Hotel Milano, Yaz Köpekleri ve bu ay başka ne okusak?
Tim Parks, bir otelin ihtişamı ve konukların maskelerinin arkasına saklanmış sırlarla yüzleştiriyor. Andrea Abreu ilk romanında, “yaşama uğraşını çocuk oyununa, çocuk oyununu kalp kırıklığına” bağlıyor. Neylerse güzel eyleyen John Berger, bu kez okurunu şiirleri, çizimleri ve fotoğraflarıyla karşılıyor.
Ekim 2024’te yayımlanmış, merak uyandıran kitaplar.
Aşk Hayatında Affetmeye Övgü
Massimo Recalcati (Telemak)
“Aşkın içine tükürmeli ve insanın egoist dürtüsünün eninde sonunda onu çürüteceğini kabul mü etmeliyiz?” Psikanalizin farkında olmadan doğasında direnç olan, kendisine sınır koyan tüm bağları koparmaya çalışan kapitalist söyleme hizmet ettiğini savunan İtalyan psikanalist Massimo Recalcati; aşkın giderek narsizmin oyuncağı hâline geldiği, sorumluluktan korkan, hazza indirgenmiş günümüz ilişkilerine itiraz ediyor. Üstelik bunu usul usul değil; dan diye, en kırılgan yerimize basarak yapıyor; aşkı yeniden bakmak için ihanet ve affetmeye dair sorular soruyor. Zor… Ama düşünmeyi sevenler için merak uyandırıcı da aynı anda.
Deniz
Zaven Biberyan (Aras)
Zaven Biberyan’ın insan olmanın sancılarını birey – toplum çatışması üzerinden ele alan, 1946 – 1961 aralığında yazılmış 12 öyküsü. Beyrut’ta define arayanlardan tutun da Büyükadalı bir babanın kızına dair endişesine, oradan Zigana Geçidini mesken tutan bir yasak aşka ve bir hapishane koğuşuna kadar türlü türlü evren var önümüzde. Biberyan, romanlarında olduğu gibi lafı hiç dolandırmıyor. Farklı kesimlerden insanları anlattığı için her şeyin gerçeğe uygun olmasına çok dikkat ediyor. Bu özen de özellikle diyaloglarda kendisini gösteriyor.
Duygusal Bir Katilin Günlüğü
Luis Sepulveda (Everest)
Duygusal Bir Katilin Günlüğü, Sepulveda’nın sıcak ve mizahi tonundan çıkmış iki uzun polisiye öyküden oluşuyor. İlkinde kurbanının kimliğine dair bir arayış içinde olan kiralık katilin izini sürerken; ikincisinde Brezilya yerlileri Anaré’lerin, Batı dünyasının açgözlülüğüne karşı verdiği mücadeleyi bir kaçakçılık hikâyesi üzerinden takip ediyoruz. Özellikle Aşk Romanları Okuyan İhtiyar ile kendine has bir hayran kitlesine sahip olan Luis Sepulveda’nın, edebiyatının başka bir yüzünü görmek isteyenler için son derece heyecan verici bir kitap.
Editörlük Zor Zanaat: Editörler Hakkında Söyleşiler
Hazırlayan: Cansu Canseven (Notos)
Editörlük Zor Zanaat, kitapların perde arkasındaki görünmez emeği ve ince işçiliği ortaya koyan, samimi ve ilham verici bir söyleşi derlemesi. Cansu Canseven’in hazırladığı bu kitap; editörlerin mesleki zorlukları, heyecanları ve yaratıcı süreçlerini derinlemesine ele alıyor. Kitapların satırlara dökülmeden önce nasıl şekillendiğini merak edenler için hoş bir rehber, yayıncılığın mutfağını keşfetmek isteyenler içinse benzersiz bir pencere niteliğinde.
Gölgeler Ormanı
Pik-Shuen Fung (Düşbaz)
Ailenizde kimse duygulardan bahsetmiyorsa siz nasıl yas tutacaksınız? Babasının ölümünden sonra bu soruyla boğuşan bir isimsiz karakter, Kanada’ya göç edip “astronot baba” modelinde yaşayan Hong Kong kökenli ailesinin özlemlerini ve kopukluklarını keşfediyor. Babasıyla ilgili anılarını sürekli yeniden yaşarken, cevapları annesinde ve anneannesinde arasa da kendi yaşamının onlarınkine bağlı olduğunu fark ediyor. Pik-Shuen Fung, bir ailenin acı ve mutluluk dolu portresini çizerek okuru şiirsel bir yolculuğa çıkarıyor.
