Duygudurum: Fontaines D.C. - Skinty Fia

2019’da Dogrel albümüyle müzik sahnesine adım atan Dublinli punk şairleri Fontaines D.C, Dan Carey prodüktörlüğündeki üçüncü albümü Skinty Fia’yı Partisan Records etiketiyle yayımladı. 

Bir önceki albüm A Hero’s Death ile hayatın bir kâbusu andıran tüm yönlerine dair şiirsel bir başkaldırı, post punk devinimleriyle önümüze seriliyordu. A Hero’s Death’in kara komik hâli yeni albüm Skinty Fia ile geride kalıyor. İrlanda’dan ayrılıp Londra’ya yerleşen grup üyeleri, müzikal yolculuklarının son durağında kendi gerçekliklerine doğru apaçık bir bilet uzatıyor: Politikadan, aşktan, anlaşmazlıklardan ve uyumsuzluklardan söz ediyor.

“Geyiğin laneti” olarak Türkçe’ye çevrilebilecek Skinty Fia ilk bakışta Suspiria gibi rahatsız edici hislerle kamaştırıyor içi. Albüm kapağında kırmızı, soluk ışıkların altında gördüğünüz flu bir geyik, bir evin koridorlarından gözlerinizin içine doğru bakıyor. Ardından umarsızca başını çeviriyor. Yalnızca albümün tamamını dinlediğinizde keşfedebileceğiniz geyiğin lanetine dair 45 dakikalık bir illüzyon içeride bekliyor.  

fontaines d.c. kapak
Anlamını yitiren, soğuk bir yuva

Skinty Fia Galce bir cümleyle karşılıyor dinleyeni: “In ár gCroíthe go deo.” Bir diğer ifadeyle, In Our Hearts Forever (Sonsuza dek kalbimizde yaşayacak). Fontaines D.C.’nin politik duruşu, kara mizahı kullanarak kapitalist dünyanın tükettiği insana dair anlatısı, bu ilk parçayla nesnelleşiyor. 

“In ár gCroíthe go deo.”nun bir dua gibi kilise duvarlarından yankılanarak davullarla taşınan ezgisinin ardında, 2020’de medyada da büyük tartışmalara sebebiyet veren gerçek bir hikâye gizli. 

Coventry’de yaşayan İrlandalı bir kadının ailesi, ölümünün ardından mezar taşına “In ár gCroíthe go deo.” yazdırmak istiyor fakat İngiltere kilisesi cümlenin ancak İngilizce çevirisi ile kabul edilebileceği gibi ırkçı bir tutumla bu talebi reddediyor. Yalnızca yaşarken değil, öldüğünde dahi ırkçılık ve zenofobi gibi i fikirlerle mücadele etmek zorunda kalmak, birer İrlandalı olarak İngiltere’de bulunan Fontaines D.C. üyeleri için de oldukça rahatsız edici. 

Dublin’deki hayatını geride bırakan grup Skinty Fia’da yaşadıkları topraklara uzaktan bakıyor, özlem duyuyor. Sting’in “Englishman in New York”undaki gibi tatlı bir sitem yok burada; evi gerçekten arkada bırakınca hissedilen uyumsuzluk ve kaybolmuşluğa ayna tutuluyor.

Açılış parçasının mistik başkaldırısını geçince -ki sonrasında bu noktaya defalarca geri dönmek isteyebilirsiniz- “Big Shot” ile “yuva” olarak tanımladıkları yerin, artık haritada bir raptiyeden ibaret olduğunu söylüyor Grian Chatten nihilistik sesiyle. Ay’ı uzaydan izlediğinde ne kadar küçük olduğunu fark etmesi, Londra’ya taşındığında yuva olarak bildiklerinin anlamını yitirmesiyle bağdaşıyor zihinlerde. Henüz yuvanın soğuk bir yer olabileceği fikrine yeni alışmışken, hemen ardından “How Cold Love Is” geliyor. Gündelik rutinlerde aşkın iç ısıtan büyüsünün kaybolabileceğini hissediyor ve bunu kabullenerek yola devam ediyorsunuz.

Lanetli bir geyikle göz göze

“Jackie Down The Line” çok da yeni bir parça sayılmaz.  İlk dinlediğim günden beri Joy Division-vari bulduğum Fontaines D.C., bu şarkıyla bilindik bir Nirvana parçasına seyahat etmişim gibi hissettiriyor. Yine de bu his, bir taklit gibi değil fakat beni ben yapan, sevdiğim müziklerin hoş ve ölçülü bir kokteyli gibi tınlıyor. Albümü ortadan ikiye bölen “Bloomsday”, İrlandalı yazar James Joyce için bir kutlama şarkısı. Bu parça boyunca başınızı ritmik bir biçimde sallarken bulabilirsiniz kendinizi. 

Albümün tamamı dinlemeye açılmadan birkaç gün önce videosuyla paylaşılan “Roman Holiday”, Londra sokaklarını arşınlatırken bir parça nefes aldırıyor gibi ancak bu hülyalı ruh hâli çok da uzun sürmüyor; “The Couple Across The Way” ile Chatten’ın omzunda yaşlı ve huysuz bir çifti gizlice gözetliyoruz. Akordeonun romantik ve yumuşak hissi sizi yanıltmasın: Baladı andıran anlatımının ardında tansiyon yükselten bir aşk hikâyesi var. 

Yarım saati biraz aşan dinleyişin sonunda albüme adını veren ve yayımlandığı günden bu yana beklentileri epey yükselten “Skinty Fia”dasınız. Basları kullanışları ve günümüzün elektronik olanaklarından faydalanarak yarattıkları bu yeni post punk dünyası, kolaylıkla içine çekiyor dinleyeni. 

“I Love You”, Fontaines D.C.’nin A Hero’s Death ezgilerine alışık olanlar için kolay dinlenebilir bir parça. Doğrudanlığıyla şaşırtıyor, güvendiğin birinin elini tutup nereye gittiğini sorgulamadığın umarsız anlar gibi; kapanış şarkısına taşıyor. 

Chatten’ın haykırışları andıran ifade biçimi, denizin en dibindeki karanlıklardan yüzeye ulaşıyor “Nabokov”la. Yankısıyla bir çeşit sarhoşluğun içinde bırakıyor, ardından birkaç saniyelik sessizlikle geyiğin gözlerinin içine bakmaya başladığınız âna geri döndürüyor. Skinty Fia’nın sonuna geldik.

Geyiğin laneti nedir? Aşk mı? Bağlanmak mı? Bağımlılık mı? Irkçılık ya da zenofobi mi? Geyiğin laneti uyum sağlayamamak mı? 

Yazı: Asena Büyük