TikTok’ta inşa ettiği albümüyle Charlie Puth

Yazı: Elif Sevimay

Charlie Puth üçüncü albümü CHARLIE’de yine, popa dair hünerlerini ortaya koyuyor. Ancak müzisyenin internette doğduğunu söylediği bu koleksiyon, müzik üretme formunu yeniden tanımlamasının bir sonucu. 

Birbiri ardından gelen hit parçaları ve Grammy adaylıkları ile endüstride peşinden koşulan birine dönüşen Charlie Puth, yarattığı bu dünyadan sıyrılarak bir “anti-ünlü” imajı çizmenin peşinde. Eğer kariyerinin başında bu özgüvene sahip olsaydı, ilk albümü olabileceğini söylediği CHARLIE’yi, TikTok’ta hayranlarının önünde şekillendirdi. Plak şirketleriyle çalışırken istemsizce edindiği, “sanat dediğin insanlardan saklanarak yapılır” bakışını yıktığını düşünen Puth, bir albümü milyonların gözü önünde üretmenin ne demek olduğunu gösterdi.

Stüdyoda parçaların başındayken çektiği TikTok paylaşımlarının birçoğu, dinleyicilere yöneltilen bir “Şöyle başlayan bir şarkı olsaydı nasıl olurdu?” sorusuyla açılıyor. Albüm hazırlığını ortaya döken bu süreci özetleyen şey, TikTok kolajlarından oluşan bir parça listesi duyurusu. Stüdyosundan milyonlara seslendiği bu anların arkasında, albümü kendi kendine konuşarak yarattığını söylüyor müzisyen.

Charlie Puth, 2018’e tarihlenen Voicenotes’un başarısının ardından birçok tanınmış prodüktörün kapısını çalmasıyla üçüncü albüm üzerine çalışmaya başlıyor. Ancak Elton John’dan gelen “En son çıkardığın işlerin berbat. Seni yansıtmıyor.” gibi sert bir ikaz sonrası, rotasını yeniden çiziyor. Müzisyen bu dönemi, “Bir parçayla yedi insanın uğraşmasına izin verdiğimde artık o parça ben gibi duyulmuyordu.” sözleriyle açıklıyor. Yediği bir diğer vurgunsa, albümde doluca işleyeceği bir ayrılık hikâyesi oluyor. 

Başlangıç noktasına tekrar dönüp kendisini müzikal anlamda yeniden keşfetmesi, onu CHARLIE’ye ulaştırıyor. Sık sık kaybolduğunu hissettiği böylesi bir dönemin getirdikleriyle ortaya çıkan bu ayrılık albümünde, sözlere kulak verilmezse neşeli bir albüm dinlendiği sanılabilir. Sonik dünyasını da yenilemeye giden Charlie Puth, bu sefer gözünü 80’ler popuna dikiyor. 

Albümden yayımladığı ilk parça olan “Light Switch”, synth bazlı bas altyapısıyla akılda en çok kalan parçalardan. Göze çarpanlardan bir diğeri de -tabii ki- BTS üyesi Jung Kook’un eşlik ettiği “Left and Right”. Charlie Puth için albümün ardından gitmesi gerektiğine inandığı yola işaret eden parça ise “That’s Hillariousimiş.