Bant Mag. sordu, ilk EP'sini geçtiğimiz hafta yayınlayan Mr. Mina cevapladı

Hayyam Stüdyoları’nda kaydedilen ilk EP’si Choice Parade, Pt. 1: A Wan Parable‘ı geçtiğimiz hafta Who Are We Who We Are etiketiyle dijital platformlarda yayınlayan İstanbullu ekip Mr. Mina, EP’den önce yayınladığı canlı performans videoları ile dikkatimizi çekmişti. Haziran ayının sonunda Prag’da gerçekleşen United Islands Festival’da sahne alan ekipten Yağız Nevzat İpek’le, grubun ilk EP’sini konuştuk.

İlk EP’niz geçtiğimiz günlerde Who Are We Who We Are tarafından yayınlandı. Bize biraz albümün hazırlık sürecinden bahseder misiniz? Ne zaman, nerede, kimlerle kaydedildi?
Halihazırda repertuarımızda bulunan 10 civarı bestenin arasından albümde bulunan 5 şarkıyı seçip beste ve aranjmanların üzerinde birkaç ay kafa patlattık. İçimize sinen bir kıvama geldiklerinde prodüktörlüğümüzü üstlenen arkadaşımız Arda Erboz ile birlikte tüm yönleriyle şarkıların üstünden geçtiğimiz bir “pre-production” süreci geçirdik. Bu süreç daha çok aranjmanları basitleştirmekle ve daha ilk albümümüze kafamızdaki fikirlerin hepsini sıkıştırma eğilimlerimizi kontrol altına almakla geçti. Kayıt (dostlarımız Seçil Kuran ve Feryin Kaya’nın da yardımlarıyla) Hayyam Stüdyoları’ndan Sinan Sakızlı ve Can Aykal’ın ellerinden çıkma. Hayyam kesinlikle Türkiye’nin en iyi kayıt stüdyolarından biri; ne kadar methetsek az. Kayıtta emeği geçen insanların her biri zaten ayrı birer güzellik ve mutluluk kaynağı.

Mr. Mina’yı hiç dinlememiş birine EP’yi tanımlayacak olsaydınız hangi sıfatları kullanırdınız?
Puslu, karmaşık, değişken, bordo/kırmızı, jazzy-sert, naif.

EP’nin isminden, söz konusu kaydın bir serinin ilk bölümü olduğu izlenimi çıkıyor. Bundan sonraki albümleriniz, yayınlarınız birbirini takip edecek bir kurguda mı olacak?
Bu albüm 3 parçadan oluşacak bir hikayenin ilki, ve bu hikayeyi bir gün tamamlamak istiyoruz. Ama Mr. Mina olarak “bir sonraki yapacağımız iş Choice Parade Pt. 2 olacak” demek de istemiyoruz. Gelecek için hayalini kurduğumuz bir çok fikir var ve hangi projeleri ne sırayla hayata geçireceğimizi zaman gösterecek.

Geçtiğimiz haftalarda Prag’da gerçekleşen United Islands Festival’da çaldınız. Sizin için nasıl bir deneyimdi?
Avrupa seyahatleriyle ilgili tek bir prensibimiz var: Yemek ve içmekle geçmeyen her an kaybedilmiş bir andır. Prag bu yönden oldukça tatmin ediciydi. Yeme içme faslının dışında farkettiğimiz bir şey: Prag’da herkes müzik dinliyor, her tür müzik dinliyor ve sanıyoruz her zaman dinliyorlar. Zira saat sabah 11’de bile festivalde makul sayıda insan vardı. Akşamüstü 4 gibi de tüm festival alanı dolmuştu ve büyüklü küçüklü kim çıksa sahneye dinleniyordu. Bu bize oldukça acayip geldi, görmeye alışık olduğumuz bir manzara değil pek maalesef.
Bunun yanında herkesin işini ne kadar büyük bir özveri ile ve doğru yaptığını görmek oldukça etkileyiciydi. İnsan kendini değerli hissediyor gerçekten…

stanbul sahnesinin nispeten yeni ekiplerinden biri ve önceden çeşitli gruplarda dinlediğimiz müzisyenlerin de yer aldığı bir ekip olarak, yerli sahneyle ilgili gözlemleriniz neler? Sizi heyecanlandıran, kendinize yakın bulduğunuz gruplar / müzisyenler kimler?
Türkiye’nin genel sosyal ve ekonomik gerçekleri indie müzik ekosisteminde de geçerli. Fark olarak, bu piyasadaki insanların daha samimi güdülerle hareket ettiğini düşünüyoruz; fakat samimiyet milli kusurumuz olan özensizliğe çare değil. Bu ekosistemde müzisyenlerin iyi işler ortaya koyabilmek için organizasyon, lojistik, pazarlama, teknoloji, görsel sanatlar vb. çok çeşitli işlere emek harcaması gerekiyor, bu da müziklerini geliştirmeye harcayabilecekleri zaman ve enerjiden kaybetmeleri anlamına geliyor. Temel gözlemimiz budur.

Bizi heyecanlandıran gruplardan bahsedersek, öncelikle bizden daha önce bunu başarıyla yapabilmiş ve bize belki biz bile farkında olmadan yol göstermiş bir çok iyi sanatçı/grup var. 123, Gevende, Nekropsi, Kara Orkestra gibi kendilerine has soundlarla şu ana kadar Türkiye’de çok iyi işler yapmış,underground sahneyi yalnizca niş bir sosyal çevreye değil, beklentisiz müzik dinleyicisine de ulaştırabilmiş önemli bir çok grup var. Aynı şekilde daha yakın dönemde ortaya çıkan Ah! Kosmos, Adamlar, Nekizm, Fakap, On Your Horizon, The Away Days gibi birçok iyi proje de mevcut. Burada bizim için önemli olan bu grupların soundlarından çok, belli ve istikrarlı bir estetik anlayışı olan müzisyenlerin bir araya gelip kulağa oldukça hoş gelen işler ortaya çıkarması. Dinleyiciye kalan da öznel beğenisine göre bu gruplardan hoşuna gidecek olanları keşfetmek, müziğin büyüleyici bir şekilde anlık olarak üretildiği konser mekanına giderek müziği, sanatı, estetiği ve paylaşımı kutladığımız bir ritüele ortak olmak.

Mr. Mina’nın ilk EP’sine iTunes üzerinden ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz. Grup hakkında detaylı bilgiler içinse sizi buraya alalım.