Beyazperdenin şairleri, romancıları: Gerçek yazar biyografileri

Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı için yarıştıktan sonra yaz ortalarına doğru gösterime giren ve Thomas Wolfe’un edebiyat dünyasındaki yükselişini konu eden Genius’tan yola çıkarak beyazperdenin gerçek şair ve romancıları arasında gezinelim dedik.

Yazı: Melikşah Altuntaş – İllüstrasyon: Muhammed Ali Yüzen

AN ANGEL AT MY TABLE (1990)
Hangi yazar: Janet Frame (Kerry Fox)

Yeni Zelanda’nın gelmiş geçmiş en ünlü kadın şairlerinin başında gelen Janet Frame’in otobiyografik öyküsünden uyarlanan bu Jane Campion harikası, iki buçuk saati aşkın süresince Frame’in 1920’li ve 1930’lu yıllara yayılan hayat öyküsü ve sancılarını başarıyla beyazperdeye taşıyan nefis bir film. Campion’ın Yeni Zelanda televizyonunda da seri halinde yayınlanan projesinde, Frame’in sekiz yıl yattığı akıl hastanesindeki sürece nasıl geldiğini, sonraki dönemlerde kaleme aldığı ve zihinlere kazınan dizelerinin nasıl ortaya çıktığını, usta işi bir anlatım ve büyüleyici bir romantizmle izliyoruz.

IRIS (2001)
Hangi yazar: Iris Murdoch (Judi Dench ve Kate Winslet)

İngiliz edebiyatının usta kalemi Iris Murdoch’ın geçmişten günümüze uzanan hikâyesini, eşi John Bayley’nin katıksız aşkı üzerinden anlatan bu Richard Eyre melodram, Murdoch’ın çarpıcı sanatçı kimliğini oluşturan parçalarla, Bayley’yle yakaladıkları ömürlük romansı başarıyla harmanlıyor. Kate Winslet’ın kalıbına sığmayan bir özgün ruha büründüğü gençlik dönemini, Judi Dench’in ise yakalandığı Alzheimer hastalığıyla cebelleştiği olgunluk dönemini kusursuz birer performansla canlandırarak Oscar adayı oldukları Iris Murdoch’ın hikâyesi, her daim kırılgan, zorlayıcı ve ilgiye muhtaç çok sayıda romancının da izlerini taşıyor.

capote

CAPOTE (2005)
Hangi yazar: Truman Capote (Philip Seymour Hoffman)

Edebiyat tarihinin soğuk, mesafeli ve karanlık münzevisi Truman Capote’nin elinden, divalara layık, enerji dolu bir Tiffany’de Kahvaltı nasıl çıkabilmiş hayret doğrusu. Zira yönetmen Bennett Miller’ın reji becerisini, Hoffman’ın Oscar ödüllü performansıyla da katmerleyerek köpürttüğü Capote, yazarın karanlık tarafla ilişkisine ve gerçek bir cinayetten yola çıkarak kaleme aldığı Soğukkanlılıkla’ya odaklanarak yazarın bilinenin ardındaki yüzünü gözler önüne seriyor. Birkaç yıl önce talihsiz şekilde kaybettiğimiz, sinema tarihinin en yetenekli oyuncularından Hoffman’ın her anını unutulmaz kıldığı performansıyla yazarın dünyasını çok katmanlı bir hale getirdiği film, Capote’nin yazdıklarına ilgi duymayan seyirciyi bile birka romanını karıştırma eğilimiye doldurup taşırarak sinema salonundan uğurluyordu.

FACTOTUM (2005)
Hangi yazar: Hank Chinaski adı altında bir Charles Bukowski (Matt Dillon)

Norveç sinemasının nevi şahsına münhasır ustalarından Bent Hamer’ın kendi ülkesinde çektiği birkaç gönülçelen nefis filmin ardından ilk kez İngilizce çektiği ve setini Amerika’ya kurduğu filmi, yeraltı edebiyatının sorunlu kahramanlarından Bukowski’nin aynı adlı romanından, kendisinin bir tür alter-egosunu merkeze alarak gerçekleştirilmiş bir uyarlama. Matt Dillon’ın canlandırdığı arlanmaz bir aylak adam olan Hank Chinaski, içki, kumar ve kadınlar arasında yazarak yolunu bulmaya çalışan bir Bukowski izdüşümü olarak, yazarın duygu dünyasının yakın plan röntgenini çekiyor. Bukowski’nin bizzat kaleme aldığı Barfly ile de ruhani bir benzerlik yakalayan film, özellikle bu kült edebiyat kahramanının katıksız hayranları için benzersiz bir hazine niteliğinde.

Dosyanın tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:51’e ulaşabilirsiniz.