12 Kasım Pazar günü Le Guess Who? 2017 sahnesinde olacak Jane Weaver, Mayıs ayında yayınladığı Modern Kosmology albümüyle kitleler üzerindeki etkisini sürdürüyor. Weaver’a psikedelik pop harikası albümündeki 10 parça için 10 soru yönelttik. Yanıtları Ethem Onur Bilgiç resimledi.


H_A_K
Hilma Af Klint’i nasıl keşfettin? Onun hikâyesiyle ilgili seni ilk etkileyen şey ne oldu? Albümün açılış parçasını ona ithaf etmeye nasıl karar verdin?
Tate Liverpool’da feminist avangart sanat üzerine bir sergiye gittim ve sonrasında da yeni sanatçılar araştırmaya ve keşfetmeye devam ettim. Hilma Af Klint’in işleriyle bu sayede karşılaştım. Tüm hikâyesi beni çok etkiledi. Resimlerini oluşturmak için ruhlarla iletişim kurma amacı taşıyan seanslar düzenliyordu. Yaratıcılık anlamında kendimi sorguladığım bir dönemdeydim ve onun sürecini incelemek kafamı açtı. Elbette onun yaptığını yapmaya ya da ruh çağırmaya kalkışmadım ama doğanın enerjisinden yararlanmaya başladım. Aynı zamanda şarkıları gözümde canlandırmama da yardımcı oldu. Bu nedenle “H>A>K” ona ithaf edildi. Mini Moog’da melodiyi çalmaya başladığım anda albümün açılış parçası olacağını anlamıştım.

Did you see butterflies?” [Kelebekleri gördün mü?]
İstikamet güneş olunca tam olarak neler oluyor?
“Bu aşk için başka bir harita bulmaya çalışıyorum. İstikamet aynı kalıyor, istikamet güneş oluyor.”
Ah, “aşk” sorunsalı. Hep kayboluyoruz. Güneş enerjisinin çekimine kapılıyoruz. Bizi mıknatıs gibi çekiyor ama sonra yanıyoruz. Çünkü hepimiz kırılganız.

Modern Kosmology
“Modern Kosmology”i bu şarkının ve albümün adı yapmaya karar verdiğin “hayat değiştiren” anı tarif edebilir misin? Nasıl bir ortamda, ne gibi hisler içindeydin?
Bir hayır kurumu mağazasından bir Philicorda org aldık. Bu şarkı o orgda yazdığım ilk şarkı oldu. Aletin keskin bir tınısı var. Vokal melodisini çok kısa sürede yazdım. Astroloji okuyordum ve kendimi bir savaşçı olarak hayal ediyordum. Savaşıyorum ama başka yerlerden enerji ve güç alıyorum… Belki de bilinçaltımdan İskoçyalı filmine gönderme yapıyorumdur. Albümün adının bir topluluk ya da bir okul ismi gibi duyulmasını istedim. Bu yüzden anlamlıydı.

Slow Motion” [Ağır Çekim]
Toplumun gözü önünden kaybolmak istediğinde nereye, nasıl bir yere gitmek isterdin?
Galler ya da Fransa. Belki ikisi de. Ama iyi bir manzaraya ihtiyaç duyacağım kesin. Elbette bir stüdyom ve bakacağım bir sürü hayvan da olmalı. Her sanatçı çalışmak için bir alana ihtiyaç duyar. Klavyelerle ve boyalarla çevreleneceğim bir yer. Sadeliği seviyorum. Telefonumu çok fazla kullanmamaya çalışıyorum. Zaman zaman paniklememek ve “bağlı olmamak” insanı iyi hissettiriyor. Belki de geçmişe biraz nostaljik yaklaşıyorumdur.

Loops In The Secret Society” [Gizli Cemiyetteki Döngüler]
Bu gizli gruba nasıl üye olunuyor? Grup olarak ne gibi eylemler ve aktiviteler gerçekleştiriliyor?
Hilma Af Klint’in grubu düzenli bir araya gelen beş kadın sanatçıdan oluşuyordu. Ürettikleri işler geleneksellikten uzak durduğu için zamanında tuhaf olarak algılanıyordu. Mistisizmden ve bilimden ilham alarak kendi hareketlerini yaratıyor ve sanatı yeniden tanımlıyorlardı. Böyle bir grupta yer almak harika bir şey olmalı. Ruh çağırma 1900’lerde çok popülerdi. Hilma da karşılaştığı mesajları ve kodları işlerinde kullandı.

