DEADLETTER, She Past Away ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Cem Kayıran, Şevval Öztemur, Tuana Özcan, Utkan Çınar

5 Aralık’ta ilk İstanbul konserini verecek DEADLETTER, “yanıcı şarkılar” meselesini bir adım daha ileri taşımış. She Past Away’in yeni parçası, sinemanın kült anlatılarına selam duran bir kliple yayında. Anadol & Marie Klock, kasıma tarihlenen ortak albümlerine sürreel bir bakış attırıyor. Bu hafta Ne Dinlesek’te Taner Yücel’den de yeni bir albüm tavsiyesi var.

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda. 


ALBÜM: DEADLETTER – Hysterical Strength
(So Recordings)

İngiltere dolaylarında beş – on yılda bir müzik tarihinin geçmişinden başka bir sayfayı yeniden çevirme geleneği son dönemde post-punk uzantısı işlerle devam ediyor malumunuz. Yeni neslin bu anlamda en orijinal ekiplerinden biri DEADLETTER. 2020’den bu yana yayımladıkları –kendi tabirleriyle- “yanıcı şarkılar” sonrası ilk albümleri Hysterical Strength de bu kanıyı haklı çıkaran bir iş kesinlikle. Çamura batmaktan korkmadan savrulmak isteyenler, kemerleri bağlamadan slalom yapmaya cesaret edenler, az sonra neye çarpacağını bilmemekten heyecan duyanlar; buyrunuz kapı ardına kadar açık. Bir de güzel haber: DEADLETTER, ilk İstanbul konseri için 5 Aralık’ta Babylon’da. Biletler işte burada.

TEKLİ: Divide and Dissolve – Monolithic
(Bella Union)

Takiaya Reed ile Sylvie Nehill ikilisini buluşturan Divide & Dissolve’un yeni teklisi sömürgeciliğin ve beyaz üstünlüğün yiyip bitirdikleri için yazılmış bir direniş müziği. “Bu şarkı görünüşte imkânsız olan ve birçok yaşam boyunca hiç görülmemiş veya deneyimlenmemiş şeyler için bir umut” diyor Reed. “Monolithic” ağır ve bozuk sesleri, arızalı gitarları ile dinledikçe umut etmekten daha fazlasını, özgürlüğü hissettiriyor.

ALBÜM: Ginger Root – SHINBANGUMI
(Ghostly International)

Californialı multi-enstrümanist, besteci ve prodüktör Cameron Lew, 2017’den bu yana Ginger Root projesiyle eklemleri gevşeten işler ortaya koyuyor. Soul dolgulu bir city pop nostaljisi yaşatan son işi SHINBANGUMI, kıvrak ve havalı bir kayıt. Kendi müziğini “agresif asansör soul’u” olarak tanımlamayı seçse de bu koleksiyon o kadar da ısırmıyor dinleyeni. “Kaze”in hafif sarhoş atışması tadındaki melodi zigzaglarında görüşmek üzere!

ALBÜM: LSDXOXO – DOGMA
(Fantasy Audio Group, Because Music)

Kelela’nın baş döndürücü Raven’ındaki prodüksiyonları, Lady Gaga’nın “Alice”ine yaptığı remiks, kışkırtıcı Eartheater düeti “Demons” ve nice işiyle müzikal haritasının ne denli geniş bir alana yayıldığını açık etmişti LSDXOXO. House, rap, beatdown ve pop etiketlerini bir araya getirdiğinizde aklınızda ne canlanıyor bilinmez ama DOGMA hepsini aynı bohçada çalkalayıp yeni ifade biçimleri yaratıyor. Yeri gelince melankolinin de hakkını veriyor ama ayağa kaldırmak konusunda fazlasıyla meziyetli. 

