Elektro Hafız, Freckle ve bu hafta başka ne dinlesek?
Yazı: Elif Öz, İlayda Güler, Öykü Naz Gümüş, Şevval Öztemur, Tuana Özcan
Elektro Hafız, bol konuklu yeni albümüyle “tarz” meselesine yeni bir bakış getiriyor. Ty Segall ve Corey Madden’ın yeni güç birliği Freckle ile bir folk rock güzelliği aracılığıyla tanıştık. Chelsea Wolfe, son albümünden beş parçaya yeni yorumlar getirdiği bir EP ile aramızda.
Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor.

ALBÜM: Elektro Hafız – Style is Prison
(Bağımsız)
Köln’de yerleşik müzisyen Elektro Hafız, Style is Prison albümüyle “tarz” kavramını farklı bir perspektifle ele alıyor. Albümde her şarkı, birbirinden farklı dünyalara kapı aralarken, müzisyenin psikedelik Anadolu müziği köklerini modern elektronik / funk ritimleriyle buluşturduğu yenilikçi tınıyı korumuş. Almanca, Yunanca ve Türkçe sözlere sahip parçalar, albümün çok katmanlı kültürel yapısını yansıtıyor. Balkan esintilerinden punk’a, dub’dan deneysel kurgulara kadar geniş bir yelpazede gezen Style is Prison; KARDELEN, Grup Ses, Gökalp K ve Eleni Vratti gibi isimlerle yapılan iş birlikleriyle de kolektif bir ruh taşıyor. Yunan müzisyen Nefeli Fasouli’nin duygu yüklü vokaliyle “Chorismos”, albüme neşeli bir açılış yapmış. Style is Prison sadece müzikal bir deneyimden ziyade farklı kültürlerin ortak bir hayali gibi; tarzların ötesine geçen, kendine özgü bir ifade biçimi.
TEKLİ: Cornelia Murr – Meantime
(22Twenty)
“Meantime” neredeyse bir telaş hâlinde başlayıp, ilk önce Murr’ün etkileyici vokalleri ve ardından romantik aranjmanıyla yine hızlıca kendini sevdiriyor. Teklinin iskeletini bir piyano yürüyüşü oluşturuyor; yaylılar ve bir ıslık dokunuşu gibi yine güzelliğine güzellik katan elementlerle son şeklini alıyor. Şarkının sözlerinde ise Cornelia Murr, kendisine iyi hissettiren ve konfor sağlayan şeylerden ve kişilerden nasıl kopamadığı; sevdiği insanları geride bırakmak konusunda ne kadar zorlandığı gibi konulara değiniyor. Akıp geçen zamana karşın sarılmak ve sarılınmak istiyor müzisyen..
TEKLİ: Saint Etienne – Half Light
([PIAS] / GRGDN Müzik)
13 Aralık’a tarihlenen yeni albüm The Night’tan ilk sinyal olan “Half Light”ı, “Modern hayatın amansız temposuna karşı huzursuz zihinlere sakinlik ve nazik bir mola.” diye tanımlıyor üçlü. Müzikal yolculuğunda 30 yılı geride bırakan Saint Etienne, pop ve elektronik unsurları zarif bir nostaljiyle harmanlıyor; bu parça da ambient dokusu ve minimal synth melodileri ile bunun lezzetli bir örneği. Sarah Cracknell’ın hipnotik vokalleri ile şekillenen parça, yatıştırıcı bir geçmişin sıcak hatıralarında geziniyor.

EP: Chelsea Wolfe – Unbound
(Loma Vista Recordings)
Geçtiğimiz yıl yayımlanan gotik tınılı She Reaches Out to She Reaches Out to She, Chelsea Wolfe’un karamsar ve bol yankılı müzik dünyasının yedinci durağıydı. Unbound ise bu koleksiyondan beş parçanın, sadeleştirilmiş ve folk esintileriyle yeniden canlanmış bir yorumu. Wolfe’un dinleyeni sarmalayan vokalleri ve imzası hâline gelen zifiri karanlık atmosferi, duygusal yoğunluğunu yalın düzenlemeli piyano ve gitar eşliğinde tekrar yaşatıyor.
TEKLİ: FKA twigs ft. Koreless – Drums of Death
(Young Recordings)
Çağdaş pop müziğin sınırlarını sürekli genişleten FKA twigs, 24 Ocak’a tarihlenen EUSEXUA albümünden üçüncü tekli ile aramızda. Prodüktör Koreless iş birliğiyle hazırlanan şarkı, deneysel elektronik dokularla şekillenmiş, çarpık ritimler ve tedirgin edici bir uğultunun yarattığı hipnotik bir atmosfer sunuyor. Koreless, şarkının altyapısını Berlin’e uçarken tasarlamış ve Berghain’ın ses sisteminde mikslemiş. FKA twigs, trans sanatçı ve şair Tintin ile birlikte yazdığı sözlerle, klipteki glitch estetiği ve ofis kıyafetleri içindeki flash mob performansıyla monotonluğa meydan okuyan bir dans sergiliyor. “Drums of Death”, FKA Twigs’in yaratıcı serüvenindeki en etkileyici duraklardan biri. Meraklılar klibi buradan izleyebilir.
ALBÜM: Xeno & Oaklander – Via Negativa (in the doorway light)
(Dais Records)
Neredeyse 20 yıldır birlikte üreten Liz Wendelbo ve Sean Mcbride, sekizinci stüdyo albümünde elektronik müziğin fütüristik atmosferine nostalji hissini aşılamayı başarıyor. Drum machine ve analog synthlerin temelini oluşturduğu proje dans pistlerinde büyüyebilecek parçalarla dolu. Spot ışıklarını çalmayan, parçaların içine eriyen kesik kesik cümleler hâlindeki ve Wendelbo’nun yer yer Fransızca sözlerinin cazibesiyle albümün vokalleri, synth-pop harikalarını en iyi şekilde tamamlıyor.

