Çatalımı batırdığım da neyin nesi?: "İğrenç Yemek Müzesi"

İsveç’in Malmö kentinde açılan ve 27 Ocak’a kadar görülebilecek “İğrenç Yemek Müzesi” dünyanın en “tuhaf” denebilecek yiyeceklerini tabağınıza koyuyor. Ancak çatalınıza batırmadan önce belirtmemiz gerek ki, menüde; Çin’de yapılan baharatlı tavşan başı, Sardinya kuzu sütünden yapılan içinde canlı larvaların olduğu geleneksel Casu Marzu peyniri, Moğolistan’da bir hangoverdan muzdarip insanlar tarafından tüketilen bir fincan koyungözü suyu, Güney Çin’den bebek faresi şarabı var… Ve müzenin kurucusu Dr. Samuel West beslenme kültürünüzün inceliklerinden yola çıkarak bu alternatif yiyeceklerden iğrenmek yerine onları da sevebileceğinizi söylüyor. Bir kaşık dolusu önünüzdeki tabaktan tatmadan önce bizim sorumuz ise, tüketim alışkanlıkları üzerinden sürdürülebilirlik tartışmasına katılan müzenin hayvan sömürüsüne karşı tutumuyla ilgili.

dfm

Müzenin kurucusu ve aynı zamanda İsveç’teki Başarısızlık Müzesi ‘nin de yapımcısı olan Dr. Samuel West, iğrenç yemek müzesini oldukça ilgi çekici ve yaratıcı, ek olarak eğlenceli bulduğunu da belirtiyor. “Eğer, böcekler gibi, daha sürdürülebilir protein kaynaklarının dünyanın beslenme sorununa getirebileceği çözümleri göz önünde bulunduracak olursak, iğrenme kavramına ilişkin fikirlerimizi sorgulamalıyız,” diye ekliyor. Müze sürdürülebilirlik açısından önemli ve çarpıcı bir yaklaşım sunuyor ancak hayvansal sömürü karşısında ortaya koyduğu tavır yeterince efektif mi? Modern dünyada hayvan türlerinin arasındaki tahribatın kırmızı alarm veriyor olması, üstelik sürdürülebilir nitelikte olduğu savunulan ek protein kaynaklarının hayvansal gıdalardan oluşması sömürünün ne kadar içselleştirildiği hakkında fikir veriyor. Ekolojik duyarlılığa sahip ve hayvan sömürüsüne karşı beslenme biçimlerine karşı neden “boğa penisi” gibi bir alternatif sunuluyor? Ek protein kaynağı olabileceği düşünülen böceklerin, iğrenme duygusundan sıyrılarak tüketilebileceğini vurgulayan müze; hayvan sömürüsüne karşı olan tutumun bilincine erişebilecek bir düzeyde mi?

bull-penis
Mouse-wine-3

İçinde bulunduğumuz çağda; “gerekliliklerimizi” karşılamak için sürekli bir yer kavgası içindeyiz. Hayatsal fonksiyonlarımızı tamamladığımız alanı genişletebilmek için sergilenen çaba diğer canlıların yaşam çizgilerini ihlal ediyor. İsveç’teki müzenin sunduğu alternatif açı bu nedenle eleştirilmesi beklenen bir konu. Müzenin mutfağından çıkan bir kase Yarasa Çorbası , hayvansal sömürüye karşı ne kadar etkin bir alternatif sunuluyor sorusunun yanıtı niteliğinde.  

(Yazı: Ata Yarar)