The Architect” [Mimar]
Bu parçayı canlı çalacağın ama konser mekânı olmayan en mükemmel ortamı tarif edebilir misin? Hayali bir yer de olabilir, anıların içinde geçmişe bir yolculuk da yapabilirsin… Nasıl istersen!
Japonya’da 1980’lerden kalma, fütüristik, terk edilmiş bir eğlence parkı muhteşem olurdu. Sarmaşıklar ve sisle kaplı ama bir zamanlar mutlulukla dolup taşmış, çocuk kahkahalarının hayaletlerinin yankılandığı, distopyan bir mekân… Gerçekten mükemmel.

The Lightning Back” [Geri Şimşek]
Son zamanlarda seni hayatta yeni bir boyuta geçiyormuşsun gibi hissettiren şey(ler) ne?
Bir süre önce bir gemi yolculuğuna (prospektüsü Fransızca olduğu için) mide bulantısı haplarıyla birlikte kırmızı şarap içme gafletinde bulundum. Kesinlikle farklı bir boyuta geçmiş gibi olduğumu söyleyebilirim. Basamak çıkarken bacaklarımı hissedemiyordum ve kafam balon gibi oldu. Ertesi gün ise zihnim çok önemli bir şey başarmışım gibi açık ve berraktı. Belki de gerçekten farklı bir boyuta geçtim? (Sakın evde denemeyin.)

Valley” [Vadi]
Bu şarkıyı birileriyle çalacak olsan kimleri çağırırdın? Ne çalarlardı?
Şarkıyı Serge Gainsbourg söylesin. Yaylılar da Jean Claude Vannier’den gelsin. Aslında Gainsbourg’un L’histoire de Melody Nelson albümünde çalmış tüm müzisyenleri istiyorum. Elbette Jane B ve Jane Wea de olmalı.

Ravenspoint
Ravenspoint, Angelsey’de çocukken yürüdüğün bir sokağın adıymış ve bu sokakta bir perili ev yer alırmış. Bize biraz bu perili eve dair neler hatırladığını ve ne gibi fanteziler kurduğunu anlatabilir misin? Orada ne olduğunu hayal edersin? Ya da hiç içine girmeyi denedin mi?
İçine girmeyi geçen sene denedim ama orada koca bir film ekibiyle ve güvenlikle karşılaştım. Bu yüzden evin yakınındaki küçük koyda yere oturdum ve oranın bana ait bir kumsal olduğunu hayal ettim. Gün batımında ev o kadar etkileyici bir hal alıyor ki tuğlalar neredeyse siyah renkte görünüyor. Küçükken asla evin yakınına bile yaklaşamazdım. Hammer House of Horror dizisinden falan fırlamış gibi gelirdi. Bir daha gidersem mutlaka içine girmenin bir yolunu bulacağım. Evde yaşayan birileri var sanırım. Bu yüzden biraz uğraşmam gerekebilir.

I Wish” [Keşke]
Batıl inançların ya da dilek tutma alışkanlığın var mı?
Batıl inançlarım var. Saksağan görmenin iyi şans getireceğine inanırım örneğin. Kısa bir süre önce Fransa’da bir kampa gittim. Gece gökyüzü o kadar net görünüyordu ki yıldız kayınca hemen bir dilek tuttum. Toplumsal olarak değerlendirildiğinde de oldukça güçlü bir konu bu. İnsan İngiltere’de, 1612’deki Pendle cadıları davalarını okuyunca ve batıl inançlar uğruna ne kadar çok kadının öldürüldüğünü okuyunca mahvoluyor. 

  1. Yeniden hayal edilen kadim figürler: The Black Power Tarot

    Le Guess Who? 2017 sırasında sergilenecek The Black Power Tarot’un yaratıcısı King Khan, bu eşsiz setin arkasında yatanları, ilhamlarını, seçim kriterlerini ve Michael James Eaton ile Alajandro Jodorowsky işbirliğini anlatıyor.

  2. Halil Altındere ve Das Art Project: Welcome to Homeland

    Halil Altındere'nin üç kıtaya yayılmış mülteci krizini ele alan üç işini bir arada yerleştiren Welcome to Homeland, 14 Eylül – 21 Ekim tarihleri arasında Cihangir Sadık Paşa Konağı'nda sergilendi. İstanbul'un pek bilinmeyen, metruk binalarını kısıtlı süreler için güncel sanat mekânlarına dönüştüren Das Art Project'in küratörlüğünü yaptığı Welcome to Homeland hakkında Halil Altındere ve Das Art Project üyeleriyle söyleştik.

