Mabel’in özü, aşkın en sahici sözü: FATİH

Yazı: İlayda Güler

Bazen bir albümü dinlerken onda biricik, daha devrimci bir şeyler olduğunu, yarattığı ifadenin yıllar sonra da anılacağını, dönemini tarif edeceğini hissedersiniz; melodiler akarken o, mühim bir varlık olduğunu da söyler size sessizce. MAYA’dan beş yıl sonra, onun görkemini korumakla kalmayıp üstüne dahasını koyarak gelen FATİH, tam da böyle bir albüm anlayacağınız. Mabel Matiz verdiği sözü tutuyor; “Make Turkish pop great again.” idealine sadık kalıyor, hakkını fazlasıyla vererek hem de.

“En çıplak hâlim. En gür kahkaham, en âşık gözyaşım. En geniş aile fotoğrafım.” sözleriyle paylaştığı FATİH’in, Mabel için atladığı, atlayabildiğini gördüğü bir eşik olduğunu, kaydın ilk dakikalarından itibaren duyumsamamak mümkünsüz. Zira ancak, kendini uzun uzun izlemiş, içinden gelenlere kulak vermiş; ayna tuttuğu, aynasına baktığı insanların ona anlattıklarını bulmakla uğraşmış, kendine özenmiş ve karşılığını da almış birinden taşabilecek bir müzik bu. Gözlerimizin içine baktığı kapak görseli eşliğinde kalbini alabildiğine açıp, adım adım Mabel’in öz sureti Fatih ile tanıştırıyor dinleyicisini; bu devirde cesur işi.

Müzisyenin 90’lar tınılarıyla kurduğu derin bağ malumunuz; albümün kapısından girince ilk önce, bunu sağlayan kilit figürlerden biri ve ona göre “acının, aşkın, bilgeliğin şarabıyla yıkanmış ışıklı bir kadın” olan Sezen’le dertleşiyor, ona teşekkür ediyor zarifçe. Zeid Hamdan’ın dokunuşlarıyla epik, sersemletici bir açılış yapan “Aşkım Gülüm”ü; korkularından soyunmuş, aşkını göğsünü gere gere taşıyan, karışandan hesabını soran, tutkusunu da yarasını da neşesini de özlemini de olduğu gibi ortaya koyan, etkileyici sözlerle donatılmış 23 şarkı takip ediyor. 

Bu aralıkta, ilk dinlemeden sonra hemen dönüp bir daha kulak verme isteği uyandıran parçalar; 90’larsa 90’lar diyen “Müphem”, ukte kalmasın arzusunu vurgulu vokallerle cisimleştiren “Çiçeğim”, usul usul yakıp kavuran “Bahçemin En Zor Gülü” ve groove’uyla yutarken bol katmanlı, yaratıcı düzenlemesiyle Can Güngör izlerini de okutan “Çerez” oldu benim için. Ve kapanış: Brek’in sıcak, atmosferik prodüksiyonuyla ortaya çıkmış bir “kendinle dans et, umudunu kaybetme” şarkısı “Veda Ettim Geçmişe”. Albüm boyunca yalnızlığın tadına bolca bakmış olsak da koro sesleri eşliğinde çoğalmış hissederek ayrılıyoruz Fatih’ten.

Albümün yörüngesi

20 prodüktör katkısı ve dokuz düetle şekillenen bu kayıt; poptan halk müziğine, new wave’den incesaz’a, birbirinden uzak müzikal coğrafyalar arasındaki yolları hevesle arşınlıyor. FATİH’i dinlemenin en keyifli yanlarından biri de Mabel’in vokal yorumu konusundaki olgunlaşmasına, daha ziyade yaşamında eriştiği olgunluğun şarkı söyleme biçimine yansımasına tanık olmak kanımca. Kimi anlarda, ilk kayıtlarındaki o toy gencin hislerini büyümüş sesiyle söylüyor gibi geliyor. Mabel artık harflerin üstüne daha çok basıyor, kendini daha iyi biliyor ve bazen gevşeyen, bazen sertleşen, yer yer erotikleşen vokallerine bakılırsa, üslubunu çeşitlendirmek konusunda da daha açık. Bunu duymak dinleyiciyi de onunla beraber özgürleşmiş gibi hissettiriyor.

Müzikal direktörlüğünü bizzat üstlendiği Pose Records etiketli albümünde Mabel Matiz’e eşlik eden o geniş, parlak kadro -yukarıda bahsi geçenler dışında- şöyle: Adi Rotem, Alaca, Artz, Aşkın Nur Yengi, Bahti, Bengü Beker, Çağlar Haznedaroğlu, EEI Beats, Emin İnal, Emre Malikler, Hello Psychaleppo, Kalben, KARDELEN, Melike Şahin, Mert Demir, Özgür Akgül, Sabi Saltiel, Taner Yücel, Tolga Akdoğan, Tomer Katz ve Umut Çetin. Kapak fotoğrafı Erdi Doğan imzalı, styling Anıl Can’dan; artworkler ve konsept tasarımı ise Pelit Oğuzcan’ın marifeti. 

“Karakol”, “Fan”, “Aferin” ve “Uçkun”da yaratılan harika görsel dünyaların devamını beklerken, Cenan Çelik yönetmenliğinde çekilen bir kliple birlikte yayımlandı FATİH. Gülümsetme garantili “Numaracı”, albümün tamamına sinen farkındalık hâlini neşeyle taşımasından sebep, çıkış şarkısı olarak iyi bir seçenek. Mabel daha güzel anlatıyor, en iyisi ondan dinlemek: “Aşk korkusuzca yaşanınca başka güzel. ‘Numaracı’yı karşımdakine söylüyor görünsem de birbirimize ayna olduğumuzun farkındayım. Çünkü aşıkken hepimiz bir parça numaracıyız. Ve kendimizle tam olarak temas edebildiğimiz zaman, sevdiğimize de kavuşacağız.”

Yazarın ricasını kabul ederseniz ne mutlu: Lütfen bu albümle tanışırken, onu bir oturuşta, şarkılarının sırasını bozmadan ve Spotify’daki Storyline’larını okuyarak dinleyin; gözyaşlarınızı serbest bırakın, kanınıza karıştırdığı sahici hislerin tadını çıkarın.