TEKLİ: Anadol & Marie Klock – Sonate au jambon
(Pingipung)

İngiltere’de bir festivalde tanışmış Anadol ve Marie Klock, arkadaşlıkları kısa süre içinde bir albüme evrilmiş. 1 Kasım’da yayımlanacak La Grande Acumulation’dan duyduğumuz ilk sesler ışığında, “ikisi de o gün o festivale iyi ki gitmiş” diyebiliriz gönül rahatlığıyla. “Sonate au jambon” adını taşıyan ilk tekli, Anadol’un vintage synth acayiplikleri ve Fransız müzisyenin masal anlatır gibi icrasıyla kana karışıyor. Şarkı, yaklaşık altı dakika uzunluğunda çaktırmadan kabuk değiştiriyor; yol boyunca manzaraya başka renkler katmak konusunda hiç cimri değil. Paulin Rogues imzalı klibi de bir harika, buraya bıraktık.

ALBÜM: Nilüfer Yanya – My Method Actor
(Ninja Tune / GRGDN Müzik)

Sıkışmış ruhların doğasını işlediği şarkılarla dolu son albümü PAINLESS’ı 2022 baharında yayımlamıştı Nilüfer Yanya. Aradan iki yıl geçti, artık köklü plak şirketi Ninja Tuneun bir parçası olarak geri döndü. Üçüncü albümü My Method Actor’da kendine dönük çıkarımlarını nokta atışı bir sembolizmle şarkılaştırmış. Girift ve akıcı kompozisyonlarla dolu albümün  prodüksiyonuyla da parladığına şüphe yok; alkışlar müzisyenin önceki albümlerinde çeşitli şarkılarda birlikte çalıştığı Wilma Archer’a gidiyor.

ALBÜM: Nick Lowe & Los Straitjackets – Indoor Safari
(Yep Roc)

70’lerin sonunda özellikle ilk albümü Jesus of Cool’la kalplerde taht kuran Nick Lowe, 2000’lerin sonunda kendini bir “crooner”a dönüştürüp iki güzel albüm yapmıştı. 75 yaşındaki müzisyen kendisinin de yeni bir albüm yapmayı planlamadığını söylese de Indoor Safari kendisinden beklenen kalitede. 10 yıldır beraber çaldığı grubu Los Straitjackets ile yakaladıkları sinerjiyi elle tutulur bir işe çevirme isteğine engel olamamış. 50’li ve 60’lı yılların pop ve rockabilly’si gibi tınlayan albüm gayet istikrarlı prodüksiyon ve güzel çalımlarla Lowe’un mirasına güzel bir ekleme daha yapıyor.

ALBÜM: Nada Surf – Moon Mirror
(New West Records)

30 yılı geride bırakan Nada Surf, Moon Mirror ile bir kez daha kendilerine has acı-tatlı melodilerle insan ilişkileri ve belirsizlikler içinde anlam arayışına odaklanıyor, ancak bu sefer daha olgun bir bakış açısıyla. Koleksiyonun müzikal dokusu, grubun yıllar içinde oluşturduğu sound’u daha da derinleştiriyor. “In Front of Me Now” ve “New Propeller” gibi şarkıların ışıltılı gitar partisyonları ve dingin melodileri,  grubun imza tarzını korurken bir yenilik hissi de yayıyor. Moon Mirror, Nada Surf’ün yıllar içinde biriktirdiklerinin ve içsel yolculuğunun umut dolu bir dökümü

TEKLİ: ARKADAŞ – HATA
(Bağımsız)

90’lar ve trip-hop referansları barındıran ilk teklisi “karanlıklar diyarı”nı geçtiğimiz haziran ayında paylaşan ARKADAŞ, yerli sahnenin merak uyandıran yeni seslerinden biri. “HATA” adını verdiği yeni numarası ile dümeni bu kez electro-pop yönüne kırmış. İlk tkelisine kıyasla biraz daha umursamaz bir tavır ve daha yüksek enerjiyle şekillendirdiği şarkının prodüksiyonu da ARKADAŞ’a ait. Kaan Akkaya yönetmenliğinde çekilen klibi eşliğinde deneyimlemek için buraya tıklayabilirsiniz.

