Greentea Peng’in şifa dolu “MAN MADE”ine dair bilinmesi gerekenler

Son zamanlarda iyice köpüren neo soul dalgasının umut verici ve özgün yeteneklerinden olan Greentea Peng’in, “şifa verme niyetiyle yapılmış ama aynı zamanda kayıp ve yası da araştıran sonik bir keşif” olarak tanıttığı ilk albümü MAN MADE, AMF Records etiketiyle 4 Haziran’da yayımlandı.

Greentea Peng ve MAN MADE’e dair çeşitli başlıklarla, müzisyene ve albüme dair bilinmesi gerekenleri sıraladık.

Greentea Peng, dövmelerle kaplanmış bedeni, bol aksesuarlı stili, ifadesiz suratına eşlik eden hipnoz etkili sesiyle dikkat çekiyor. 18 şarkılık albümün 2. sırasına yerleştirdiği “This Sound”da, müziğini tanımlayan sıfatları sıralayarak, dinleyenlere kısa bir oryantasyon veriyor: “Bu ses, fiziksel ve gerçekçi ama metafizik ve mistik de.”

İçindekiler

Greentea’nin “psikedelik soul” olarak tanımlamayıı tercih ettiği bu geniş palet; neo soul, caz, trip hop, reggae, rock, dub gibi türlerin incelikle örüldüğü bir sonik eklektisizm örneği. Müziğe eşlik eden diğer ögeler ise kopuk flowlar ve ikilikler arasında var olmaktan kaynaklanan kırılganlığı vurgulayan, tekrarlarla dolu, politik, mantravari sözler.

Yakın bazı sesler

Peng, etkilendiği kişilere örnek olarak Lauryn Hill, Erykah Badu, Miss Dynamite, Amy Winehouse ve küçükken ona şarkılar öğreten oyuncu babasını gösteriyor. Bunlar dışında müziğinin Neneh Cherry, King Krule, Sade ve Solange ile de kol kola gezdiği söylenebilir. Albüm kapağı ilk bakışta, Erykah Badu’nun Mama’s Gun’ını anımsatıyor sanki.

Müzikal serüveninin kısa tarihi

Aria Wells, nam-ı diğer Greentea Peng, Arap asıllı bir baba ve Afrikalı bir annenin çocuğu olarak Güney Londra’da doğdu. Anne ve babasının ayrılması üzerine annesiyle birlikte İngiltere’nin güney kıyısındaki bir sahil kenti olan Hastings’e taşındı. Babasının yönlendirmesiyle müziğe ilgi duymaya başlayan Aria, çocukluk yıllarında kilise korolarında şarkı söyledi fakat büyüdükçe müzikle olan bağı koptu.

Üniversitede siyaset okudu, bol bol seyahat etti. Kafası allak bullaktı, birtakım bağımlılıklardan muzdaripti ve bunlardan kurtulmak istiyordu. Meksika’ya yerleşti, bir yoga-inziva kampında çalışmaya başladı. Buradan aldığı, her gün değişme ve yeni versiyonlarıyla tanışma fikri, özüyle barışmasını sağladı. Kendisi veya başkaları tarafından üzerine yapıştırılan tüm etiketleri sökmeye karar verdi. 

21 yaşındayken beklenmedik bir şekilde, çalıştığı barda cover çalan bir gruba katılmasıyla işler değişmeye başladı. Müzikle yeniden, bu sefer daha güçlü bir bağ kurdu. Perulu bir kimyagerden satın aldığı Green Tea Seng kutusu ve argoda çekici, lezzetli gibi anlamlara gelen “peng”i birleştirdiği sahne adını buldu. 2019’da yayımladığı “Downers” teklisinin COLORS YouTube kanalı için kaydedilen canlı performans videosu, geniş kitlelerce tanınmasını sağladı. Böylece rüzgârı arkasına alan Peng, insanları politik eleştiri ve kişisel farkındalığa çağıran şarkılar kaydetmeye devam etti. BBC Sound of 2021’de 4. oldu. Şu anda kırsalda bir çiftlik evinde, hayvanlarla birlikte yaşıyor ve şevkle müzik üretmeyi sürdürüyor. 

Müziğin hayatındaki yeri

Dünyada olan bitene karşı çok fazla öfke ve acı hisseden Peng, kendini müzikle ifade ederek arındığına inanıyor. Bu yolla olumsuz, karanlık enerjilerin ve zorlu zamanların üstesinden gelebilen sanatçının amacı, farklı varlık hâllerini keşfettiği müziğiyle dinleyenleri özgürleştirip güçlendirmek.