  3. “Zaman her zaman çok şey öğretiyor”: EZGİ MOLA ve KALBEN (I)

    Şu sıralar yeni film ve yeni albüm heyecanı yaşayan iki arkadaş Ezgi Mola ve Kalben bir araya gelip, birbirlerine merak ettiklerini sordu ve ortaya mutlu olmanın yollarından, çocukluk travmalarına kadar uzanan kocaman bir sohbet çıktı.

  4. “Zaman her zaman çok şey öğretiyor”: EZGİ MOLA ve KALBEN (II)

    KALBEN: Onları ben taşıyacağım hayat boyu çünkü.EZGİ: Hayatımın son yedi yılı şu söylediğin şeyle geçti. KALBEN: Onunla hep oynamak lazım yani. Çocuk Kalben, çocuk Ezgi… Yani çünkü çocuk Ezgi’nin bir karakteri vardı ama bu Ezgi’nin karakteri değildi. Ona öyle bir karaktermiş gibi bakamayız, o çok daha oluşmaya hazır, o çok daha enerji dolu, çok daha sıcacık, çok daha böyle akışkan bir şey, çok özgür bir karakterdi o yani. Geri dönüp onu düğümleyen şeyleri bulmamız lazım diye düşündüm. O kadar özgür ve akışkan bir enerjiyi bile düğümledilerse kimbilir ne yaptılar yani… Bir çocuğun taşındıktan iki hafta sonra oyuncak kutusunu açmayıp kavga ediyorlarmış yanımda, bu.

  5. İnsan faktörünü müziğe dahil etmek: LIIMA & GRIZZLY BEAR

    Liima üyesi Casper Clausen ve Grizzly Bear üyeleri Chris Taylor ve Chris Bear, birlikte yaptıkları Avrupa turnesi sırasında Bant Mag. için müziklerinin yaratım süreçleri üzerine sohbete koyuldu.

  6. Taner Öngür tarafından doldurulmuş bir plak: Elektrik Gramofon

    Araştırmacı, yazar ve arşivci Gökhan Akçura, Taner Öngür’e telefonla bağlanarak yeni çalışması Elektrik Gramofon üzerine konuştu.

  7. Çizgilerle: Pharoah Sanders

    Le Guess Who? 2017 programının en heyecan verici isimlerinden biri olan efsanevi müzisyen Pharoah Sanders'ın kariyerine, Furkan 'Nuka' Birgün'ün illüstrasyonlarıyla bir bakış.

  8. Fransız Art Rock'dan Arap Synth Pop'una açılan tünel: Ahmed Fakroun

    Awedny ve Nisyan gibi iki funk harikası yaratmış, İngiltere’nin saygıdeğer prodüktörlerinden birisi olan Tommy Vance ile birlikte kayıtlar yapmış, Madonna’dan David Bowie’ye birçok etkileyici isimle beraber çalışmış olan Jean-Baptiste Mondino'nun hayranlığını kazanmış, kariyerine bir süre jön olarak devam etmiş ve artık herkesçe bilinen “Arap dünyasının Talking Heads’i” lakabını kazanmış bir sanatçı olan Fakroun'un global bir dinleyici kitlesini etkisi altına almış olduğu aşikâr.

  9. Şarkı şarkı: Jane Weaver “Modern Kosmology” albümü

    12 Kasım Pazar günü Le Guess Who? 2017 sahnesinde olacak Jane Weaver, Mayıs ayında yayınladığı Modern Kosmology albümüyle kitleler üzerindeki etkisini sürdürüyor. Weaver’a psikedelik pop harikası albümündeki 10 parça için 10 soru yönelttik. Yanıtları Ethem Onur Bilgiç resimledi.

  10. Yırtılan bir gerilimin sesleri: Ben Frost

    Geçtiğimiz günlerde Mute Records’dan çıkan son albümü The Centre Cannot Hold’un ertesinde ve Le Guess Who? performansının öncesinde 1 Kasım akşamı Salon İKSV’de çalmak üzere İstanbul’a gelen Frost’un geçmiş çalışmaları ve projelerine kısaca göz atıyoruz.