Hatırlamanın ve Unutuşun Kitabı
Oya Baydar (Can)
“İnsanlığa karşı bir suçun devlet uğruna işlenmesi suçluyu affettirir mi?” sorusundan bir roman yaratıyor Oya Baydar. Hatırlamanın ve Unutuşun Kitabı iktidar hırsına, ona yenilenin hafıza kaybına, suskunluğun suç ortaklığını meşru kılıp kılamayacağına dair bir anlatı. İstihbarat teşkilatının üst kademelerinden bir adam var hikâyenin merkezinde ve ona tutkuyla bağlı bir kadın… Nihayetinde tamamlanmakla yarım kalmak, unutmakla hatırlamak arasında salınan, günümüz Türkiye’sinden trajik bir portre.
HınçAhınç
Figen Şakacı (İletişim)
Figen Şakacı’nın Türkiye’nin ruh hâlini mercek altına aldığı HınçAhınç’ta Yeni Mahalle’nin göbeğindeyiz. Ortalık yangın yeri. Herkes çok öfkeli. Her yanda kargaşa. Evler, sokaklar, otobüsler nefretle dolup taşıyor. Şakacı’nın adeta “bir hıncın anatomisi”ni çıkardığı bu son romanı, yoksul ve geleceksiz üç gencin arkadaşlığı üzerinden ve tam da o gençlerin dilinden anlatılan güçlü bir hikâye sunuyor.
Hotel Milano
Tim Parks (Livera)
İnsan ilişkilerinin, kimliklerin ve beklentilerin karmaşık ağına dair nefis bir kaynağa ihtiyacınız varsa böyle buyurun. Milano’nun sofistike atmosferinde geçen bu hikâyede; bir otelin sınırsız ihtişamının, insanların maskelerinin ardında sakladıkları sırlar bir bir ortalığa dökülüyor. Parks, insanın kendi kimliğini bulma yolundaki kadim çabasını, keskin bir şekilde gözler önüne seriyor. Her karakterin içinde kaybolmuş bir parça insanlık, bir yerlerde kendi kendine büyüyen değerlerle mühürlü.
Huzursuzluk
Paul Verhaeghe (Axis)
Huzursuzluk meselesini Freud’un bıraktığı yerden devralan Belçikalı psikiyatrist Verhaeghe; bir yandan modern dünyanın bireyler üzerinde yarattığı yalnızlık, baskı ve kimlik krizlerini irdelerken, diğer yandan tüketim ve başarı odaklı kültürün toplumsal yapıyı nasıl şekillendirdiğini ve bu yapının bireysel huzursuzluğu nasıl beslediğini cesurca sorguluyor. Yaşadığımız çağın huzursuz edici yönlerine kafa uzatmak isteyenler için kışkırtıcı bir okuma. Ve bu huzursuzluğun nasıl bir dirence dönüşebileceğini de gösteren umutlu bir manifesto.
Kıyamet Sonrası Olağan Bir Gün
Murat Gülsoy (Can)
Murat Gülsoy yeni romanı Kıyamet Sonrası Olağan Bir Gün’de günümüzün alışkanlıkları ve değerleriyle yüzleşmemizi sağlarken, basit bir “normal” günün bile ne kadar kırılgan ve değerli olduğunu hatırlatıyor. Alışılmış distopya çizgilerinin dışına çıkarak, türler arasında salınan hikâyede zaman duruyor ama hayat devam ediyor. Her şeyin tuhaf ve belirsiz olduğu, umudun yatak altlarında saklandığı bir masal gibi… Yaşamın anlamını sorgularken, “düşmanını kaybeden geçmiş de kendiliğinden solup gidiyor.”
Mırıldanan Kemikler
A. G. Slatter (İthaki)
Miren O’Malley’nin soyu yüzyıllardır denizle bir anlaşma yapıyor: Her nesil, denize bir çocuk veriyor; karşılığında zenginlikle ödüllendiriliyor. Sıra ona geldiğinde Miren O’Malley’nin buna boyun eğmeye niyeti yok. Mırıldayan Kemikler’de kendi mitolojisini üreten A. G. Slatter, baş karakterini hem denizin acımasızlığı hem de içindeki karanlıkla yüzleştiriyor. Bu gotik masal; Miren’in doğa üstü güçlerle sarılı aile sırlarını, ürpertici ve zarif bir dille açığa çıkarıyor.
