Bir İstanbul nostaljisi olarak yazlık sinemalar

Yazı: Merdan Çaba Geçer

Enflasyon sebebiyle kültür sanat etkinliklerinin el yakması, pandemi sonrası sinema salonlarının daha az rağbet görmesi ve dijital platformların hayatımıza girmesiyle sinema biletlerindeki satışların iyiden iyiye düştüğü bir zaman dilimindeyiz. Sinemalara bütçe ve zamanın daha fazla ayrılabildiği yakın geçmişten bile daha önce, yazlık sinemalar gibi -bugün kimi etkinlikler dışında neredeyse nostaljik bir hisse karşılık gelen- film izleme alışkanlıkları vardı. Kendine has bir büyüsü olan bu işletmeler, bir zamanlar mahalle kültürünün değerli bir parçasıydı.

Külliyatında Eski İstanbul Sinemaları: Düş Şatoları, İlk Türk Filmleri, İstanbul’un Deniz Hamamları ve Plajları gibi çalışmaları bulunan gazeteci ve sinema yazarı Burçak Evren; yazlık sinema kültürüne yakından bakan İstanbul’un Yazlık Sinemaları Tarihi: Düş Bahçeleri kitabını yayımladı. İBB Yayınları’ndan çıkan 480 sayfalık çalışma, İstanbul’u ilgi çekici bir perspektiften ele alıyor ve sadece yazlık sinemaları değil; Türkiye sinema tarihini, ülkenin ekonomik ve sosyolojik gelişimini, sinema emekçilerini, sinemaya gönül vermişleri de odağına alıyor.

“Yazlık sinemaları ayrıcalıklı yapan ya da geçmişe duyulan özlemi unutulmaz kılan, ne içilen gazoz ne tahta sandalyeler ne de çitlenen çekirdeklerdi.” deniyor arka kapak yazısında. Evren, yazlık sinemaların cazibesini, bütçe dostu yapısıyla erişilebilir olması kadar kuşaklararası bir köprü kurmasında buluyor: “Onları farklı kılan; perdesinde, sahnesinde sunulan gösterileri, birbirinden farklı üç kuşağı birleştirmeyi başarabilen çekiciliklerinin yanı sıra küçük bir ücret karşılığında ailecek ve mahallece izlenebilme özelliğiydi.”

İstanbul’un Yazlık Sinemaları Tarihi: Düş Bahçeleri’ni, İBB Kültür AŞ’ye ait İstanbul Kitapçısı’ndan edinmek mümkün.

Giriş görseli kaynak: Üsküdar Belediyesi Arşivi