İlham verici 15 spor belgeseli

Her türlü ayrımcılığa meydan okuyanlar, başarı ve istikrar sembolü olmuş figürler, mesajlarıyla sporun çok ötesine geçen hikâyeler… Farklı coğrafyalardan ve farklı branşlardan 15 spor belgeseli derlememizde, ilham verici anlar sizi bekliyor.

Yazı: Cem Kayıran, Tuğçe Özdenoğlu

New Generation Queens, 2015

Yönetmen: Megan Shutzer
Ruh hâli: Normlarınızla korkutamazsınız.

Kadınların futbol oynamasının ahlâka aykırı kabul edildiği Zanzibar’ın kadın futbol takımını takip eden belgesel; ülkenin spor, kadın ve kültür eksenindeki tarihine de ışık tutuyor. Cinsel kimlik ve dine ilişkin dayatmaların gölgesinde, Tanzanya ulusal takımına seçilme hayali kuran kadın futbolcuların kültürel normlara meydan okumasından çıkarılacak çok fazla ders var. 

Venus and Serena, 2013

Yönetmen: Maiken Baird, Michelle Major
Ruh hâli: İlham arayanlara… 

Williams kardeşlerin talihsiz geçen 2011 sezonunu izlerken beyaz spor basınının çirkin mutluluğuna ve haklarında yapılan özgüven kırıcı yorumlara tanık oluyoruz. Dayanışmanın verdiği ilhamı, Venus ve Serena’nın güçlü kız kardeşlik bağlarını izlediğimiz belgesel, gözlerimizi nemlendirmeyi de başarıyor. 

The Battle of Sexes, 2013

Yönetmen: Zara Hayes, James Erskine
Ruh hâli: Meydan okumaya hazır.

Erkek tenisçilerin, kadın tenisçilerden sekiz kat fazla kazanmasına göz yummayan Billie Jean King’in bir dönemin dünya 1 numarası Bobby Riggs’le spor tarihine geçen unutulmaz maçı.  King eşliğinde kendinizi Lawn Tenis Birliği yöneticilerine meydan okurken bulacağınız belgeselin dört yıl sonrasında, Jonathan Dayton – Valerie Faris ikilisi yıldız bir kadroyla bu maçın sinematik uyarlamasını da çekmişti.

Kicking It, 2008

Yönetmen: Susan Koch, Jeff Werner
Ruh hâli: Öğrenme açlığı. 

500 evsiz futbolcuyu ve 48 ülkenin milli takımını bir araya getiren Evsizler Dünya Kupası, Kicking It belgeseli ile tüm dünyaya ulaşma fırsatı buldu. Sıkı bir futbol tutkunu olan Colin Farrell’ın sunumuyla, 2006 kupasından yedi oyuncunun başarı hikâyesine odaklanan belgesel, futbolun insanları bir araya getirmek için farklı dilleri ve yaşam biçimlerini aştığını gösteren incelikle işlenmiş bir yapım. 

Gunnin’ For That #1 Spot, 2008

Yönetmen: Adam Yauch
Ruh hâli: “I believe I can fly…”

2012’de hayatını kaybeden Beastie Boys üyesi Adam Yauch’un geride bıraktığı en özel işlerinden biri. NBA Draft’ına hazırlanan genç basketbolcuların günlük rutinlerini takip ederken hem kendilerini nasıl motive ettiklerine hem de üzerlerinde oluşan baskıya yakından bakıyoruz. Kevin Love, Michael Beasley, Tyreke Evans gibi tanıdık oyuncular ve tabii Rucker Park!

Sunshine Superman, 2014

Yönetmen: Marah Strauch
Ruh hâli: Kanatlanıp uçmaya hazır.

Uçurumlardan, kulelerden ve şehir manzaralarından atlamaya hazırsanız, BASE jumping hareketini başlatan Carl Boenish ve eşi Jean’in –muhtemelen bir daha böylesini görmeyeceğimiz- hayatlarına tanık olmak için play’e basıyoruz. “Kamera sadece benim için değil, herkes için bir şey yakalar ve muhtemelen kamera olmasa bunu yapmazdım” diyor Carl Boenish. Nitekim film boyunca Carl’ın kaskına monte ettiği kamera ve iniş boyunca etrafına yerleştirilmiş diğer kameralarla, tehlikeli kelimesinin az kalacağı kayıtlara eşlik ediyoruz.

Siirt’in Sırrı, 2013

Yönetmen: İnan Temelkuran, Kristen Stevens
Ruh hâli: Tutkunun aşamayacağı bariyer yoktur.

Spor dünyasında, hele bu coğrafyadaki toksik cinsiyet algısını gözler önüne seren bir belgesel. 2010’da Avrupa Şampiyonluğu kazanan 15 yaşında bir güreşçi olan Evin Demirhan’ın yaşadığı Siirt’te geçirdiği bir yıla odaklanan Siirt’in Sırrı; genç sporcunun özverisi, tutkusu ve etrafına konan bariyerleri alt etme mücadelesinden ilham almamak mümkün değil.

Williams, 2017

Yönetmen: Morgan Matthews
Ruh hâli: Aileden biri gibi.

