Komplo, entrika ve iç savaş: House of the Dragon ilk bölüm üzerine

Game of Thrones bitti bitmesine ama sekiz sezonluk ekran yolculuğunda öyle büyük bir fenomene dönüştü ki, HBO zaman kaybetmeden birden fazla uzantı seri için hazırlıklara başladı. İçlerinde izlediğimiz ilk yapım olan House of the Dragon; George R.R. Martin’in yanı sıra Colony dizisinden anımsanabilecek Ryan J. Condal’ın yaratıcılığında hayata geçti.

Konu nedir?

Game of Thrones‘dan 172 yıl öncesine ışınlanıyoruz. Ejderhaların Westeros semalarında uçuştuğu, demir tahta 300 yıl boyunca hükmeden Targaryenlerin yükselişini gördüğümüz bir dönemdeyiz. Odağını Kings Landing’e alan ve çoğunlukla tek bir aileye yoğunlaştıran yapım, öncül diziyi izleyenlerin aşina olduğu bu hanenin görkemli geçmişine götürüyor bizleri.

Başkentin Targaryen ailesine geçmesinden 100 yıl sonra, Kral Viserys’in kendine bir varis atamasıyla başlıyor bütün olaylar. Yaptığı seçimlerin sonucunda, tarihe Ejderhaların Dansı olarak geçecek iç savaşın fitilini ateşliyor.

house of the dragon
İlk intiba

Kızıl Kale’ye girdiğimiz an, özlenen Game of Thrones atmosferini ve havasını solumuş olduk. Dikkati çeken ilk detaylardan biri, tabii ki ejderhalar. Etrafta serbestçe uçan, kimsenin garipsemediği ve istenildiği gibi evcilleştirilen yaratıklar olarak tasvir edilmişler. Sonraki 200 yıl içinde ne oldu da soyları tükendi ve herkesi korkutan canavarlar hâline geldiler, merak konusu.

Düello sahneleri ve doğum sekansıyla, yine ilk bölümden bolca kan ve ölüm üzerimize boca edildi. Bu seride de komplo, entrika ve savaşın durulmayacağının sinyalleri veriliyor. 

Geniş kadronun en tanınan ismi Matt Smith’i bu evrenin bir parçası olarak görmek heyecan verici. Canlandırdığı Daemon Targaryen karakteri ile sezon boyunca kötü mü haklı mı olduğuna karar vermekte zorlanacağımız bir rolde göreceğiz gibi. Oyunculuk açısından iyi bir performans göstereceğine şüphe yok.

Dekor, kostümler, sahne tasarımları beklenildiği üzere oldukça detaylı ve tatmin edici. Fakat öncesine göre daha küçük mekânlar tercih edilmiş. House of the Dragon hikâyesinin daha kısıtlı alanlarda geçeceği de buradan anlaşılıyor.

Beklentileri nasıl karşıladı?

İlk bölüm “The Heirs of the Dragon”, bir girizgâh olarak beklentileri tam anlamıyla karşılıyor. Açılış sahnesinden itibaren bizi sezonda nasıl bir hikâyenin beklediğini az çok kavrıyoruz. Atmosfer, mekân ve karakterler uyum içinde. Game of Thrones kadar tatmin edebileceğinden şüphelerim olsa da Yedi Krallık’ı özleyenler için kesinlikle yeterli dinamiklere sahip diyebiliriz.

house of the dragon
En çok neyi sevdin?

Diziye dair en sevdiğim şey yine kadın karakterlerin ön planda tutulması. Hikâyeye şekil verecek, taht mücadelesinin önemli parçalarını oluşturan Targaryen hanesinin kadınlarını izlemek müthiş zevk verecek gibi görünmekte. Özellikle demir taht için sekiz sezon boyunca savaşan Daenerys Targaryen’in motivasyonunu daha iyi anlayabileceğiz böylece. Atası Rhaenyra Targaryen’in ilk kadın varis olarak verdiği savaş, dizinin temel hatlarından biri.

En az neyi sevdin?

İster istemez Game of Thrones‘la karşılaştırma yaparken buluyorum kendimi. House of the Dragon dizisinin odağının tek bir ailede olması hikâyeyi basitleştirmiyor fakat daha kolay izlenebilir bir dizi hâline getiriyor. Her ne kadar kaynak kitapları okumamış olsam da bu da serinin hayranlarının alışık olduğu karmaşık olay örgüleri ve karakter yapılarını dizide göremeyeceğimizin işaretçisi olabilir. 

Formu dolduran: Elif Acun