  11. Kürasyonun ifade ettiği söylemler: Jerusalem In My Heart

    Radwan Ghazi Moumneh, bu seneki Le Guess Who? festivalinin Jerusalem In My Heart tarafından oluşturulmuş programına dair yol gösterici detaylar ve ilginç hikâyeler anlatıyor.

  12. Çizgilerle: Linda Sharrock

    Le Guess Who? 2017'de Jerusalem In My Heart'ın konuğu olarak sahne alacak efsanevi müzisyen Linda Sharrock'ın kariyerinin satırbaşlarını, Deniz Pasha'nın illüstrasyonlarıyla hatırlıyoruz.

  13. Fırtına öncesi sessizlik: METZ

    Kanadalı vahşi noise rock üçlüsü METZ, diskografisinin üçüncü albümü Strange Peace’i Sub Pop etiketiyle yayınladı. Utrecht’te gerçekleşecek Le Guess Who? festivaline iki yıl sonra geri dönecek olan grubun solisti ve gitaristi Alex Edkins’le Steve Albini’nin ses mühendisliğini üstlendiği yeni albümü hakkında konuştuk.

  14. A’dan Z’ye: Liars

    Le Guess Who? kapsamında vereceği konserin ardından 1 Aralık’ta da Salon İKSV’de izleyeceğimiz Liars’ın yolculuğundan önemli karakterler, detaylar ve ilginç hikâyelere, A’dan Z’ye bakıyoruz.

  15. Değişebilen biçimler: EKİN FİL

    Le Guess Who? 2017’de Grouper’ın küratörlüğünü üstlendiği programın konuğu olarak sahne alacak Ekin Fil ile bu sene yayınladığı son albümü Ghosts Inside ve üretim dinamikleri üzerine bir sohbet.

  16. Julianna Barwick: Hayatımı değiştiren kadınlar

    Amerikalı sanatçı Juliana Barwick, küratörlüğünü Perfume Genius’ın üstlendiği program kapsamında Le Guess Who? izleyicisini büyülemeye hazırlanıyor. Kendi jenerasyonunun en özgün şarkı yazarlarından biri olan Barwick, hayatına farklı şekillerde dokunmuş ve ona ilham vermiş kadın sanatçıları anlatıyor.

  17. Çizgilerle: Linton Kwesi Johnson

    Dub şairleri arasında bir ikon haline gelen Linton Kwesi Johnson'ın kariyerini Sedat Girgin'in illüstrasyonlarıyla gözden geçiriyoruz.

  18. Çizgilerle: James Holden

    Bu seneki Le Guess Who? programının mucitlerinden biri olan James Holden, yeni albümü The Animal Spirits'le festivalin en ilgi çekici isimlerinden biri. Holden'ın heyecanla beklediğimiz performansı öncesinde, kariyerinden öne çıkan detaylara Sadi Güran'ın çizimleriyle bakıyoruz.

  19. Altın Gün’ün Türkiye’den favori psikedelik seçkisi

    21 Ekim’de Garaj’da İstanbul izleyicisiyle buluşan ve Le Guess Who? sahnesini Ahmed Fakroun ile paylaşmaya hazırlanan Hollanda menşeli psikedelik rock grubu Altın Gün’den, Türkiye’den en sevdiği 10 parçayı sıralamasını istedik.

  20. Le Guess Who? deneyimi

    Ben Shemie, Mario Batkovic ve Jessica Moss, önceki yıllarda Le Guess Who? festivalinde nasıl deneyimler kazandığını yazdı.

  21. Çizgilerle: William Basinski

    Deneysel müzik sahnesinin öncü isimlerinden William Basinski'nin müzikal yolculuğundan öne çıkan detayları, Burak Dak'ın çizimleriyle mercek altına alıyoruz.

  22. Beyaz perdede tehdit altındaki çürümüş aileler

    Yorgos Lanthimos’un çürümüş aile yapısının damarlarını kestiği, çok konuşulan yeni filmi The Killing of A Sacred Deer bu ay gösterime girerken, sinema tarihinin tehdit altındaki ailelerine göz gezdirmenin tam sırası.

  23. Söylemek mi daha iyi, yoksa ölmek mi?: Call Me By Your Name

    Kusursuz bir filmin ne tamamen orijinal bir hikâye, ne de sadece sıradışı bir görsel tecrübeden ibaret olamayacağını kanıtlarcasına, yalnızca ele aldığı öyküyü ona en uygun şekilde anlatmayı seçmiş, özel bir tecrübeyle karşı karşıyayız.