Formula 1’in tek aile takımı Williamsların hikâyesini konu eden belgesel, yalnızca yarış hikâyeleriyle sınırlı kalmayıp bizleri hep merak ettiğimiz yere, Formula 1 kulisine davet ediyor. Arşiv videolarının ustalıkla kullanımı ve eski pilotlar Nigel Mansell, Alan Jones röportajlarıyla Williams ailesinin hiç bilmediğimiz yönlerine tanıklık ettiğimiz belgesel, Formula 1 dünyasının cesur ve samimi yapımlarından. Belgeseli böylesine etkileyici yapan Frank Williams’a, her soruya samimi yanıtlar verdiği için ayrıca teşekkür etmek gerek. 

Kick in Iran, 2010

Yönetmen: Fatima Geza Abdollahyan
Ruh hâli: İyi ki varsın Sara!

İran spor tarihin en ilham verici hikâyesinde gezinen belgesel, İranlı kadın sporcu Sara Hoşcamal‐Fıkrî’nin 2008 Pekin Yaz Olimpiyatları’na uzanan yolculuğunu anlatıyor. Erkek egemen toplumlarda kadın sporcu olmanın zorluklarını ve eşit haklar için tüm kadınlar adına verilen özgürlük mücadelesini inceleyen belgesel, İran’daki kadın sporcuların temsil ediliş biçimlerine dair bir kaynak niteliğinde. 

A Sunday In Hell, 1976

Yönetmen: Jørgen Leth
Ruh hâli: Fransa’da heyecanlı bir bahar gezisi.

Bahar klasiklerinin en ünlü ve dramatik yarışı 1976 Paris-Roubaix yarışına gidiyoruz. Dönemin en büyük yol yarışçılarından Eddie Merckx, genç yıldız Freddy Maertens ve Roger de Vlaeminck mücadelesini konu edinen A Sunday In Hell, yarış tutkusunun bir insanı nasıl ele geçirdiğini en iyi tasvir eden meraklı ve cesur yapımlardan. Yaklaşık 24 kamera ve helikopter çekimiyle en iyi bisiklet filmlerinden biri olan bu belgesel, yalnızca bir spor filmi olarak kalmayıp dönemin Fransız kültüründen de içten görüntüler sunuyor.

Facing Federer, 2004

Yönetmen: Chris Mitchell
Ruh hâli: İhtimallerin heyecanı.

Genç Federer -oyuna hükmetmeye başladıktan kısa bir süre sonra- 2004 Masters Cup’ı kazanmak için Teksas’a geldiğinde, akıllardaki tek soru şuydu: Federer’i geçebilmek mümkün olacak mıydı? Sorunun cevabını aradığımız belgeselde sıra dışı maceranın her ânına tanıklık edip, Federer’i Federer yapan hikâyenin ilk yıllarına gidiyoruz. 

Losers, 2019

Yönetmen: Mickey Duzyj
Ruh hâli: Pes etmek mi? Hiçbir zaman.

Sürekli birbirini tekrar eden konulardan sıkılmışken yardımımıza yetişen sekiz bölümlük belgesel serisi Losers, zaferle biten spor hikâyeleri yerine kayıpların ve hayal kırıklıklarının nasıl olumlu deneyimlere dönüştüğünü anlatıyor. Özenle hazırlanmış illüstrasyonların yer aldığı animasyon bölümleri de bolca alkışı hak ediyor.

Surfwise, 2007

Yönetmen: Doug Pray
Ruh hâli: Baskıcı bir ütopyada dalgalarla boğuşma.

Dorian “Doc” Paskowitz, modern dünyanın baskılarından ve zorlamalarından uzaklaşarak 11 kişilik ailesi için kendi inandıklarını temel alan bir yaşantı kurmuş. Doc, partneri ve biri kız 9 çocuğunun sörf ve ağır diyetlere sırtını dayamış ütopyasına 8 metrelik bir karavan ev sahipliği yapıyor. Sörf ve sağlıklı yaşam tutkusu etkileyici olsa da, çocuklarına idealleri uğruna birer denek muamelesi yapan Paskowitz’i tanıdıkça kaşlar yukarı kalkıyor.

Once Brothers (ESPN 30 for 30), 2010

Yönetmen: Michael Tolajian
Ruh hâli: “Sınırlar yalnız duvardaki haritada.”

1986-1990 arası Yugoslavya milli takımında birlikte ter döken, savaşla birlikte yolları ayrılan ve “düşman” olan Sırp basketbolcu Vlade Divac ve Hırvat efsane Drazen Petrovic’in ilişkisini konu eden 30 for 30 bölümü. Petrovic’in 1993’te bir trafik kazasında hayatını kaybetmesinin ardından Divac’ın eski dostuyla barışmak için hamle yapmamış olmasının yarattığı pişmanlık, belgeselin başlıca odak noktası.

Bağlar, 2016

Yönetmen: Melis Birder, Berke Baş
Ruh hâli: Savaşa rağmen umut.

Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinin bölgesel lig basketbol takımının üç sezonluk (2010- 2013) mücadelesini izlediğimiz belgesel, 22. Saraybosna Film Festivali ve 15. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nden Jüri Özel Ödülü’yle ayrılmıştı. Takımın yolculuğunu bölgedeki politik iklimin etkileri üzerinden işleyen Bağlar, yönetmenleri tarafından “Savaşa rağmen umudun var olabildiği o kısa anlar hakkında bir hikâye” olarak özetleniyor ve “bağlanma” mesajları veriyor.