ALBÜM: V.A. – Super Disco Pirata: De Tepito para el Mundo 1965-1980
(Analog Africa)
Super Disco Pirata hakkında söylenecek, sevilecek, düşünülecek çok şey var. Karşımızda korsan müziği kutlayan bir derleme duruyor. 1980’lerde Mexico City’de plak perakendecilerinin bir araya gelerek Kolombiya, Peru, Ekvador gibi ülkelerdeki popüler dans hitlerini kaçak derlemelerle bir araya getirerek oluşturdukları plakların adı olan “Pirata”lar, hit şarkıları ve dans pistinin parıltısını kentin her köşesine taşımış. 23 parçalık bu koleksiyon ise o yılların üretilen en meşhur parçalarını içeren bir akışla Pirata kültürünün, sokakların, birlikte eğlenmenin ve müziğin ışıltılı bir özeti niteliğinde.
TEKLİ: Joe Armon-Jones ft. Liam Bailey – Sorrow
(Aquarii Records)
Ezra Collective’in kurucularından Joe Armon-Jones, yeni teklisi ile reggae ve dub’ın nostaljik ruhunu çağdaş caz perspektifiyle buluşturuyor. Aquarii In Dub serisinin üçüncü parçası olan “Sorrow”, müzisyenin kendi plak şirketi Aquarii Records etiketiyle yayımlandı. “Sorrow”, Nottinghamlı vokalist Liam Bailey’nin dokunaklı ve etkileyici yorumu ile Jamaika’nın klasik Studio 1 kayıtlarının sıcaklığını anımsatan bir atmosfer yaratmış gibi. Şarkı, black midi’den Morgan Simpson’ın davulları, Nubiyan Twist’ten Luke Wynter’ın basları ve gitarist Mark Mollison’ın katkılarıyla dikkat çekici bir ekip çalışması sunuyor. 6 Aralık’ta yayımlanacak yeni albüm, biri Ezra Collective’den James Mollison’ın saksafonda, diğeri Armon-Jones’un klavyede olduğu iki farklı “Sorrow” versiyonu barındıracak.
EP: Helena Hauff – Multiply Your Absurdities
(Tresor Records)
Prodüksiyonlarında EBM, acid house ve endüstriyel tınılara yer veren Helena Hauff, şimdiye dek kayıtlarını elektronik müziğin köklü oluşumları Werkdiscs, Ninja Tune ve L.I.E.S. bünyesinde paylaşmıştı. Yeni EP’si ise Berlin elektronik müzik sahnesinin merkezi etiketlerinden Tresor’dan yayımladığı ilk işi. TB-303 basları, tekrar eden motifleri ve daimi yükseliş hâliyle üç parçalık EP, baş döndürücü bir etkiye sahip. Tatlı bir bilgi: İkinci parça “Punks in Gym”, adını Avustralya’daki bir tırmanış rotasından alıyormuş.