Mihrap
Sinem Sal (Kara Karga)
“Acımı anlatacak kadar şarkı, teşekkür edecek kadar İngilizce biliyorum ama acımı geçirecek kadar şarkı, derdimi anlatacak kadar Türkçe bilmiyorum.” 12 Eylül döneminde babasını kaybeden 10 yaşındaki Mihrap, darbenin değiştirdiği hayatları bu ölümle yeniden tanıyor. 40 gün içinde darbeyi kaldırabilirse, babasının döneceğine inanıyor. Sinem Sal’ın Bizim Zamanımız ile tanıttığı neşeli dram türünde devam eden bu roman, bir çocuğun yas sürecini kendince hafifletmeye çalışmasını konu ediyor. Korkuları kadar cesareti, ızdırabı kadar neşesi de olan bu hikâye, büyüyüp “Mihrap” olacak bir çocuğun gözünden anlatılıyor.
Nefes
Tim Winton (Holden)
Daha önce Türkçede bir romanını (Çoban Kulübesi) ve bir de öykü kitabını (Dönüş) okuma şansına eriştiğimiz, iki kez Booker’a aday gösterilen, Avustralya’nın yaşayan en iyi yazarlarından Tim Winton bu defa yine bir romanla karşımızda. Nefes, Batı Avustralya’da yaşayan sörf tutkunu iki ergenin, usta olarak gördükleri gizemli bir adamla tanıştıktan sonra değişen hayatlarını konu alıyor. Gizemin ve sessiz gerilimin bir an bile eksik olmadığı bu çetrefilli büyüme hikâyesini Türkçeye kazandıran, usta çevirmen Seda Çıngay Mellor.
Politikadan Sinemaya Minör-Oluş: Türkiye’de Bir Direniş Figürü Olarak Sinema
Azime Cantaş (Ayrıntı)
Gilles Deleuze ve Felix Guattari’nin post-yapısalcı düşünceleri doğrultusunda, Türkiye’de sinemanın bir direniş figürü olarak nasıl bir anlam taşıdığını araştırıyor Azime Cantaş. Deleuze’ün arzu, anlam ve yaşam kavramlarına dayanan “minör sinema” anlayışı, klasik sinemadan farklı olarak, politik ve tahammülsüz bir yapıyı ifade ediyor. Minör sinema, molar yapılardan kaçış çizgileri çizerek farklılığı ve dönüşümü öne çıkarıyor. Bu bağlamda sinema, toplumun eksikliklerini vurgulayıp izleyiciyi rahatsız eden, parçalanarak çoğalan bir dil sunuyor.
Postrestant
Cynthia Rimsky (Epona)
Ukrayna göçmeni Yahudi bir aileden gelen Şilili bir kadın, 90’ların sonunda Santiago’da bir İran çarşısında eski bir aile albümüne rastlıyor. Orada, kendi soyadına benzer bir isim görünce, kökenlerinin peşine düşmeye karar veriyor; Avrupa, Akdeniz, Ortadoğu boyunca bir yolculuğa çıkıyor. Yol boyunca tuttuğu notları, fotoğrafları, mektupları ve şehir haritalarını bir araya getirerek bir kitap oluşturan Cynthia Rimsky, kullandığı minimalist dil ile okuru âdeta büyülüyor. Hem ince hem de politik gözlemlerle dolu olan Postrestant, okuyucularına seyahat yazınından özgün bir parça sunuyor.
Sahtekârlıklar, Mitler ve Gizemler
Kenneth L. Feder (Fol)
Arkeolog Kenneth Feder kötü nam salmış arkeolojik sahtekârlıklardan, klişeleşmiş mitlerden, bilimden nasibini almamış teorilerden bahsederken; geçmişteki gerçek, bilimsel gizemlere de el uzatarak okura keyif veren, öğretici bir patika açıyor. Komplo teorileri, psişik arkeoloji, Cardiff Devi, Torino Kefeni ve daha neler neler… Merakını koluna takıp geçmişe, gerçek ve kurguyu birbirinden ayırabileceği eleştirel bir gözle bakmak isteyenler buyursun.
