Gaye Su Akyol seçti: Yüksel Arslan’dan alıntılar

“Yüksel Arslan’ın resimleri bana endemik bitkileri hatırlatıyor. Taklit edilmesi olanaksız kodları, tarihi, bilimi, felsefeyi, arkeolojiyi tutkuyla arşınlayan eşsiz anlatım dili ve tüm bunları ortaya koyuşundaki itaatsizliğiyle olağanüstü ilgi duyduğum ve Bant Mag.’de görmekten büyük mutluluk duyacağım bir sanatçı.” 
Gaye Su Akyol 

Edebiyatla resim, düşünceyle sanat arasında: Yüksel Arslan

Derleyen: Yetkin Nural 

“Kitaplarımı özenle seçerek okumak en büyük tutkularımdan biri haline geliyor. […] Bir başka tutkuyu da sakladım: Hep canlı varlıklarmış, sadık arkadaşlarmış gibi düşündüğüm mezar taşlarına olan düşkünlüğüm!” 
Defterler/Cahiers de Travail 1965-1994 

İstikrarlı hayallerin hakikat olabileceğini hem müzik hem de sanat üretimiyle tekrar tekrar kanıtlayan Gaye Su Akyol’un seçimiyle Türkiye sanat tarihinin en önemli ve nevi şahsına münhasır isimlerinden birinin dünyasına giriyoruz: Yüksel Arslan. 1933’te İstanbul’un Eyüp ilçesinde dünyaya gelen, 1959’da bir sergi davetiyle gittiği, hayatının yeni merkezi olacak Paris’e yerleşen ve 2017’de kaybettiğimiz Arslan’ın 60 yılı aşkın, özgün üretimini kendisinin “kitapçı dükkânım” dediği, her biri özenle seçilmiş kitaplardan oluşan kütüphanesinin kişisel ve görsel bir okuması gibi düşünebiliriz. 

Tıpkı kelimelerin ve anlamların diller arası geçişini sağlayan bir çevirmen gibi, okuduğu ve sahiplendiği metinleri kendi görsel dilinde tekrar hayata getiren ve bunu da kendi ürettiği doğal malzemelerle yapan Arslan’ın dönemsel olarak değişiklik gösteren konu odaklarını ve tüm bu farklı dönemleri bir araya getiren stilini anlamanın yolu şüphesiz ki okuduğu ve yazdığı metinlerden geçiyor. Zira kendi yayınladığı kitaplarda da okuduğu metinlerden ve yazarlardan nasıl etkilendiğini, bu etkilerin Fransızca art (sanat) ve peinture (tablo) sözcüklerini birleştirerek artüre ismini verdiği işlerine nasıl yansıdığını aktaran Arslan, üretimlerinin daha ilk dönemlerinde modern resim tekniklerini ve öğretileri reddederek, bolca ilham ve pek çok yazar/düşünürden gelen farklı etkilerle beraber yürüyeceği, kendine has bir yol çizmesiyle tanınıyor. 

Hayatı boyunca etkileri altında üretim yapacağı, hatta bu nedenle çeşitli sanat eleştirmenleri tarafından işleri zaman zaman resim ve edebiyat arasında bir noktaya konumlanan Arslan’ın edebiyatla olan bir ömürlük dostluğu Nikolai Gogol’ün Müffettiş kitabıyla başlıyor. Hemen arkasından giriştiği dünya klasikleri okumasına bir Karadeniz tatili sırasında, bir mağarada, içi kitap dolu bir sandıktan çekip çıkardığı Nazım Hikmet ile devam ediyor. Kendini daha iyi tanımak için okuduğu Freud’un etkisinde ürettiği, daha sonra Paris yolunu da açacak erotik ve fallik dönem işlerini takip eden, önce Nietzsche ve sonrasında Marx etkisindeki dönemler ise Arslan üzerinde daha kalıcı ve dönüştürücü etkiler ortaya çıkarıyor. 

