KienArt, #DedimOlabilir murali ve NFT projesinin ardındakileri anlatıyor

Milli voleybolcu Ebrar Karakurt’un Elidor’la birlikte başlattığı Kendi Yolumuzda kampanyasından hareketle hazırlanan #DedimOlabilir murali, 31 Aralık’a kadar Kadıköy Rıhtım’da ziyaretçilerini bekliyor. Dr. Elanur Yılmaz’ın kampanyanın #DedimOlabilir etiketini kullanarak anlattığı kişisel hikâyesiyle filizlenen proje, İstanbullu sokak sanatçısı KienArt’ın dokunuşlarıyla son hâlini aldı. Ayrıca KienArt ile birlikte duvarın dijital bir versiyonunu da tasarlayan Elidor, böylece Türkiye’de ilk kez bir hızlı tüketim markasını taşıyan NFT tasarımına da imza atmış oldu.

“Dedim Olabilir/ I Said It’s Possible” adını taşıyan NFT, 5 Aralık 2021’e dek Opensea’de açık artırma yöntemiyle satışta. Elde edilen gelir ise Toplum Gönüllüleri Vakfının Gençlik Bursları fonuna aktarılarak genç kadınlara hayallerine giden yolculuklarında destek olacak.

Heyecan, ilham ve motivasyon kaynağı olan projenin perde arkasını, NFT açılımını ve çalışmaya yön verenleri KienArt anlatıyor.

“Sanat, hayalleri gerçekleştirme ve bunları yaparken de Toplum Gönüllüleri Vakfı aracılığıyla burs desteğine katkı sağlama sürdürülebilirlik açısından mükemmel. Sanki hiçbir parça ziyan olmadı, her şey sonunda bir güzelliğe dönüştü gibi.” -Kienart

20 yılı aşkın süredir sokak sanatı ve grafitiyle ilgileniyorsun. #DedimOlabilir projesini senin için diğer çalışmalarından ayıran nüanslar neler? Hikâyeyi ilk duyduğunda neler hissetmiştin?

Öncelikle Elidor’un Kendi Yolumuzda kampanyası herkesin olduğu gibi benim de çok beğendiğim ve mesajını çok güçlü bulduğum bir çalışmaydı. Yaptığım çoğu çalışmada aslında ben de farkındalık yaratma çabasındayım. Bir mural sanatçısının farkındalık yaratma potansiyeli, isteği ne kadar mükemmel olsa da en uygun şartları sağlamak için bazen Elidor gibi destekçilere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Böylelikle farkındalık yaratma gücünüz ve potansiyeliniz karşılıklı olarak artıyor. Bu sebeple de projeyi ilk dinlediğimde, hatta dinleyeceğimi öğrendiğim andan itibaren fazlasıyla heyecanlıydım. Bir çeşit sorumluluk aldığımı düşündüm aslında. Birinin yarım kalan hayalini tamamlamak, tamamladıktan sonraki mutluluğu hissetmek mükemmel. Mükemmel olduğu kadar büyük de bir sorumluluk. Kamusal alanda birinin hayallerini gerçekleştirmeye çalışacaksınız, bunu da resim çizerek yapacaksınız ve duvar 30 metre falan olacak?! Yani heyecan ve mutluluğun iç içe geçtiği, avuçlarınızı terleten bir şey.

#DedimOlabilir, 31 Aralık’a dek Kadıköy Rıhtım’da olacak. Tamamlanması altı gün süren bir iş. Senin açından nasıl geçti bu altı gün? Çevredekilerden nasıl tepkiler, sorular geldi?

Öncelikle kazasız ve sağlıklı bir şekilde duvarı bitirdiğimiz için çok mutluyum. Duvarı boyarken projenin içinde olan herkes bence ne kadar değerli bir şey yaptığının çok farkındaydı. Hava şartları bile bizim yanımızdaydı diyebilirim. Etraftan geçenler ne kadar duvarın hikâyesini bilmiyor olsalar da çok fazla pozitif yorumla, tebrikle karşılaştık. Hikâyeyi de öğrendiklerinde sanırım çok daha fazlası geldi!