  24. Gerçeklik leş gibi kokunca büyüyü yaratmak kime kalır?: Körfez

    Emre Yeksan’ın 74. Venedik Film Festivali’nden dünya prömiyerini yapan ilk uzun metraj filmi Körfez, geçtiğimiz ay da Ulusal Yarışma kapsamında İstanbul prömiyerini gerçekleştirdi. Filmin 1 Aralık’ta başlayacak vizyon gösterimleri öncesinde Yeksan ile ilk filmi, senaryo süreci, İzmir ve büyülü gerçekçilik üzerine sohbet ettik.

  25. “Herkes gibi film sevmekle başladım”: Sarı Sıcak

    Yönetmen Fikret Reyhan, çocukluğunun geçtiği mekânlarda canlandırdığı ve 1 Aralık’ta vizyona gelecek ilk filmi Sarı Sıcak’ın, içindeki bundan sonra film yapma isteğini de alevlendirdiğini anlatıyor.

  26. Geçmişi Hatırlarken: 2010’lardan Amerika Sivil Haklar Mücadelesi Belgeselleri

    Le Guess Who? 2017 programındaki The Invaders belgesel gösterimi ve The Black Power Tarot sergisinden yola çıkarak 2010’larda yayınlanan etkileyici ve önemli Sivil Haklar Mücadelesi belgesellerini sıraladık.

  27. Mesafenin İçinden 1: KIVILCIM GÜNGÖRÜN

    Fotoğraf ve çeşitli disiplinler arasında üretim yapan sanatçı Kıvılcım Güngörün’ün “Mesafenin İçinden 1” sergisi, 25 Kasım’da Bant Mag. Havuz / Bina’da açılıyor. Güngörün’ün sadece bu sergi için çektiği ve geçtiğimiz birkaç aydır üzerinde çalıştığı fotoğraflarının yanı sıra yazdığı şiirler, dolaştığı yerlerde karşılaştığı çeşitli objeler ve bazı kolajlar da sergide görülebilecek. “Mesafenin İçinden 1” öncesi Kıvılcım Güngörün merak ettiklerimizi konuştuk.

  28. Tövbeler Tövbesi: ETHEM ONUR BİLGİÇ

    Bant Mag. dahil pek çok yayın ve projede sık sık işleriyle karşımıza çıkan Ethem Onur Bilgiç’in yeni sergisi “Tövbeler Tövbesi”, 28 Ekim cumartesi günü Bant Mag Havuz / Bina’da görücüye çıkıyor. Bilgiç’le günahları ve tövbeleri konu olan yeni sergisi, dijital ve “geleneksel” çalışmanın farkları ve sürekli izinsiz kullanılan işleri üzerine kısa kısa sohbet ettik.

  29. Ortama yaraşır posterler yaratma tutkusu: Le Gig Poster?

    Le Guess Who? festivali kapsamında bu sene beşincisi gerçekleşecek Le Gig Poster? sergisinin yaratıcısı sanatçı Joris Diks, geçmişten günümüze bu poster deneyimini anlatıyor.

  30. Diyarbakır’daki genç sanatçıların yeni alanı: Loading

    Diyarbakır’da açılan yeni sanat alanı Loading’in Deniz Aktaş, Erkan Özgen, Şener Özmen, Cengiz Tekin’den oluşan ekibi, en önemli derdin ayakta durma çabaları olduğunu vurguluyor.

  31. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler Doruk [email protected] Güran / illü[email protected] Melikşah Altuntaş / [email protected] Nural / [email protected] Kayıran / mü[email protected] Dostgül / [email protected] Cuylan [email protected] Mazonowicz / [email protected] reklam ve pazarlama Yetkin [email protected] katılımcılar Mehmet Ekinci, Gökhan Akçura, Yiğit Atılgan, Fisun Yalçınkaya, Tolga Tarhan, Haluk Damar, Berkay Dağlar, Leyla Aksu, Erinç Güzel, Deniz Pasha, Sedat Girgin, Naz Tansel, Furkan Nuka Birgün, Ethem Onur Bilgiç, Burak Dak, Mert Tugen, Mark Hale kapak görseli King Khan bant mag. mekan Moda Mektebi Sokak. No:26/A Moda, Kadıköy, İstanbul – 0216 418