ALBÜM: Colin Stetson – The love it took to leave you
(Invada Records / Envision Records)

Colin Stetson’ın üretme arzusu, adanmışlığı ve içindekileri kesintisiz akıtabilme kabiliyeti araştırılmalı, hatta bu konuda bir belgesel yapılmalı. Son üç yıldaki üçüncü solo albümü The love it took to leave you. Bu zaman dilimine Cult of Luna, Brìghde Chaimbeul ve Tim Hecker ile ortaklaştığı albümler, Void Patrol ile bir uzunçalar ve üç adet film müziği de sıkıştırdığını belirtelim. Kanadalı müzisyenin nefesi ve efektlere boğduğu saksafonundan filizlenen avangart kompozisyonlar, bu kez 144 yıllık bir metal fabrikasında kaydedilmiş. Sarmalları ve irili ufaklı patlamalarıyla yine tek kişilik dev orkestra kıvamında. 22 dakikalık “Strike your forge and grin” meditatif bir kıyamet tasviri sanki. 

TEKLİ: Porridge Radio – A Hole In The Ground
(Secretly Canadian)

Porridge Radio’nun dördüncü uzunçaları Clouds In The Sky They Will Always Be There For Me’ye doğru yolda ikinci tekli, kendini tekrar eden kötü kehanetleri ve bunların gerçekleşmesini anlatan bir kâbus gibi. Gergin davul yürüyüşleri ve çaresizce aynı soruları tekrar eden vokaller, ayrılığın içinde kendini bulmaya çalışma çabasını ve özlemle yüzleşme sancılarının iç daraltıcılığını yansıtıyor. Gitarist ve söz yazarı Dona Margolin “nazik bir ninni ama aynı zamanda da trajik sonu olan bir masal gibi” tanımlıyor parçayı.

ALBÜM: Tindersticks – Soft Tissue
(Lucky Dog / City Slang)

Ne denilebilir ki? Melankolik, içine sonbahar esintisi sinmiş; yağmurdan ıslanmış ve sararmış yaprakların, kalabalık kaldırımların arasında, eller cepte, hüzün yüklü âşık kalple yürürken mırıldanmak için yapılmış sinematik parçalar koleksiyonu. Tindersticks, bildiğimiz gibi yani. Onların imza denkleminde hayat bulan düşünceli sözler, dokuz parçanın üzerinde dolaşan karamsar bulutlar, Stuart A. Staples’ın sakinleştirici ve ilahi bir atmosfer yaşatan vokalleri, nazik blues ve soul etkileri ile adım adım üzerinize büyüyor Soft Tissue

TEKLİ: She Past Away – İnziva
(Creature Comfort)

She Past Away, son yıllarda remiks derlemeleri, arşivden çıkarılmış kayıtlar ve türlü ortaklıklarla karşımıza çıkmış olsa da Türkiye’nin köklü darkwave ikilisinden “yeni bir şarkı” duyalı epey zaman olmuştu. “İnziva”, kasveti ve atmosferiyle imza She Past Away duygulanımlarını yaşatıyor.  Şarkının Nedda Afsari ve Michael E Linn imzalı video klibi de Nosferatu, The Cabinet of Doctor Caligari gibi kült anlatıları akıllara getiren tematik bir iş. Buradan izlenebilir.

TEKLİ: Warmduscher & Janet Planet – Pure at Heart
(Strap Originals)

Warmduscher, yeni teklisi ile dans pistinde ışıklar yanıp kulüp kapanırken hâlâ ayakta kalan o son birkaç kişiye selam çakıyor. Gitarist Ben Romans Hopcraft uzun zamandır kenarda bekleyen parçayı, bir partide karşılaştığı Confidence Man üyesi Janet Planet’e çaldığı an “Pure at Heart”  yeniden hayat bulmuş. Funky gitar rifflerine eşlikçi disko synth ve ritimleriyle  dinlerken yerinde durmanın imkânsız olduğu parçaya Janet Planet’in bridge kısmında eklediği melodiler de, dinleyiciyi kapıp götürüyor.

