Julie Curtiss’in kadınları

“Mizahı karamsarlıkla, esrarengizi sıradanla ve grotesk şekilleri canlı renklerle bağdaştırmayı çok seviyorum. Mental notlarım ve hayal gücümle çalışıyorum.” diyen Fransız ressam Julie Curtiss, popüler kültüre sürrealizm merceğiyle bakıyor ve kadın figürünü tasvir etme çeşitliliğiyle dikkat çekiyor. KAWS’ın dört yıl boyunca asistanlığını yapan Curtiss, 2017 itibariyle Christie’s ve Phillips gibi ünlü müzayede evlerinde gördüğü rağbetten sonra, tamamen kendi sanatına odaklanıyor. Biraz çizgi roman biraz grafik tasarımdan ödünç aldığı tekniklerle yağlı boya ve guaj çalışmaları yaratırken, figürlerinin yüzlerini çalışmıyor. Böylelikle hem karakterleri kati bir kadın kimliğinden arındırıyor, hem de hikâyelerinin çıkarımını izleyiciye bırakan bir gizem yaratıyor. 

Curtiss’in feminizmi, kadının temsilindeki tek yönlü bakış açısına karşı çıkıyor: “Kadınlar her ne kadar sanat yapıp zanaatta ustalaşsa da bedenlerimiz, sesimizden üstün geliyor. Dünyayı kendi açımızdan temsil etmedik veya anlatmadık. Yapmaya çalıştığım -birçok kuşak sanatçıyla birlikte- kadın bedenini ilgilendiren konulardaki söz hakkını geri kazanmak.” Örnek olarak, geçtiğimiz sene New York’ta açılan en son solo sergisi Wildlife’ta, rutin metropol yaşamının kadın üzerindeki yansımalarını vahşi doğa üzerinden aktarmıştı Curtiss.

Yazı: Cansu Çubukçu