ALBÜM: Adamlar – Kahırlı Merdiven
(Sony Music Türkiye)
Geçtiğimiz yıl Harekete kimse mâni olamaz ile yeni sulara doğru kulaç atan Adamlar, 10. yıl albümlerinde rotalarını klasik rock seslerine eklemledikleri gitar soloların yükseldiği yöne kırmış. Tolga Akdoğan’ın ironik ve derinlikli söz yazımı, bu sefer daha kirli bir vokal üslubu eşliğiyle koleksiyonun havasını derinleştiriyor. Albümün ismini aldığı “Kahırlı Merdiven”den bir kuple bırakalım buraya: “Gölge bende gizlenir, karanlıkta süslenir. Bu da geçer yaz telefona, aratıp görselleri. Sen kimin kopyasısın kartondan kanatlarınla. Baktın sevgi satmıyo’, dramlarla üz beni.”
TEKLİ: Freckle – Taraval
(GOD?)
Ty Segall ve Color Green üyesi Corey Madden’ın yeni projesi Freckle çıkışlarını “Taraval” ile yapıyor. Parça, berrak gitarla başlayıp adım adım hızlanan bir folk rock güzelliği. Son düzlükte neredeyse ters köşe denebilecek şekilde çığ gibi bir büyüyen teklinin kapanışında gitarlar psikedelik bir havaya bürünüyor. Tek parçadan Freckle’dan ne bekleyeceğimizi kestirmek güç ama önümüzdeki senenin ilk aylarında paylaşılacak albümü heyecanla bekliyoruz.
ALBÜM: GOSS – Olası Kazalar
(Bağımsız)
Gözde Oktaş ve Serkan Serter’den oluşan GOSS, 2020’deki kuruluşundan bu yana synth pop ve elektronik rock hatlarında mekik dokuyan parçalar yayımlamıştı. İkilinin ilk uzunçaları olan dokuz parçalık bu koleksiyonun her bir durağı; içsel ve toplumsal söylemler, isyanlar ya da aydınlanmalarla şekillenmiş. Örneğin yeni parçalardan biri olan “Ama Biri Var”, şu soruyla açılıyor: “Bir tek ben miyim içinde bin bir kişi besleyen?”. Bitmeyen bir sorgulama hâlinin çıktısı olan Olası Kazalar, ülkedeki alternatif müziğin yeni neslinin çeşitlenen yönelimlerini de gözler önüne seriyor.

ALBÜM: Warmduscher – Too Cold To Hold
(Strap Originals)
Londra merkezli Warmduscher, beşinci stüdyo albümleri Too Cold to Hold ile her parçada farklı hikâyeler ve mizahla iç içe geçmiş bir toplumsal eleştiri sunuyor. Albüm, Güney Afrika house müziği ritimlerinden evrilen gqom’un poliritmik yapısından hip hop, caz ve punk-funk unsurlarına uzanan farklı türler arasında dolaşıyor. Trainspotting’in yazarı Irvine Welsh’in kozmik şiiriyle açılan albüm, “Fashion Week” ile dans pistlerine göz kırparken, diğer yandan modanın görünmeyen yüzüne ayna tutar nitelikte. Confidence Man’den Janet Planet’in vokalleriyle zenginleşen “Pure at the Heart”, albümün daha rahat adımlar atan bir diğer parçası. Albüme ismini veren “Too Cold to Hold”, Londra’nın soğuk sokaklarından yükselen bir hayatta kalma hikâyesi anlatıyor. Kapanışı yapan “Weeds in Your Garden” da vazgeçmeyenler, geceyi sanatla dolduranlar ve bahçede sonsuza dek büyüyecek yabani otlar için yazılmış bir marş. Too Cold To Hold müzik, mizah ve özgünlüğün çok yönlü bir birleşimi.
ALBÜM: Seda Erciyes – Bataklığımda
(Bağımsız)
Bu albümde perspektifimizi, kodlandığımızın dışında, başka bir yöne çeviriyor; zihnimize yerleştirilmiş “güzellik” ölçütlerini ilk bakışta karşılamayan, “garip” görünüşlü canlıların seslerini dinleyerek, içlerinde sakladıkları cevherleri keşfediyoruz. Onların dikenli, yabani doğasına adım adım yaklaşırken; kendi dışlanmış, kırılmış, kıskanmış hâllerimizi, güçlü olma baskısıyla oluşturduğumuz savunma mekanizmalarımızı, yaşamlarımızı oyan güvensizliklerimizi, kabuk bağlamasına izin vermediğimiz yaralarımızı, karanlığımızı, gölgemizi de kabul ediyoruz.
TEKLİ: Sun June – 41 Dollars
(Run For Cover Records)
Austin çıkışlı grup Sun June’un üçüncü albümü Bad Dream Jaguar’ın arta kalan parçası “41 Dollars”, anda kalmaya çalışırken kendi dünyanızdaki kaygılara yenilmek üzerine. “Yaparken hem çok güldük hem de çok ağladık” diye belirten grup, iğneleyici ve dürüst sözleri ile empati, acıma, sinir ve hayal kırıklığı gibi duyguların döngüsünü kırmaya çalışıyor. Folk-pop dokusunda yankılanan sıcak gitar melodilerine eşlik eden Laura Colwell’in tekrarlı vokali ise bu döngünün temsili âdeta.
TEKLİ: Beirut – Caspian Tiger
(Pompeii Records)
Beirut dinlemek yaşamın elimize yüzümüze bulaşması gibi bir şey. Hüsran, hüzün, adımların küçülüşü ve tüm bunların akıp gidişinin sinyali… Turnesiz geçen altı yılın ardından geri dönecek grubun yeni teklisi “Caspian Tiger”, İsveçli sirk kumpanyası Kompani Giraff’ın turne prodüksiyonu A Study of Losses için bestelenmiş aslında. Melodik omurgasını dokunaklı seslerin oluşturduğu parça, düşünceli ve dertli: “Sen de ölüyorsun, sen de güvendesin.”