Imogen Sophia’nın pofidik ve parlak dünyası
İngiliz sanatçı Imogen Sophia’yla tanışın. “Dünya zor ve karanlık bir yer olabilir, bu yüzden onu biraz daha pofidik ve parlak hâle getirmek benim kişisel görevim” mottosuyla üretim yapıyor. İnsanların iyi hissetmesini, onlarda bir merak uyandırmayı ve onları gülümsetmeyi seven Imogen, bunu yapmanın kendisini iyi hissettirdiğini söylüyor. Rahatlık, neşe ve çocuksu merak onun için son derece önemli ve bunu çalışmalarında renk, doku, şekil ve karakterle ifade ediyor. Etrafındaki dünyayı yumuşacık yapmak istiyor çünkü hayalindeki dünya böyle bir yer.
2015’ten bu yana hayalî karakterler yaratıyor; ilhamını en sevdiği hikâyelerden biri olan Where the Wild Things Are’ın yanı sıra vantrilok kuklalar, hayvanlar, iç organlar, hastalıklar ve günlük objelerden alıyor. Karakterlerini oluştururken hayvansı görünümleri insan özellikleriyle birleştirmenin yollarını bulmaya başladığını söylüyor. Örneğin, yaşadığı yer olan Scarborough’da çeşitli barlarda tanıştığı çok gerçek, çok garip insanlardan ilham alarak onları kendi dünyasındaki canlılara dönüştüyor. Imogen’in karakterlerinin suratlarına, kıyafetlerine ve etrafına konumlandırdığı objelere baktığınızda o karakteri bir yerden tanıyormuşsunuz hissi doğuyor. İlk bakışta çocuklar için yapılmış gibi görünen işler yaratmayı çok sevdiğini keşfeden sanatçı, daha yakından bakınca bazı korkunç gerçeklerin de ortaya çıktığını söylüyor.
Sophia, 2016’da, işlerinin dev bebekler gibi taşınabilmesi düşüncesini çok tatmin edici bulmuş. Şimdiye kadarki karakterlerinin en büyüğü olan Desmond’u yarattıktan kısa bir süre sonra insanlar onlardan çocukları olarak bahsetmeye başlamış. Sophia da “eğer durum buysa, ben gururlu bir anneyim” diyor.







Yazı: İrem Gözü