ALBÜM: trentemøller – Dreamweaver
(In My Room Records)

Kariyerinin başından beri yavaş yavaş dark wave, new wave, synth pop, shoegaze gibi türlerden öğeleri müziğine katarak dans müziğinden uzaklaşan Anders Trentemøller,  son albümünde de bu rutini devam ettiriyor. Dreamweaver, son dönem trentemøller albümleriyle benzer “karanlık” tonlarda, yine gayet güzel kaydedilmiş, sonbahara yakışacak bir albüm. Gelgelelim biraz yavan bir romantik yaklaşımı olduğunu da söylemeli. Sound’unu kendine özgü hâle getireli çok oldu; artık biraz daha cesur, daha deneysel, daha köşeli olmanın vaktidir sanırız. Müzisyenle geçen sene yaptığımız röportajı da burada bulabilirsiniz.

ALBÜM: Sarah Davachi – The Head as Form’d in the Crier’s Choir
(Late Music)

Elektroakustik müziğin geride kalan 10 yılına zihin açıcı tematik albümler bırakan Kanadalı besteci Sarah Davachi, yine derin dinleme hâlinde deneyimlenmesi gereken bir koleksiyonla karşımızda. 90 dakikaya yayılan yedi parça, oda orkestraları ve solo performanslar için yazılmış; ağır ağır genleşip derinleşen besteler. Herhangi bir zamanla ya da spesifik bir durum ya da ruh hâliyle özdeşleştirmenin kolay olmadığı bir üslup benimsiyor Davachi. Dinleyicilere de tavsiyesi, albümü uzun bir ark süresince yavaşça yükselip alçalan, sonra tekrar başladığı yere çıkan bir yapı olarak düşünmeleri.

TEKLİ: FKA twigs – Eusexua
(Young Recordings)

Acelesiz, telaşsız, kalp atışına eşlikçi ritimleriyle yeni FKA twigs numarası; dinleyeni gevşetiyor, iyileştiriyor, dünyadan uzaklaştırıyor ve kendiyle birleştiriyor. Parçayla aynı ismi taşıyan albümün ilk sesi olan “Eusexua”, Yunanca “euphoria” kelimesinin müzisyen tarafından yorumlanmış hâliye “bir varoluş şekli, sanat, müzik, seks ve birlik tarafından sıklıkla çağrıştırılan anlık bir aşkınlık hissi.” 

ALBÜM: The War On Drugs – Live Drugs Again!
(Super High Quality Records)

Konser albümleri biraz eskinin olayı gibi günümüzde. 80’lerde, ‘90’larda iyi iş yapan bu değerli konseptin sesi soluğu kesilmişti. Bu aralar şanslıyız ki yakın zamanda Blur’den sonra Philadelphia gitaristleri geleneğinin coşkulu isimlerinden Adam Granduciel’in grubu The War On Drugs da canlı bir albümle geldi. Dört yıl önce de bir konser albümü yayımlayan grubun, synthlere daha çok ağırlık veren son albümü I Don’t Live Here Anymore’daki şarkıların canlı versiyonları da iyi işliyor. Granduciel hiçbir zaman iyi bir vokalist olmadı ama yarattığı “büyük” soundun yer yer heyecan verici olduğunu söylemeli. Davulcu Charlie Hall’ın da dikkat çeken bir performansı olduğunu ekleyelim.



ALBÜM: Terrace Martin – Nintindo Soul
(Lowly / O’Connor)

Los Angeles’ın eklektik caz ve hip hop sahnesinin yerinde durmak bilmeyen çok yönlü müzik insanı, yine dinleyeni ânında etkisi altına alan prodüksiyonlarla dolu bir albümle çıkageldi. Martin’in solo diskografisinde neo-soul etkilerinin en belirgin şekilde takip edilebildiği kayıt olduğunu söyleyebiliriz Nintindo Soul’un. Muhtemelen son yıllardaki Dinner Party mesaisiyle açılan patikaların bir çıktısı bu da. İlk dinlemede favorimiz, karizmatik bir retro havası estiren Preston Harris düeti “Can I Love You”.

TEKLİ: Pom Pom Squad – Street Fighter
(City Slang)

25 Ekim’e tarihlenen Mirror Starts Moving Without Me koleksiyonunun son teklisi  “Street Fighter”, Pom Pom Squad’ın albüm üzerine inşa ettiği “içimizdeki çocuk” temasının bir başka örneği. 90’lar enerjisi, yüksek temposu ve sözleri ile hayli gözü kara. Ekibin çocukluk yıllarında çokça oynadığı Street Fighter II etkili lirik videosu da işte  burada.

