Göçmenlik üzerine etkileyici iki hikâye: “Lampedusa”

Versus Tiyatro’nun bu sezonki oyunlarından Lampedusa;  iki farklı ülkede yaşam mücadelesi veren Stefano ve Denise’i merkezine alıyor. Öncelikli dertleri hayatta kalmak olan biri göçmen, öteki Lampedusa Adası’na ulaşmaya çalışan mültecilerin ölü bedenlerini toplayan eski bir balıkçıyı izlediğimiz oyun; seyirciye anlamlı bir hikâye sunuyor.

Yazı: Hande Sönmez

Geçtiğimiz sezon Dogville uyarlaması ile adından söz ettiren Versus Tiyatro’nun bu sezonki iki yeni oyunundan biri olan Lampedusa; İngiliz yazar Anders Lustgarten’ın göçmenlik meselesi üzerine kaleme aldığı bir metin. Lustgarten; Londra’da haciz memurluğu yaparak –deyim yerindeyse başka hayatları mecburen karartarak– yaşamaya çalışan Doğu Asyalı Denise ile Lampedusa Adası’na yolu düşen mültecileri denizden –deyim yerindeyse– toplayan İtalyan Stefano’nun hikâyesini paralel olarak kuruyor. Oyun; Denise ve Stefano aracılığıyla Maslow Piramidi’nin en aşağısında yer alan “yaşama” gereksinimini karşılamaya çalışan pek çok insanın derdini de sahneye taşıyor.

Denise ve Stefano’nun paralel hikâyeleri

İtalya’da bulunan ve içindeki mülteci kampıyla ün salmış Lampedusa Adası’nda çalışan Stefano üç yıllık işsizliğin ardından mecburen yaptığı işinde öncesinde sadece kendi derdiyle haşır neşir olsa da; sonrasında tanıştığı Nijeryalı Modibo’ya ve onun arkadaşlığına kayıtsız kalamıyor. Tam da aynı zamanda Denise’in evine haciz için gittiği Carolina’nın uzattığı dostluk eline kayıtsız kalamaması gibi… Stefano’nun ölen göçmenlerde Modiba’nın, Denise’in ise haciz için gittiği bir evde yaşayan kadında ölen annesinin yüzünü görmesi ve de ilerleyen günlerde ikisinin de hayatında meydana gelen umut verici gelişmeleri paralellikler kurdurarak anlatan oyun; iki karakterin de hikâyelerinin benzer taraflarını usulca ortaya çıkarıyor.

İyi reji, iyi performanslar

60 dakika süren oyunda; birbirlerinin ışığını çalmadan Denise ve Stefano’ya hayat veren Cem Zeynel Kılıç ve Özlem Öçalmaz çok iyi, meselenin ciddiyetini ve metnin derdini yansıtan performanslar sunuyorlar. İki oyuncu da bu anlamlı hikâyeyi son derece içselleştirmiş ve çok doğru bir üslupla sahneye taşımışlar. Burada oyunun rejisini üstlenen Kayhan Berkin’i de tebrik etmek lazım. Ayrıca Stefano’nun hikâyesini genellikle oturarak, Denise’in ise ayakta oynaması/anlatması oyuna (bence) dinamizm katmış. Elbette metni Türkçe’ye kazandıran ve seyircinin oyunu yabancılaşmadan takip etmesini sağlayan Hira Tekindor’un da katkısı çok önemli.

Lampedusa; güncel bir meseleyi iki ayrı karakterin birbiriyle paralellikler gösteren hikâyesiyle sahneye taşıyan ve seyircide kesinlikle karşılığı olan bir oyun. Bu sezon kaçırmamanız gereken oyunlardan biri olarak öne çıkıyor. 14 Aralık Cumartesi akşamı Cihangir Atölye Sahnesi, 18 Aralık Çarşamba Uniq Hall’da izleyebilirsiniz.