Etrafınızı tutkulu insanlarla çevreleyin: Chris Bilheimer

Georgia’daki Athens şehrinden gelen tasarımcı Chris Bilheimer, müzik dünyasının sessiz ustalarından biri ve en ikonik rock albüm kapaklarında imzası var. R.E.M.’in tam kadrolu sanat direktörü olarak çalışan Bilheimer, aynı zamanda Green Day, Weezer, ve Neutral Milk Hotel gibi gruplarla çalıştı ve gelmiş geçmiş en zıpır web sitelerinden birinin de sahibi olabilir. Kendisi bir de Alamo Drafthouse’un her yıl Austin’de düzenlediği janr film festivali olan Fantastic Fest’in bu seneki Türkiye odaklı programının posterini bir araya getiren kişi. Poster için Türkiye sinemasının kahramanları ve canavarlarının içine dalan Bilheimer, kariyeri, müzikle olan bağı ve posterin hazırlık sürecini bizle paylaştı.

Röp: Leyla Aksu

FFEST

Resim çizmeye nasıl ve ne zaman başladığından bahsedebilir misin? İşler ne zaman daha profesyonel bir hâl almaya başladı?

Birçok kişi gibi çocukken resim yapmaya başladım. Muhtemelen dokuz yaşıma doğru insanlar bunun iyi yaptığım bir şey olduğunu fark etmeye başladı. Çok eğlenceliydi. Çok iyi bir öğrenci değildim ama çizim yaparken sıkı çalışmak konusunda bir problemim yoktu. Bunun bir mesleğe dönüşmesi oldukça yavaş bir süreçti. Arkadaşlarım için tişört tasarımları ve gruplar için el ilanları yaparak başladım. Her zaman müzisyen olmak istemişimdir, ama bende o kabiliyet yok. El ilanları, fonlar ve tişörtler yapmak, benim bir şekilde müzik dünyasına karışabilmemin yoluydu.

İşlerin, müziklerin görsel tesiri adına çok büyük rol oynuyor. Senin müzikle olan ilişkin nasıl? Yıllar içinde nasıl değiştiğini söyleyebilirsin?

Yaşlandıkça çıkan yeni gruplara yetişmeyi giderek daha zor buluyorum. İnternet bunu daha da güçleştirdi. Teknoloji albüm yapma ve dağıtma için gerekli kaynaklara ulaşmayı o kadar kolaylaştırdı ki… Bunlar eskiden aşırı derecede pahalı olan şeylerdi, ama şimdi neredeyse herkesin erişiminde. Bunun harika bir şey olduğunu düşünüyorum ama olanları takip etmeyi de gerçekten zorlaştırıyor. Şu anda müziğe karşı tavrım sadece daha önce tekrar tekrar duymadığım, yeni bir şey dinlemeyi istemekten ibaret. Her kaydı biriktirme ya da ilham aldığı her ismi bulup öğrenme ve albümlerini satın alma ihtiyacı hissetmeden, müzikten daha çok o ânın içerisinde keyif almakla ilgili. Sanırım buna gerçekten yaşlanmak deniyor!

R.E.M.’le 1994 yılında çalışmaya başladın. Ama başta sadece bir yıllığına işe alınmıştın, değil mi? Peki grupla nasıl tanıştın ve o ilk yıl nasıldı?

Michael Stipe’la 1989 yılında, aynı şehirde yaşayan ortak bir arkadaş aracılığıyla tanıştım (Athens oldukça ufak bir yer) ve çok iyi anlaştık. Yıllar geçtikçe de ona muhtelif görsel projelerinde yardım etmeye başladım. Yerel kulüplerdeki birkaç ufak R.E.M. konserinde onlar için sahne ışıklandırması yaptım. Onun yapımcılığını üstlendiği grupların albüm kapaklarını tasarladım ve Out of Time ile Automatic For the People için ufak yardımlarda bulundum. Bilgisayarda tasarım yapmayı önceden öğrenmiştim ve gittikçe Michael’a daha fazla yardım etmeye başladım. Monster ile bir yıl sürecek bir turneye çıkmaya hazırlanırlarken Michael’ın sanat işlerinde daha çok yardıma ihtiyacı olduğunu anladılar. O ilk yıl bayağı ilginçti. 23 yaşındaydım ve daha önce hayatımda hiç bu boyutta bir şeyin üzerinde çalışmamıştım. Bu yolculuk boyunca da bana öğretmenlik yapan çok nazik insanlar oldu.

R.E.M. her zaman fikirlerin deneyimden daha önemli olduğu görüşündeydi. İyi fikirlerin olduğu ve onları gerçekleştirebildiğin sürece, okula gitmen ya da iş deneyimi edinmen gerekmiyordu. Bu benim için çok önemli bir ders oldu. Bunu her zaman başkalarına da aktarmaya çalıştım.

NMH_COVER

Neutral Milk Hotel’in In the Aeroplane Over the Sea ’sini hazırlama sürecini merak ediyoruz… Resimler nasıl bir araya geldi ve indie müziğin mihenk taşı olmuş böyle bir albümün parçası olmak hakkında bugün neler düşünüyorsun?

NMH’dekiler benim sokağımın hemen aşağısında oturuyordu. Hattâ kısa bir süreliğine onların kiraladığı evde oturdum. Bir sürü Elephant 6 grubuna yardım etmeye başladım çünkü hepimiz mahalleden birbirimizi tanıyorduk ve ben müzik çevresini desteklemenin çok önemli olduğunu hissediyordum. Ben o çevrenin içerisinde büyüdüm ve hayatım boyunca devam eden bu grafik tasarım kariyeri de oradan çıktı. Ben de onlara aynı şekilde karşılık vermeyi bir borç bildim. Aeroplane üzerinde çalışmaya başladığımda Jeff Magnum bana kullanmak istediği bir sürü farklı görselle geldi. En zorlu görevim, hepsini bir bütün olarak bir araya getirebilmekti. Kapak resmi, üzerinde değişiklikler yaptığımız eski bir kartpostaldan geldi. Kartpostalın arka yüzünü taradım ve o kâğıt dokusunu diğer tüm kullanacağımız öğelerin üzerinde kullandım. Böylece sanki hepsi aynı yer ve zamandan geliyorlarmış gibi görünecekti. Ve gerçekten çok iyi oldu…

Röportajın tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:44’e ulaşabilirsiniz.