"Birbirinden farklı ama diğer 3’ünü anlayan 4 eleman": İlhan Erşahin's İstanbul Sessions

Üçüncü stüdyo albümü İstanbul Underground‘u geçtiğimiz ay yayınlayan ve lansman konserini de Babylon Bomonti’de gerçekleştiren İlhan Erşahin’s İstanbul Sessions, yeni albümünü kendi deyimleriyle daha taze ve yeni yollardan geçerek hazırlamış. Albümü ve İstanbul’un ekip üzerindeki etkisini, İlhan Erşahin’den dinledik. Ayrıca yakın gelecekte dinleyeceğimiz yeni projelerin müjdesini de aldık!

Röp: Cem Kayıran

Dünyanın her köşesinde sahne almış olan bir müzisyen olarak, İstanbul’u sizin için bu kadar özel kılan nedir? 

Sanıyorum Istanbul’da çalmak bana bir şekilde, her zaman heyecan veriyor. Tabii ki konserlere gelen bür sürü eşimi dostumu arkadaşımı görmek de Istanbul konserlerini özel kılıyor ama öte yandan 20 yıldır Istanbul izleyicisine o kadar çok farklı proje sundum ki, izleyicide “bakalım ilhan bu sefer ne yapacak” diye bir merak da oluştu sanıyorum. İşte bu oldukça heyecan verici ve beni sürekli yeni şeyler yapmaya itiyor. Ve tabii ki Istanbul’un kalbimde ayrı bir yeri var.

İlhan Erşahin’s İstanbul Sessions, her daim değişebilen, çeşitlenebilen ve genişleyebilen bir yapıda ilerledi. İstanbul Underground albümündeyse dört kişilik bir ekip olarak karşımızda. Bu çeşitliliklerin albümlere nasıl yansıdığını düşünüyorsunuz?

Elinizde bir eleman olması çok bir şey ifade etmeyebilir. Beraber çalışan iki eleman olduğunda birşeyler olmaya başlıyor. Bizim durumumuzda, birbirinden farklı ama diğer 3’ünü anlayan 4 eleman var. Bu grup öyle oluştu. Bu öyle parçayı, akorları, armoniyi çalmakla değil, kendi kontrpuan’ını bulmak ile ilgili bir şey; o zaman bir anlam ifade ediyor ve müziği yükseltebiliyoruz. Aslında bu durum özellikle de büyük sahne ve büyük ses sistemlerinde çala çala gelişti ve bizi genel niş caz sahnesinden çıkardı diyebilirim. Ve tabii ki hepimiz özel bir duygu taşıyan yeni bir şey yaratmak istedik.

istanbul underground

Bu anlamda İstanbul Underground’u diğer albümlerden farklı kılan nedir?

Biraz daha üzerine düşündük, planlanladık, büyük sahne hissi üzerine inşa ettik diyebilirim. Ama aynı zamanda ortaya bir fark koymak istedik, çünkü biz aslında buyuz; elde, malum olanı sabit bir yere çakılı kalmadan, daha taze ve yeni yollara sokuyoruz.

İstanbul’un yeni konser mekanlarından biri olan Babylon Bomonti’de geçtiğimiz ay ilk kez sahne aldınız. Sizce İlhan Erşahin’s İstanbul Sessions müziğini deneyimlemek için en ideal ortam neresi?

Bence o biraz ruh ve durumla ilgili bir şey. Her zaman her yer olabilir; bilemiyorum. İyi ses sistemi, iyi izleyici, iyi ışıklar, ayın doğru yerde olması vs. bütün faktörler yani… Ama tabi Babylon bizim için her zaman yeni şeyler denemek ve nerede olduğumuz ifade etmek adına harika bir adres olmuştur.

Yeni albümün ardından İlhan Erşahin için sırada ne var? Yakın zamanda başka sürprizler beklemeli miyiz?

Evet; müthiş trompetçi Eddie Henderson, basçı Juini Booth ve büyük dostum, inanılmaz davulcu Kenny Wolleson ile “Silver” adında yeni bir projem var. Bir anlamda “New York City ve Iskandinavya buluşması” diyebilirim. Daha çok sinematik temalarda, ateşli sololardan ya da enerjiyi yükseltmekten falan ziyade, daha düşsel ve duygusal bir şey.  O albümün de yapımı bitti, ilkbahar gibi yayınlarız diye düşünüyorum. Ayrıca yeni Wax Poetic ve Love Trio albümleri de yolda… Ama şimdi Istanbul Sessions ile sallıyoruz!!!