Sonra Gözler Görür
Hikmet Hükümenoğlu (Can)
Körburun, Atmaca, Harika Bir Hayat gibi romanlarıyla son yıllarda isminden bolca bahsettiren Hikmet Hükümenoğlu, bu defa dümeni polisiyeye kırıyor. Sonra Gözler Görür, yıllar sonra doğduğu şehir olan Yenikent’e dönen gazeteci Ezgi’nin hem kendi hayatını yoluna koyma çabasının hem de çözmek zorunda kaldığı bir cinayetin romanı. Mevcuttaki birçok güç ilişkisine göndermelerle dolu olan metin, Hükümenoğlu’nun yazarlık yolculuğunda kesinlikle ilgi çekici bir durak.
Tehlikeli Görüler
Harlan Ellison (İthaki)
60’ların ortasında okuduklarından sıkılan yazar, editör Harlan Ellison, ulaşabildiği tüm yazarlara tek bir soruyu yöneltiyor: “Eğer tutuklanma ya da sansüre uğrama korkun olmasaydı nasıl bir bilimkurgu öyküsü yazardın?”. Neticesinde 33 öyküden oluşan Tehlikeli Görüler ortaya çıkıyor ve türün tarihinde bir devrim olarak görülen “Yeni Dalga Bilimkurgu” başlamış oluyor. Philip K. Dick, J.G. Ballard, Roger Zelazny gibi isimlerin de katkıda bulunduğu bu derleme, türün meraklıları için tam bir cevher.
Tüm Küçük Kuş Yürekleri
Viktoria Lloyd-Barlow (hep kitap)
Sunday duyguların titreşimlerini derinlemesine hisseden, hassas kalpli, bundan sebep biraz izole bir hayat kurmayı seçmiş bir anne; kızı Dolly ise henüz yolun çok başında olmasından mütevellit dünyaya daha açık, annesindeki farklılıkla bir tür mücadele içinde. İkisi birbirine uyum sağlamaya çalışırken, yan eve yeni komşular taşınıyor. Sunday için kendiyle öteki arasına ördüğü sınırları gözden geçirmek ve güven üzerine daha çok düşünmek kaçınılmaz oluyor. Adı üzerinde bu kitap, kuş yüreklilerin içindeki derin çatışmala rı nezaketleanlamaya çalışıyor.
Uygunsuzluk
Amina Cain (Can)
Amina Cain’in bir kadının “bakılan bir nesne” değil de “bakan bir özne” olma mücadelesini anlattığı Uygunsuzluk, odağına bir sanat müzesinde temizlik görevlisi olarak çalışan Vitória’yı alıyor. Vitória’nın zengin bir adamla evlendikten sonra kendi sanatsal kimliğini keşfettiği; toplumun, evliliğin, ailenin beklentileriyle yüzleşip onları irdelediği serüvenini okurken, New York Times’ın neden kitaptan “Kendine Ait Bir Oda niteliğinde.” diye bahsettiğini anlıyorsunuz. Kadın erkek rollerini becerikli bir üslupla kurcalarken, varoluşçu feminizmin de kıyılarında yüzen Uygunsuzluk, okunmak için bir şansı hak ediyor.
Yaranın Sayfaları
John Berger (Metis)
Neylerse güzel eyler dediğimiz, her kitabıyla ufkumuzu açan yazar, eleştirmen John Berger, bu defa da “Şiirler, Çizimler, Fotoğraflar 1956-96” alt başlığını taşıyan; yaşamdan, ölümden, zamandan ve sade ama bir o kadar da derin şeylerden bahseden Yaranın Sayfaları ile karşımızda. Çevirisi şair Çevat Çapan’a ait kitabın, John Berger külliyatının en özel eserlerinden birisi olduğu su götürmez.
Yazanların Okuma Kültürü
Mehlika Karagözoğlu Aslıyüksek (Vakıfbank Kültür Yayınları)
Yazanların Okuma Kültürü, Türkiye edebiyatının en değerli figürlerinin okuma kültürlerini titizlikle inceliyor. Tanpınar’dan Peyami Safa’ya, Yaşar Kemal’den Tarık Buğra’ya, Oğuz Atay’dan Adalet Ağaoğlu’na kadar pek çok edebiyatçının okuma tercihleri ve rutinleri hakkında ilginç bilgiler sunuyor. Edebiyata, okuma kültürüne ve kütüphanelere ilgi duyanlara düşünce ve ilham dolu bir yolculuk vadediyor.
