Beklentileri değiştirmeye çalışma hâli: Gülin Kılıçay

17 Aralık Cumartesi günü Bant Mag. Mekân’da açılacak Mevsimler – Fasıl IV sergisinde Suriyeli sanatçı Maram Maatouq ile birlikte işlerini ilk kez izleyiciyle paylaşacak Gülin Kılıçay’dan resimle arasındaki ilişkiyi dinliyoruz.

Yazı: Ekin Sanaç 

Gülin Kılıçay’ı müzik ve performans alanlarında Büyük Ev Ablukada ve Heranherşeyolabilir olarak yaptığı işlerle yakından tanıyoruz. Büyük Ev Ablukada’nın duman renkli vokali, bir süredir Öyküm Elif ile Heranherşeyolabilir adlı yeni bir müzik projesiyle karşımızda. Tiyatrodan ayrıldıktan sonra müzik ve resim alanlarında çalışmalara hız veren Kılıçay, 17 Aralık Bant Mag. Mekân’da açılışı yapacak Mevsimler – Fasıl IV’te birkaç yıldır yoğunlaştığı resim çalışmalarını kendi deyişiyle “ilk kez tanımadığı insanlarla paylaşıyor” olacak. Yaptığı işlerde her zaman özgürleştirici üretim deneyimlerinden ilham alan ve farklı olasılıklara alan tanıyan Kılıçay’ın sergide yer alan portre çalışmaları da benzer heyecanlarla kalıplardan sıyrılıyor. Mevsimler – Fasıl IV’te Suriyeli sanatçı Maram Maatouq ile Bant Mag. Mekân’da işlerini ilk kez izleyiciyle paylaşacak Gülin Kılıçay’a resimle arasındaki ilişkiyi anlattırdık.

Image

İlk çizdiğin resmi hatırlıyor musun? Resim yapmaya başladığında seni harekete geçiren duygu nasıl bir duyguydu? Biraz tarif edebilir misin?

İlk çizdiğim resmi hatırlamıyorum ama okulda sevdiğim bir dersti resim. Ama o zamanlar tiyatro için daha hevesli ve heyecanlıydım. Fakat 2009 yazında değişik bir döneme girdim. Bir kutu suluboya alıp içime kapandım diyebilirim. İlk kez o zaman çizmenin etrafla ilişkiyi kestiğini, kimsenin karışmadığı bir alan olduğunu hissettim. Çoğunlukla kalabalık ekiplerle çalıştım ve çok da sevdim bunu. Ama işte o dönem için ev arkadaşım diyor ki “Yüzümüze bakmadan çiziyordun. Sadece arada cevap veriyordun”. Bir nevi “Dokunma bana” der gibi çizmeye başladım yani. Duygumu böyle tarif edebilirim.

Farklı alanlarda üreten bir sanatçısın. Ne kadar zamandır resme yoğunlaşıyorsun?

Tiyatrodan ayrılınca müzik ve resme yoğunlaştığımı söyleyebilirim. Üç yıldır da söz vermiş gibi çiziyorum.

Resimlerinde kendi dilini bulup keşfederken nasıl yollardan geçtin?

Sulu boyayla başladım ama hemen daha yoğun renkler istedim. Hep kırtasiyeleri seven, bakkala gittiğim kadar kırtasiyeye de giden biri olmuşumdur. Sonra renkte istediğim şeyi akrilikle buldum. Yağlı boya zaman zaman… Genellikle kâğıdı masaya koyup kurgulamadan başlıyorum. Ve bir şekilde hep şaşırıyorum. Bazen gerçek şeyleri çizmeye çalıştım ders gibi. Kafamdakiyle çizdiğim arasındaki ince fark beni eğlendiriyor. Resimle ilgili bütün yollar ferah ve zevkli geliyor bana. Gece herkes uyurken çizmek de.

Resim yapmanın senin için oldukça yoğun bir süreç ve çalışma olduğunu anlıyoruz. Çalışma ortamın ve üretim ritüellerinden biraz bahsedebilir misin?
Çalışma ortamım evdeki odam. Masamın üstünü girişeceğim işe göre düzenlerim. Çeşitli dönemsel şarkı listeleri yaparım, onları dinlerim. İlla da bir mum yakarım. Zamanın geçişini mumda görmek bir iki yıldır takıntı gibi. Başladığım resmi bitiriyorum mutlaka. Ertesi gün ya da başka zaman bir şey yapılmamalı gibi geliyor. Bu konuda mücadele ediyorum kendimle.

Sabırsızım. Bir girip üç saatte bitirmek iyi geliyor herhâlde. Yaptım bitti. Oh.

Resimlerinde de Heranherşeyolabilir adlı projen gibi diğer işlerinden de aşina olduğumuz bir nevi dürtüsel üretimi kucaklama ve kalıpları ve beklentileri reddetme dinamiği söz konusu…

Kalıpları, beklentileri değiştirmeye çalışma hâli var. Bu benim dürtüsel isteğim oluyor. Hep yeni bir şeye doğru yol almak heyecanlı geliyor. Bir de biz de şimdi yaşıyorken görüp duyup yaşadıklarımızla olan bağlantıları üretmeliyiz ki bu zamanın etkisi bir şeye dönüşsün. Bir de güzelden çok çirkin ilgimi çeker. Yani beklentilerle çok ilgilenmiyorum sanırım.

gulin

Röportajın devamını Bant Mag. No:54’ten buraya tıklayarak dinleyebilirsiniz.