Evcilik Günleri: Fulya Berrak’ın “hayatının en güzel günü”
Salgın sürecinde yaptığınız çeşitli üretimlerinize dair çağrımız sürüyor… Detaylara buradan ulaşabilirsiniz.
“Ben Fulya Berrak. Evde kaldığımız bu günlerde sizinle karantina günleri başlamadan önce geçirdiğim ‘Hayatımın en güzel günü’nü paylaşacağım. Aslında yazıda bahsi geçen Mr. EBM için bir teşekkür bu. Dolaylı ya da direkt olarak benim hayatımı değiştirdiği için. Değer görmenin, sevilmenin ve bunu söylemenin kıymetini insan böyle günlerde daha çok anlıyor. Duygularımızı ifade etmekten çekinmediğimiz nice güzel günlere…”
Hayatımın en güzel günü
İşten çıkıp (çalışıyordum o zamanlar) O’nun (biz ona Mr. EBM diyelim) yanına Galatasaray Lisesi’nin yakınlarında bir bara gittim. O çoktan çakır keyifti. Bende ona yetişebilmek için hızlıca birkaç bira içtim. Hediye getirmiştim en sevdiğim John Berger kitabını. “Bana hediye alma, ben sana hediye alırım” dedi kitabı görünce. “Çok harika bir planım var mutlaka gerçekleştirmeliyiz ama asla Türkçe konuşmamalısın bizi turist sanmalılar” diye ekledi. Ben “Neden? Ne oluyor?” derken merakıma yenildim. “Tamam” dedim. Hemen kalktık Galatasaray Lisesi’nin oradaki bardan ve Taksim Meydanı’na doğru yürümeye başladık. Sokaklarda “Orası bu sokakta mıydı? Yok diğerindeydi” diye diye mekânı bulduk. Oraya da Pavyon X diyelim. Vardığımızda henüz açılmamıştı. Yine alakasız bir yerde oturup ben bira içtim, Mr. EBM de yemek yedi. Biraz zaman geçince Pavyon X’e girdik. İçerisi bomboştu. Bira söyledik. Mr. EBM ne yaptı ne etti bilmiyorum ama bir anda içeride Funker Vogt çalmaya başladı. “Maschine Zeit”… En sevdiğim şarkı… Deli gibi dans ettik, deli gibi… Sanki yarın yokmuşçasına… Hayatımın en tuhaf deneyimiydi pavyonda Funker Vogt dinlemek .. Üstelik en sevdiğim şarkıyı. Bana verilen en büyük hediyeydi. Mr. EBM sözünü tutmuştu. Hâlâ hayatımda mısın bilmiyorum ama teşekkürler Mr. EBM bana unutulmaz (gerçekten) bir anı yaşattığın için.