hmmm? - Casey Steffens

The New York Times ve Atmos gibi yayınların yanı sıra yaptığı yolculuklardan yeni seriler üreten fotoğrafçı Casey Steffens, işlerinde hayatımızı arayarak geçirdiğimiz şeylere, kariyerlere, bağlantılara bizi çeken şeyin ne olduğunu keşfetmekle ilgileniyor.

Duygu durumları, mekânlar, zamanlar ve kaydedilenlere dair sorular sorduk. Casey Steffens arşivinden fotoğraflarla yanıtladı.


Favori çocukluk fotoğrafın?

Lise yıllarında bir kafede çalışıyordum. Ashley adında bir adam vardı ve her zaman “Doğadan çok uzaklaştığımızda hasta oluruz.” derdi. Catskill Dağları’nda büyüdüğümüz için kardeşlerimle sürekli dışarıda olurduk. Zor zamanlar geçiriyorsam genellikle bahçede çalışmak ya da parka gitmek işe yarıyor, en azından bir süreliğine.


Biriktirmeyi en sevdiğin şey?

Bunu önceki soruya bağlayabilirim. Çevremizdeki dünyada çok fazla güzellik görüyorum. Bunlar şehre taşıyabildiğim anılar sanırım. Evimin her tarafında taşlar ve kabuklar var. Çoğu zaman cebimde bir taş bulunur. Arabamda da araba sürerken ara sıra tuttuğum bir taş var.


Terapötik nedir? Tanımla.

Bu küçük tekneyi 2020’de aldım, 2021’de tümüyle yenilemiştim. Bu teknede olduğum her an müthiş bir dinginlik hissediyorum. Her şeyi biraz yavaşlatan belki etrafımdaki su, biraz güneş ve hafif sallantıdır. 


Bizi kendini en özgür hissettiğin yere götürmeni istesek?

Arabada epey zaman geçiriyorum. Sık sık iş için şehir içi veya şehir dışı yolculuk yapıyorum. Araç kullanırken kontrol elimdeymiş gibi hissettiğimi fark ettim. İşle alakalı, bir telefon ya da ödeme beklerken veya ilişkilerle ilgili olsun; aile, arkadaşlar ya da duygusal. İstediğin gibi hareket edebilmek, çoğu zaman iyi bir müzik eşliğinde, bir tür özgürlük hissi veriyor. Bu belki de bir metafordur ve bu konu üzerine daha derin düşünmeliyimdir.


Şu sıralar içini açan manzara?

Yeğenlerim. Kardeşlerim beni sürekli görüntülü arıyor veya çocukların fotoğraflarını gönderiyor. Şimdiye dek büyümelerini izlemekten gerçekten keyif aldım. Her birinin kişiliği oluşmaya başlıyor ve her gördüğümde daha da büyüdüklerini fark ediyorum.


En çok özlediğin his?

Bu bir projenin başlangıcı muhtemelen. Vahşi at sığınağı işleten bir ailenin fotoğraflarını çektiğim bir proje için Wyoming’e yaptığım dört seyahatin ilkiydi bu. Başladığım ilk uzun soluklu projeydi ve aksi takdirde hiç tanışmayacağım insanlarla harika bir bağ kurmamı sağladı. İletişimi hiç koparmadık ve dünyalarını bana açma nezaketleri benim de projelere içsel yaklaşımımı doğrudan etkiledi. 


“Evim” dediğin yer?

Burası Catskill Dağları’nda, New York’un dışında. Ev demek; annem, kız kardeşlerim ve onların çocukları, dedem ve elbette köpekler demek. Bu da Lily. Annem onu salgından hemen önce aldı ve büyüyüşünü izleme şansım oldu. Benim için çok özel biri, eve geldiğimde hep burada oluyor. 


Şu an ışınlanmak istediğin yer?

Pyrenees’daki bu dağlar, şimdiye dek gördüğüm en iyi manzalardan biri. Biz onlara “dağlar” diyoruz ama New York’ta böyle dağlar yok. 2023’te yaptığımız ziyaretten bu yana buranın bende ayrı bir yeri var. Havası çok ferahtı. Şu anda o dağların altında güneşlenmeyi çok isterdim.


Sık sık baktığın/gördüğün bir duvar?

Bu hemen yatağımın üstündeki duvar. Sabah güneş doğduğunda, bu anları yansıtır. Güneş yükseldikçe oda boyunca hareket eder. Yılın bu zamanı doğrudan yatağıma vuruyor ve sanırım en sevdiğim uyanma şekli bu. Yansımaların odamdaki konumlarına göre saatin kaç olduğunu anlayabildiğimi düşünmek hoşuma gidiyor. 


“Çocukluk” nedir?

TOPRAKTA OYNAMAK. Danny Lyon’un bir imza gününe gittim ve I Like to Eat Right on the Dirt (Toprağın Tam Üstünde Yemeyi Severim) kitabı var elimde. Kapakta ağacın altında sandviç yiyen küçük bir çocuk ve onun yüzünü koklayan bir köpek var. Bunlar da benim yeğenlerim. Toprakta oyun oynamaya BAYILIYORLAR.

Çeviri: Meltem Demiraran