Çeviride yapay zekâ: Aylin Ülçer ne düşünüyor?
Hazırlayan: İlayda Güler
Günbegün gelişen yapay zekâ uygulamaları, pek çok meslek grubu için yeni tartışmalar açıyor. Peki çevirmenler dünyasında neler oluyor?
İyi çevirinin mutlaka taşıması gereken özellikler neler? Makine çevirileri bugün ne kadar işlevsel, geleceğe dair neler vadediyor? Yayınevlerinin bu konudaki tutumu nasıl olmalı? Çevirmenlik mesleği ne tür bir dönüşümden geçiyor?
Don Delillo’dan Sessizlik, Lucia Berlin’den Temizlikçi Kadınlar İçin El Kitabı, Jenny Offill’den Hava Durumu, Ursula K. Le Guin’den Rüyanın Öte Yakası ve dahasını Türkçeye kazandıran Aylin Ülçer, sorularımızı yanıtladı.
Çeviri yaparken yapay zekâdan destek alıyor musunuz? Öyleyse hangi araçları ne ölçüde kullanıyorsunuz?
Evet, çeviri yaparken “yapay zekâ”dan destek alıyorum. Fakat bunun yapay bir zekâ olmadığı bilinciyle… Yapay zekâ uygulamalarının içerdiği öneriler yine çevirmenlerin zihninden, imgeleminden, kaleminden çıkmış öneriler. Onların ardında yapaylık yok aslında, etten kemikten insanlar var. Birtakım cümleleri bağlamdan yoksun olarak belli bir dile kendi anlayışları çerçevesinde çevirmişler. Uygulama bu varyasyonları bir veritabanında toplayarak bize sunuyor. Şahsen ben eş anlamlılar sözlüğü yerine kullanıyorum bu tür uygulamaları. En çok da İngilizce eş anlamlılar sözlüğü olarak kullanıyorum. Çevirilerimde tuttukları yer oldukça sınırlı.
Güncel makine çevirilerinin epey zayıf olduğu yönünde yaygınlaşmış bir fikir var. Sizce yapay zekâ çevirmene ne gibi kolaylıklar sağlıyor, nerelerde işlevsiz kalıyor? Çeviriyi kelimelerin anlamlarından ziyade kültürleri tercüme eden bir pratik olarak ele alınca, yapay zekâyla çevirmen arasındaki sınır nasıl çekilmeli?
Güncel makine çevirilerinin zayıf olduğu doğru. Bu algoritma daha ne kadar geliştirilir bilmem ama makinenin organik (anam babam) çeviri üretmesi, daha da önemlisi iyi okurların makine çevirisini okumaya razı gelmesi şimdilik uzak ve olmadık ihtimaller. Kurgu da olsa kurgu dışı da olsa her metin bir akış bence. Makine çevirisi fotoğraftaki enstantane bakışından öteye gidemiyor, oysa her metinde hareketli bir dünya, bir akış, devinim var. Makine bu akışın ötesine, berisine kör olmaya mahkûm sanırım. Bağlam verildiğinde dahi, hayat bilgisi eksik kalıyor. Metinlerdeki kültürel nüanslara, anıştırmalara, benzetmelere, bunların geleneksel çevirmenin zihnindeki ve gönlündeki karşılıklarına hiç girmiyorum bile. Orası apayrı bir âlem. Yani “yapay zekâ” ile çevirmen arasına bir sınır çekmeye hiç gerek yok. Kendiliğinden ister istemez var bu sınır. Her ne kadar birçok çevirmenin emeğiyle meydana getirilmiş de olsa tek bir canlı çevirmenin dünyevi dağarcığının (sadece sözcük dağarcığı değil) yerine geçemeyecek bir şey makine çevirisi.
Çeviri, üslubunu çevirmenin geçtiği çok detaylı kararlar silsilesinin sonuçlarıyla kazanan bir süreçse, makine çevirilerinden ne beklenmeli? Bu anlamda kurgu ve kurgu dışı eserlerin çevirisi arasında bir fark gözetilmeli mi?
Demin dediğim gibi, hayır. Kurgu dışı metinleri küçümsemiş oluruz. Onları yazanlar da kişiler ve bu metinlerin de kaçınılmaz olarak bir kişiliği var.
Yayınevlerinin yapay zekâ çevirilerine yönelmesi, kimilerinin yapay zekâ ve çevirmen ortaklığında deneyler türetmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Yakın zamanda üzerine çokça konuşulan “Yapay zekâ emeği değerli kılıyor, zaman kazandırıyor.” argümanına sizin yanıtınız nedir? Kâr odaklı uygulamalarla meslek tanımınızın “çeviri editörü”ne doğru gidişini nasıl yorumluyorsunuz?
Meslek tanımımın bu şekilde değişeceğine ihtimal vermiyorum. Çünkü bu girişimler öncelikle “saf ve gamsız bir okur kitlesi” gerektiriyor. Bir metni yanlış okumaya, eksik okumaya, çarpık okumaya razı olacak bir kitle. Okuduğu yazarın meramını es geçmiş olmayı göze alacak, bunu pek de dert etmeyecek insanlar. Dünya bu insanlara kalırsa, olmayacak şey değil tabii.
Öte yandan bu tarz girişimlerde bulunan yayınevlerinin çok katmanlı bir hırsızlık suçu işlediği kanısındayım. Geleneksel çevirmenin, prekaryanın geçiminden çalıyorlar. “Yapay zekâ”ya katkıda bulunmuş geleneksel çevirmenlerin emeğinden herhangi bir telif ödemeksizin nemalanıyorlar. Bir ücret ödeyerek bir işleme eser satın alan okurun ücretini de karşılıksız bırakıyorlar.