Yaz Köpekleri
Andrea Abreu (Siren)
Edebiyatta çok sık rastlamadığımız bir yerde, Kanarya Adaları’ndayız. Tenerife’nin turistik koşullarında var olmaya çalışan, etrafı yoksulluk ve cinsiyet ayrımcılığıyla sarılmış iki kız çocuğu deniz kenarına gidip hayaller kuruyor birlikte. Yaz Köpekleri bastırılmış duyguların, aşkla arkadaşlık arasındaki bulanıklaşmış sınırların hikâyesi. İspanyol yazar Andrea Abreu, büyümenin vahşi doğasını kurcaladığı bu ilk romanında “yaşama uğraşını çocuk oyununa, çocuk oyununu kalp kırıklığına” bağlıyor.
Yetişkinler
Marie Aubert (Yan Pasaj)
Tatil için bir araya gelen bir ailenin sıradan görünen buluşması, bastırılmış duyguların ve unutulmuş hesapların gün yüzüne çıkmasıyla sarsıcı bir yüzleşmeye dönüşür. Bazı aile tatillerinin dinlenme konsepti dışında geriye kalan her şeyi dönüştüğü tarifi zor anlarda bir solucan deliğinden geçip adı Yetişkinler olan bir kitap okumak kadar güzel ne olabilir? Aile bağları, kişisel arzular, kıskançlıklar, sevgi eksikliği, hayal kırıklıkları, kıskançlıklar, sevgi eksikliği, kıskançlıklar, sevgi eksikliği üzerine bir roman.
Zalim İyimserlik
Lauren Berlant (Minotor)
Neoliberal kapitalist sistemin hamurundaki teoriyi açık ettiği Zalim İyimserlik’te Lauren Berlant okuru, arzuladıklarını sorgulamaya davet ediyor. İlişkiler, ailemiz, işimiz, alacaklarımız, vereceklerimiz, yetinemediklerimiz, kaçırdıklarımız… Hayatımızı “yoluna koymak” ve “ideal olana dönüştürmek” için “daha iyisi olabilir” umuduyla kovaladığımız fırsatlar, mükemmel bir yaşam sürme fantezimizi gerçek kılabilecek mi? Ya da o fırsatlar gerçek mi, yoksa hayal kırıklığımızı büyütüp bizi o fanteziden uzağa sürükleyiverecek bir balon mu?
Bunlar da var!
Neksus – Yuval Noah Harari (Kolektif Kitap)
Akşamın Sesleri – Natalia Ginzburg (Can)
Bir Antikahramanın Hatıra Defteri – Kornel Filipowicz (Can)
Büyük Büyükanne Webster – Caroline Blackwood (Can)
Yırtıcı Kuşlar Zamanı – Ahmet Ümit (YKY)
Hiçbir Şey Yapmama Kitabı – Jenny Odell (Siren)
Seksus – Henry Miller (Siren)
Çeviri ve Toplumsal Cinsiyet: Feminizm Çağında Çeviri – Luise von Flotow (Everest)
Sahtekârlıklar, Mitler ve Gizemler – Kenneth L. Feder (Fol)
Yaşamı Hala Seviyor Muyuz?: Sevginin Gücü ve Güçsüzlüğü Üzerine – Erich Fromm (Say)
Esrarengiz İstanbul – Münir Nurettin Çapanoğlu (Vakıfbank Kültür Yayınları)
Gamsız Ruhlar Arasında – Sezen Kayhan (Delidolu)
Mucit – Miguel Bonnefoy (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları)
Ahlak: İyinin ve Kötünün İcadı – Hanno Sauer (Metis)
Annelik: Gerilimler, Mücadeleler, Uzlaşmalar – Ceylan Nur Akgün (İletişim)
Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin – Barış Bıçakçı (İletişim)
Temiz Kağıdı – Mustafa Çevikdoğan (Holden)
İnsanlanma – Michel Serres (Livera)
Elhamra: Zanaattan Öğrenmek – Bilal Yılmaz (Onagöre)
Şöyle Şeyler Böyle Şeyler – Bernadette Gervais (hep kitap)
Thomas F’nin Kamuya Açık Son Notları – Kjell Askildsen (Vacilando)
Müphem Bir Kadının Feminist Biyografi ile Kurgulanışı – A. Leman Karaosmanoğlu (Sanat Kritik)
Hezar – Yonca Tandoğan (Metinlerarası)
Zanzibar İstifi – John Brunner (İthaki)