor. (1) Yapay bir varlık hiçbir zaman bir insan zekâsına ya da bilincine ulaşabilir mi? (2) Yapay bir bilincin varlığını nasıl belirleyebiliriz? Siz de benim gibiyseniz, çoktan, böyle bir tartışma için bilinç, zekâ gibi kavramların netleşmesi gerektiğini düşünüyorsunuzdur. Bu endişeleri şimdilik bir kenara bırakın. Tartışmaya bir yerden başlamak gerek.

Ex-Machina’da, dünyanın en büyük internet arama motorunun sahibi rolündeki Oscar Isaac, elinde olan bütün veriyi kullanarak Ava adında bir robot yaratıyor. Çalışanlarından Caleb’i de, Ava’yı test etmekle görevlendiriyor. Bundan sonra filmin çatışmasını üzerine kurduğu nihai soru ise şu: Ava, yaratıcısı dışında birini, zekâ ve bilinci olduğuna ikna edebilecek mi? Aslında bu soru, yapay zekâ fikrinden daha eski ve temel bir konuyla ilgili. Tartışma Platon’a, Descartes’a kadar uzanıyor. Ben kendi bilincimin farkındayım. Başkalarının da benim gibi davrandığını, konuştuğunu görüyorum, ama başkalarının bilinçli olduğunu nasıl biliyorum?

Bu ikilemin bir başka boyutu da, bir bütünün, onu oluşturan parçalarının ötesinde bir şey olup olmadığı. Yani beynimi, vücudumu oluşturan fiziksel varlığı gözlemleyebiliyorum, parçalarını anlayabiliyorum, başkalarının da benzer şekilde oluştuğunu görebiliyorum. Ama bir şekilde ben moleküllerin ve nöronların bileşiminden öte bir varlığım. Başkalarının da bilinçli olduklarına dair inancım, bir anlamda gözlemlerimin mantıksal bir sonucu. Ama bir yandan da hiçbir zaman kendimi bildiğim gibi bir eminlikle bilemiyorum.

Yazının tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:40’a ulaşabilirsiniz.