TEKLİ: Wand – Goldfish
(Drag City)

Bu daha iyi! Californialı grup Wand’ın beş yıl aradan sonra gelen ve aslında iyi de eleştiriler alan albümleri Vertigo’yu buralarda değerlendirirken biraz eleştirel davranmıştık. Yeni tekli “Goldfish”e ise methiye düzmeli. Ekimde paylaşılacak Help Desk/Goldfish isimli EP’lerinde yer alacak şarkı, altı dakikayı geçen hipnotik yapısı, Cory Hanson’ın güzel vokalleri ve şarkıyı taşıyan davulların yanına eklenip çıkan çeşitli enstrümanlarıyla usta işi bir çalışma. Bruce Bickford imzalı animasyon klibine de bir göz atın deriz.

ALBÜM: Floating Points – Cascade
(Ninja Tune / GRGDN Müzik)

Temmuz ayında İstanbul’daki performansıyla biraz düş kırıklığı yaratan Floating Points kendini şahane yeni albümü Cascade ile affettiriyor. Herhangi bir füzyona girmeden temiz ve saf IDM ve techno yapılı albüm; beş yıl aradan sonra tamamen tek başına olduğu bir albüm yapan Samuel Shepherd için bir zafer ânı. Sonlardaki drum’n’ bass ve ambient denemeleri de müzisyenin esnekliğine ve cephanesinin bolluğuna işaret ediyor. Biraz Jon Hopkins, biraz da Todd Terje gibi İskandinav soundlara da göz kırpan Cascade, 2024’ün dans pistlerine en büyük hediyelerinden biri.

ALBÜM: My Brightest Diamond – Fight The Real Terror
(Western Vinyl)

New Yorklu müzisyen ve besteci Shara Nova’nın dinleyenin en derinlerine temas eden melodilerle hayat verdiği My Brightest Diamond projesi uzun bir aranın ardından yeni seslerle aramızda. Nova yeni koleksiyonundaki parçaları Sinéad O’Connor’ın ölüm haberini aldıktan sonra yazmaya başlamış Shara Nova. Fight the Real Terror ile aktivizme dair sorular sorduğunu ve insanlığın hassasiyetlerini sorguladığına işaret ediyor müzisyen: “Cevaplar sunmuyorum ama bu tip düşüncelere bir bakış atıyorum. Orkestrasyon olmadan hızlı bir şekilde yazmak beni ânın içinde olmaya, gösterişten ziyade yapıya odaklanmaya itti.”

TEKLİ: Franz Ferdinand – Audacious
(Domino / GRGDN Müzik)

İskoç alternatif rock grubu Franz Ferdinand, diskografisinin altıncı uzunçaları için geri sayımı başlattı. The Human Fear adını taşıyacak albüm, 10 Ocak 2025 günü yayımlanacak. “Audacious” adını taşıyan yeni single, aynı zamanda albümünde açılış şarkısı. Düzenlemesi, Franz Ferdinand için bu yıl 20 yaşına giren ilk albümdeki ruhu yeniden canlandırma arayışlarının devam ettiğine işaret ediyor.

ALBÜM: The Jesus Lizard – Rack
(Ipecac Recordings)

Sanki dünmüş gibi. Bu yıl geri dönüş yapan gruplar arasında arayı en çok tutan grup The Jesus Lizard olmalı. 1998’deki Blue‘dan sonraki ilk albümleri 26 yıl aradan sonra dinleyiciyle buluştu. Grubun enerjisi ve yaklaşımında hiçbir değişiklik olmadığını hemen fark ediyorsunuz. Evet, belki tarzları artık çok revaçta değil ama zamanında da çok popüler olduklarını söylemek zor. Eski sevenleri için de yeni tanışacaklar için de falsosu olmayan, dinamik bir iş. Aman Perry Farrell ve Dave Navarro gibi birbirlerine girmesinler de!