Okuduğu ve etkinlendiği metinleri sıralamaya asla yerimiz yetmeyecek Yüksel Arslan’ın Defterler/Cahiers de Travail 1965-1994 (1996) ile Yeni Etkiler (2015) isimli kitaplarından ve 2009’da Santral İstanbul’da gerçekleşen retrospektif sergisi için Özlem İnat Erten’e Lebriz Sanal Dergi için verdiği röportajdan; bu zeki, öğrenmeye ve düşünmeye sonsuz merak duyan yaratıcı zihne dair algımızı açacak alıntılar derledik: 

“Birkaç ay sonra bu ilk çalışmalarımı ve bir düzine kadar tuvali yırtıp çöpe atıyorum. Tüplerden çıkan boyaları yapay, şok edici, ‘doğa-karşıtı’ buluyorum. Güzel Sanatlar Akademisi’ne gitmek yerine Sanat Tarihi Enstitüsü’ne kaydoluyorum. Bu garip karar çok basit bir düşünceye dayanıyor: Kat edilmiş yolların dışında da, ressam olmadan da resim yapılabilir, ressam olunabilir! 

Yapay renklere duyduğum nefret, beni doğal renkler aramaya ve kişisel bir teknik bulmaya zorluyor. Tarihöncesi ve ilkel sanatçıların, minyatür ustalarının, Anadolulu dokumacı kadınların (yün boyamak için) kendi boyalarını kendilerinin yaptıklarını biliyorum. Böylece kâğıt üzerine çiçekler, otlar, taş, kiremit, kömür, sabun, çürümüş odun parçaları, benzin vb. sürterek çalışmaya başlıyorum.” 
Defterler/Cahiers de Travail 1965-1994 

Arture 628, Erik Satie, “Noucelles influences” serisi, 2007 (Arslan Koleksiyonu) 

“Sergilenen bütün eserler satıldı; artık zenginim! Hachette kitabevinden sanat kitapları satın alabilirim öyleyse! Bu kitaplardan birinde (tarihöncesi sanatla ilgili) en sevdiğim meslektaşlarımın boya reçetelerini buluyorum: Topraklar (toprak boyalar), bal, yumurta akı, yağ, kemik iliği, sidik, kan… Kâğıt üzerine ilk denemem doyurucu sonuçlar veriyor. Böylece, 1955’ten beri yetkinleştirerek kullanacağım yeni bir teknik buluyorum.” 
Defterler/Cahiers de Travail 1965-1994 

“O dönemlerde Avrupa resimlerini göremiyorduk tabii, orta sondayken kitap satın almaya başladım, kitap okuma merakım da o dönemde başlamıştı. Beyoğlu’nda Haşet Kitabevi vardı, oradan resim kitapları alıyordum. Paul Kleeler, Picassolar… O resim kitaplarının içinde bana en çok etki eden Paul Klee oldu. Ben etkilenmekten hiç korkmam, çok severim, ama o etkileri de aşmak gerekir tabii, orası ayrı bir konu.” 
Lebriz Sanal Dergi röportajı, 2009 

“Şile’de, Karadeniz kıyısında küçük bir sahil kasabasında oturan aile dostlarının yanına tatile gidiyoruz. Benim yaşımdaki oğullarıyla birlikte bir mağaranın içinde kitaplarla tıka basa dolu bir sandık buluyoruz. Aralarından Nazım Hikmet’in tüm eserlerinin ilk baskısını seçip alıyorum. Nazım Hikmet okumak o dönemde yasak. Yirminci yüzyılın üç en büyük şairinden birini keşfediyorum.” 
Defterler/Cahiers de Travail 1965-1994 

Arture 461, Schizophrenes, “L’Homme” serisi, 1995 (Arslan Koleksiyonu) 

“Okumak beni artür yapmak için kışkırtıyor, sevdiğim yeri işaretliyorum, hatta defterlerime not alıyorum, kitap belki kaybolur, ama defterlerim kaybolmaz, oradaki birkaç satır benim artür yapmamı sağlayacak fikirleri doğuruyor. Yaptığım artürde çıplak bir kadın varsa, o başka bir sebepten orada. Manzara, natürmort yapamadığım, alışılmış bir ressam olmadığım için beni kışkırtacak bir şey yapmam lazım. Bu da dediğim gibi bol bol okumak. Artür yapmak resim yapmaya benzemiyor. Artür resme karşı.” 
Lebriz Sanal Dergi röportajı, 2009 

“Cordier çalışmalarımı nasıl sınıflandıracağını bilemiyor: Bu ne resim, ne guaş, ne de desen… Durumu açıklamak amacıyla ARTURE sözcüğünü buluyorum! Ve ARTSLAN diye imzalıyorum: Her delikten ART (sanat) kokuları yayıyorum.” 
Defterler/Cahiers de Travail 1965-1994 

Dosyanın tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No: 68’e ulaşabilirsiniz.

Kapak görseli: Arture 186, “Actualisation du Capital” serisi, 1976-1977 (Arslan Koleksiyonu)