Gözde Koyuncu için öncelik, ortak düşü besleyebilmek

Bant Mag. No:76 için Gözde Koyuncu dâhil çalışmalarını ilgiyle takip ettiğimiz görüntü yönetmenlerinden bir kısmına ulaştık, yanıt alabildiklerimize mesleklerine ve bir sanat formu olarak sinematografiye dair sorularımızı sorduk: Üretim süreçleri nasıl işliyor? Yönetmen ile verimli bir iletişim süreci nasıl yürütülüyor? Ne gibi durumlarda inisiyatif kullanıyorlar? Bir proje teklifi geldiğinde ne gibi motivasyonlarla kabul ediyorlar? Teorik eğitimin gerekli olduğunu düşünüyorlar mı? Seyirci kimlikleriyle, bir filmin sinematografi çalışmasından ne gibi beklentileri oluyor? Kalpleri pelikül mü dijital için mi atıyor?

Gözde Koyuncu yanıtlıyor

“Ekibin öz deneyimlerinin birbirine yakın olması gerekmez, zıtlıklar da birbirini besler, yeter ki bu deneyimler birbirinden faydalanabilecek ortam bulabilsin.”

Filmografisinden duraklar: Edifice (2015), Cadı Üçlemesi 13+ (2019), Kusurlu (2019) Ankebût (2020)

Sinematografi yaratıcı bir süreç; herhangi bir yaratıcı süreçte olduğu gibi yoktan var etmek, düşlemek, düşleri fiziksel forma kavuşturmak demek.

Özünde her şeyi var eden ışık, ışıkla beraber varoluşumuzun her ânında biriktirdiğimiz imgeler. Bilinç altında var olanlar, çocukluktan kalan güneşli bir gün hissi ya da en karanlık anlarımızda perdenin arasından sızan bir ışığın karanlığı yırtması. Kişiyi var eden tüm deneyimlerin izdüşümü. Bu noktada herkes kendine has. Her filmin kreatif sürecinin olduğu gibi filmin seyircilerinin deneyimleri de biricik. Film yapımı kolektif bir bilinç ağı. Bambaşka hayat deneyimleri olan insanların kendi bilinç izdüşümlerinden yola çıkarak ortak bir dil oluşturması. Kolektif bir düş.

Bu düşün temeli hikâye ve bu hikâyeyi herkes kendi deneyimlerince okur. Bu noktada yönetmen ve yaratıcı ekip arasındaki diyalog, bir filmin tüm realizasyon sürecini kapsar. Bu diyalog kanalları birbirine ne kadar açıksa o oranda düş büyür ve gelişir. Ekibin öz deneyimlerinin birbirine yakın olması gerekmez, zıtlıklar da birbirini besler, yeter ki bu deneyimler birbirinden faydalanabilecek ortam bulabilsin.

Gözde Koyuncu
Gözde Koyuncu

Bu doğrultuda bir filmin yapım sürecinde bulunma kararım çok yönlüdür, özünde hikâye ve bu hikâyeyi ekrana aktaracak insanlarla olan iletişimim yer alır. Tüm bu yapboz parçalarının sonunda nasıl bir resim oluşturacağını anlamak gerekir. Bu konuda yönetmenin resmin bütünüyle ilgili fikri esastır ve her departman nihai resme hizmet eder. Pre-prodüksiyondan post prodüksiyona verilecek her kararda, öncelik ortak düşü besleyebilmektir.

Seyirci koltuğuna geçmek benim için her zaman mutluluk verici. Hikâye anlatmak ve dinlemek insan için temel bir ihtiyaç, bunun ne formda gerçekleştiği sorgulanmaksızın. Mimari bir eser, müzik, resim, edebiyat, heykel vb. aklımıza gelebilecek her sanat dalı, hayattan ve bildiklerimizden besleniyor. İnsan olarak anlatma ve aktarma ihtiyacımız soyut düşünce becerimizden mütevellit. Fiziksel olmayanı hayal edebilmek ve bunu aktarabilmek. Bir eser ortaya çıktığında kendi oluşum sürecinin devamı olarak yine kolektif bilince aktarılıyor. Seyirci olarak her deneyimim yeni bir düşünsel yol açıyor. Hâlâ herhangi bir filme kendimi kaptırmış bulabiliyorum. Filmin kendi gerçekliği ile sürüklenip başka bilinç diyarlarına yol alabiliyorum, sanırım en başından beri beni bu meslek ile buluşturan his bu. Hayatın içinden tüm deneyimlerimi paylaşabildiğim bir mecra bulabilmek. Bana ait olanı evrene yollayabilmek.

Gözde Koyuncu’nun yanı sıra A. Emre Tanyıldız, Ahmet Sesigürgil, Barış Aygen, Deniz Eyüboğlu, Feza Çaldıran, Hayk Kirakosyan ve Orçun Özkılınç’ın yer aldığı 8 görüntü yönetmeniyle konuştuk dosyasının tamamını okumak için buradan Bant Mag. No:76’ya ulaşabilirsiniz.