Kienart - Dedim Olabilir
Kienart- #DedimOlabilir

Sokak sanatı pratiğinin ortaya çıktığı dönemden bu yana duvarlar, toplumsal mesajlar iletmek için en ideal alanlardan birine evrildi. Senin üretim motivasyonların arasında da öne çıkan unsurlardan biri mi mesaj vermek?

Evet, 20 kadar sene önce grafiti ve sokak sanatıyla tanıştım. Bu kültürün ya da sanatın, artık siz nasıl tanımlamak isterseniz, benim damarımı yakalamasındaki en önemli faktörlerinden biri çok güçlü bir hikâyeyle ortaya çıkmış olmasıydı. Orada da bir hayalin gerçekleşmesi ya da tamamlanması üzerine inşa edilen bir kültür yaratma çabası vardı. Şimdi sanırım herkes o çabanın temel hikâyesini biliyordur. Ben sanırım bu manifestoyu benimseyerek grafiti ve sokak sanatına başladığım için mümkünse o mesajı barındırmaya, iletmeye çalışıyorum. Ya da iletebilmişsem ne kadar mutlu olurum diyorum. Herkes bir mesaj iletmeli mi? Bu iş mesaj olmadan olmaz mı? Tabii ki olur. Zaten bu sanat türünün kamusal alanda yapılıyor olması, kendi içinde bir mesaj barındırıyor.

#DedimOlabilir eserin aynı zamanda NFT olarak da dijital ortama taşındı. Teması ve hayatın bir parçası olmayı esas alan bir pratikle uğraşan bir sanatçı olarak NFT ve bu mecraya dair yaklaşımın nasıl? Bundan sonra üretimlerinin daimi bir parçası olacağını düşünüyor musun?

Bu çalışmanın NFT olarak düşünülmesi gerçekten pastadaki çilek oldu diyebilirim. Ne kadar sokakta çalışmalar yapıyor olsam da dijital dünyanın yeni dinamiklerine de kendimi adapte etmeye çalışıyorum. Geçiş süreci biraz zaman alacak ama gelecekte üreten, yaratan insanları

çok heyecan verici bir dönem beklediğine inanıyorum. Aynı zamanda emekleme aşamasında olan Metaverse de çok farklı bir merak konusu. İstanbullu olarak bize düşen yük biraz daha fazla olacak, çünkü gerçek hayatta çevremizi ve şehrimizin çok daha fazla sanata, tasarıma erişmesi gerekiyor. Sanırım reel ve meta dünyalarda paralel bir üretim süreci yaşamamız gerekiyor. Fal bakar gibi olmasın fakat umudum, gelecekte sanatın etrafımızı saracağından yana.

NFT’den elde edilecek gelir de Elidor tarafından genç kadınların eğitim yolcuğuna yönelik bir desteğe dönüştürülüyor, TOG’a bağışlanıyor. Bu senin projeye yaklaşımını etkiledi mi? Çalışmaya nasıl yön verdi?

Proje bana anlatıldığında 360 derece her yanı düşünülmüştü gerçekten. Bana sadece bir görsel yaratmak ve onu duvara geçirmek kalıyordu. Yeni bir alanda ilk olmanın yanı sıra, genç kadınların eğitimine-hayallerine katkıda bulunma fikri zaten herkes için en önemli şeydi diyebilirim. Sanat, hayalleri gerçekleştirme ve bunları yaparken de TOG aracılığıyla burs desteğine katkı sağlama sürdürülebilirlik açısından mükemmel. Sanki hiçbir parça ziyan olmadı, her şey sonunda bir güzelliğe dönüştü gibi. Düşünsenize zaten bir resim yapıyorsunuz o duvarda, dijital kopyası da günün sonunda genç kadınların eğitimine katkı sağlıyor. Yani ne yalan söyleyeyim bu kadar işlevsel ve sürdürülebilir bir şeyi çok az yaptım. Umarım elde edilen gelir birçok kadının hayatında, eğitiminde pembe bir dünya yaratmaya yardımcı olur. Gururdur!