Kendimizi dinlemediğimiz zamanlar egomuzun, biz farkına varmadan kontrolü ele geçirdiğine inanan Greentea için müzik, zamanla üzerinde biriken katmanları aşıp gerçek benliğini ortaya çıkarmasını sağlayan bir yardımcı aynı zamanda. Albümdeki “Meditation” şarkısında “Müzik benim aidiyetim.” diyor.

Yaratıcı sürecini, içine girip çıktığı bir spiral olarak tanımlıyor. Dışarıda gezip görüyor, insanlarla sohbet ediyor. İçeri daldığında ise bu deneyimleri başka bir bağlama tercüme ederken gerçekten var olduğunu hissediyor. Tüm bunları yaparken bir kutuya tıkılmayı da reddediyor. “Konfor alanımdan çıkmak için cesur olmaya çalışıyorum.” diyor. Kalıplara sığmıyor, deney yapmaktan kaçınmıyor ve sürekli doğaçlama yapıyor. 

Kendi ağzından duruşuna dair sözler

“Öz farkındalıktan yoksun olduğunuzda ve davranış kalıplarınızı gözlemlemek için zaman ayırmadığınızda her şey korkutucu oluyor çünkü bir uçtan diğer uca sürüklendiğinizi hissediyorsunuz. Greentea Peng olarak şarkı söylemeye başlamadan önce hayat çok kaotikti. Kafam karışıktı ve oldukça çalkantılı bir dönemdi. Ama deneyimlerim ve tepkilerim için minnettarım çünkü beni buraya getirdiler. Hepsi bir neden içindi. Kendinizi bir kez anladığınızda, dünyayı daha iyi anlamaya başlayabilirsiniz çünkü her şey birer projeksiyondur.”

“Yalana ve yolsuzluğa karşıyım, sömürüye, manipülasyona ve propagandaya karşıyım.”

“Kimlik politikaları ve bireyin yükselişi hakkında çok düşündüm. Kimlik sıcak bir konu çünkü hepimiz farklı olmaya çalışıyoruz. ‘Ben’ hakkında çok düşünüyoruz ama aynı zamanda ‘biz’ hakkında da düşünmeye çalışıyorum. Benim için topluluk olmak, insanları yargılamamayı öğrenmekle ilgili.”

“Önceliklerimizin nerede olduğunu bilmiyorum. Her şey sadece parayla ilgili ve ben bunu iğrenç buluyorum.” (Londra’nın soylulaştırılmasına tepki gösterdiği “Ghost Town” şarkısı üzerine.)

Albüme dair bilinmesi gerekenler

*MAN MADE, 440 Hz olan endüstri standardı düşürülerek 432Hz frekansında kaydedilmiş. Greentea’nin bireyselliğine ve maneviyatına olan bağlılığının kanıtı olarak, şifalı bir enerji titreştirmek ve kalp boşluğunuzda daha fazla, kafa boşluğunuzda daha az yankılanmak için tasarlanmış.

*Peng’in 7 kişilik grubu Seng Seng Family ile birlikte, 1 ay süren vahşi yaşam inzivasının bir parçası olarak Surrey’nin ücra bir köşesinde yazılmış ve kaydedilmiş.

*Prodüksiyonda Earbuds’ın parmağı var. The Miseducation of Lauryn Hill albümünde de aynı görevi üstlenen Commissioner Gordon tarafından mikslenmiş.

*Peng’in, billboardlardaki albüm reklamlarında kullanılan “Fact Check The Fact Checkers” sloganı ile ilgili “İnsanlara her şeyi sorgulamaları, her şeyi olduğu gibi kabul etmemeleri ve kendi araştırmalarını yapmaları gerektiğini hatırlatmak istiyorum.” şeklinde bir açıklaması mevcut.

*MAN MADE, Greentea’nin üvey babası Jim’in ölümünden sonra kaydedilmiş. Albüm, müzisyeni punk rock ve heavy metal ile tanıştıran Jim’e övgü olarak yazılan “Jimtastic Blues” şarkısı ile kapanıyor.

*Albümden önce klipleriyle beraber, haberci niteliğinde 4 tane tekli yayımlanmıştı: Nah It Ain’t The Same, Kali V2, Dingaling ve Free My People.

*Greentea Peng, albümü dinlerken göğsümüzün, vızıldayan bir arı gibi titreşmesini, bittikten sonra da ardında müzik, imgeler ve mesajların simyasıyla dolu zengin ve çeşitli bir ses manzarası bırakmasını hayal ediyor.

Yazı: İlayda Güler